English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ E ] / Edith

Edith traduction Français

1,085 traduction parallèle
Edith Keeler aradığımız odak noktası, hem bizim hem de Dr. McCoy'un çekildiği nokta.
Edith Keeler est le référentiel que nous cherchions. Ce vers quoi McCoy et nous-mêmes avons été entraînés.
Edith Keeler ölmeli mi?
Edith Keeler doive mourir.
Edith Keeler.
Edith Keeler.
Edith Keeler'a âşık olduğuma... inanıyorum.
Je crois... Je crois que je suis amoureux d'Edith Keeler.
Jim, Edith Keeler ölmeli.
Jim, il faut qu'Edith Keeler meure.
Kuzenin Edith evli ve dört çocuğu var.
Ma cousine Edith est mariée et en a quatre.
Edith, oğlum Harold'la tanışmanı istiyorum.
Edith, je vous présente mon fils, Harold.
Harold, bu Edith...
Harold, voici Edith...
Edith işinden bahsediyordu.
Edith me parlait de son travail.
Edith koysalarmış.
Pourquoi pas Edith?
Edith Massey bazen... uzun diyalogları hatırlamakta zorluk çekiyordu... Fakat sahne kendi başına bulunuyordu.
Quelque fois Edith Massey avait des problèmes..... pour retenir de longs monologues... mais elle avait une présence sur l'écran bien à elle.
Sen, Edith. May.
Vous, Edith et May.
Evet. Edith Alice Breezerman'ı tanıyor musunuz?
- Vous connaissez Edith Breezerman?
Edith Alice Breezerman.
Edith Alice Breezerman.
Vay, ziyarete gelen, Edith Alice Breezerman değil miymiş?
Eh bien, n'est-ce pas Edith Alice Breezerman qui nous rend visite?
Pekala, Edith Alice, Mahremiyetini seven bir erkek... ve ulaşım özürlü bir kız. O kalde, bu durumla çok karşılaşacağız.
Eh bien, Edith Alice, pour un homme qui aime être seul... et une fille sans moyen de locomotion, on se rencontre souvent.
Bazen, Edith Alice, sen... lanet olası korkutuyorsun beni.
Parfois Edith Alice, tu me fiche une sacrée trouille.
Aklıma tuhaf şeyler yapıyorsun, Edith Alice.
Tu me fais des choses bizarres dans la tête, Edith Alice.
Miss Chandler sizi bekliyor, efendim Edith Head'in ofisinde.
Mlle Chandler veut vous voir dans le bureau d'Edith Head.
Edith benim için yepyeni bir gardırop tasarlıyor.
Edith me prépare une toute nouvelle garde-robe.
Edith, bu Komser Columbo.
- Edith? Voici l'inspecteur Columbo.
- Edith, sende iyi bir kravat var mı?
- Edith? Avez-vous une cravate décente?
Edith Head.
- Edith Head.
"Onun suratına tüküreyim" Bu daha sonraları, tabii ki.
"Si Clifford mêle Edith à cela, a dit Elmyr, je lui crache dessus!"
Şüpheli pasaportlar ya da düzmece imzalar hakkında... tek kelime konuşulmamıştı ve Edith gelmiş burada... Clifford Irving'e, Elmyr'in sahtecilikle bir ilgisinin... olamayacağını anlatıyordu.
On entendrait bientôt parler d'elle en Suisse à propos de banque, fausses signatures, faux papiers alors qu'ici, elle dit à Irving, ne pas croire à l'imposture d'Elmyr.
Suffolk Bölge Sağlık Kurulu tarafından iki yıl önce tahliye ile tehdit edildiklerinde yoğun ilginin odak noktası olan Bayan Edith Beale ve kızı Edie tekrar kamuoyunun ilgisini çekebilir.
Presque expulsées il y a deux ans, les Beales sont filmées par les frères Maysles.
"Eugene sana bir kız lazım." dedim ve o da " Hayır, Edith.
"Vous draguez?"
Aradığım bir eş, evlenmek istiyorum. " dedi.
"Non, Edith, je cherche une épouse."
Kontes olmuş olabilirdim, Kontes Edith.
J'aurais été comtesse, la comtesse Edith.
MUHTEŞEM ŞARKICI BÜYÜK EDITH BOUVIER BEALE
"La grande chanteuse."
- "İyi ki doğdun Edith." yazıyor.
Il y a écrit : "Joyeux anniversaire."
- Pencerenin altında. - Hiçbir şeyi yoktu. - "Edith, evlenmek istiyorsan seninle evlenirim." dedi.
"Edith, si vous le voulez, je vous épouse."
Yerin altına doğru değil, Edith.
Pas par terre, Edith.
Hatırlamaya çalış Edith,... seni kayaların orada neyin korkuttuğunu.
Essayez de vous souvenir. Qu'est-ce qui vous a fait peur, sur le rocher?
Hatırladığım bir şey var. Ne hatırlıyorsun, Edith?
Je me souviens d'une chose.
Söylemelisin, Edith.
Je préfère ne rien dire. Il le faut!
Sinifta Edith adinda bir kadin var.
Il y a une femme, au cours. Edith.
Edith tam açilmamasina ragmen itmeye baslamis.
Edith n'était pas dilatée, mais elle a commencé à pousser.
Kocasi karisinin yüzünü avuçlarinin içine almis ve "üfle Edith" demis.
Son mari a pris son visage dans ses mains et a dit : "Souffle, Edith!"
"Ted yaşlı Alman'ı Edith'le beraber dil çuvalına batsın diye iter. Mücadele eder."
Ted pousse l'Allemand dans le sac à immersion...
Bay Finestein Edith'in son monologunu geçmemizi söyledi. Işıklar kararır.
On saute le dernier monologue d'Edith.
Ben Fritz değilim Edith. Ben Alman da değilim.
Je ne suis pas Fritz, et je ne suis pas allemand.
Edith'in yerine Ted çuvala girsin ve İngilizce konuşsun!
Au lieu que la fille se glisse dans le sac et parle anglais...
Ama Edith'in yerine Ted çuvala girerse... Bu bütün konsepti bozar...
Mais si Ted prend la place d'Edith et...
- Edith Head.
- Edith Head.
- 3 dakika ara.
Edith Irving
"Eğer Clifford, Edith'i bu işe soktuysa" diyor Elmyr...
par la police... suisse et américaine.
Edith, misal?
Edith?
Zavallı Edith.
Pauvre Edith.
Edith Horton.
Edith Horton.
Piaf şarkısındaki gibi : "Pişman değilim"
Et je me retrouve comme Êdith Piaf, vous savez :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]