Elegante traduction Français
638 traduction parallèle
"La Moda Elegante".
"La Mode élégante".
Çok güzeldiler, çok zarif. Kilisedeki Meryem Ana gibi.
Elles étaient si belles, si elegante, comme une Sainte Vierge de l'église.
Daha giyinmedin mi sen?
- Comme tu es élégante.
Bayan Brock gerçekten iyiydiniz.
Mlle Brock, vous êtes très élégante.
- Ancak aptal olanlar.
- Pas une élégante.
Pek de yakışmış.
Elle est très élégante.
Bir çok kişi, çok yakışıklı bir kavalyem olduğunu söyledi.
Beaucoup de gens m'ont dit que j'avais une escorte très élégante.
Bu çok zarif bir akşam.
C'est une soirée élégante!
Zarif marif, ben yemeğimin tadını çıkaracağım. Bu sıkı ayakkabıları çıkartacağım.
Elégante ou pas, il faut que j'ôte mes chaussures!
Bayan, Julie, bu harika bir elbise.
Elle est élégante, cette robe!
Zarafet sahibi bir kadın.
Très élégante.
Çok güzel bir kadındı uzun boylu, esmer, zarif giyimli.
Une très belle femme. - Une grande brune, très élégante.
Londra'nın en akıllı ev sahibesi tarafından azarlanmaktan hiç gücenmiyorum.
J'aime être grondé par la plus élégante des hôtesses!
Bu gerçekten güzel bir tane.
- Celle-ci est très élégante.
- Gladys çok yakışmış.
- Très élégante.
- İyi bir elbisem olsaydı.
- Je ne suis pas très élégante.
Dikkatli bir şekilde dikilmiş durumdayım ve astarım da gayet iyi durumda Martha.
Mes ourlets sont solides et ma ligne élégante.
Her zaman çok şık olursun zaten.
Toujours élégante.
Çok güzel görünüyorsunuz.
Vous êtes très élégante.
Bay Amboy tetik çekmeye meraklı elleriyle ne de güzel yazmış.
L'élégante écriture de M. Amboy.
Hoşça kalın.
Etait-elle très élégante?
- Çok güzel görünüyorsunuz. - Teşekkür ederim.
- Vous êtes très élégante.
Elbisenin şıklığına bakılırsa, beklediğin bir bayan galiba?
Vous êtes fort élégante. Vous déjeunez avec une dame?
Şimdi değişmiş elbette ; şık bir sosyete kadını.
Maintenant, c'est une femme élégante, mondaine.
- Güzel giysiler giyiyor.
- Elle est élégante.
Bu Rienzi'ye arka çıkmak gibi olur. Yemek için kıyafetin muhteşem.
Tu es très élégante.
Pazarda hiç salatalık yoktu.
Comme tu es élégante, ma chère! Je suis toujours élégante.
Alaca karanlığın cazip hüznünde, mumların titreşmesi gözlerinde dans ederken, sana seni sevdiğini söyleyecek.
Et dans l'élégante mélancolie du crépuscule, où la lueur des chandelles fera briller vos yeux, il vous dira qu'il vous aime...
Belinde gür bir yuvarlaklık olmalı güzel, çan şeklinde kalçalar.
Elle aura la taille longue et mince, les flancs aussi. Les fesses charnues, tout en étant élégante et bien proportionnée.
Bu gece şen şakraksın.
Bien élégante ce soir.
Çünkü burası çok seçkin ve saygın bir yer.
Non, elle est trop élégante, trop respectable.
Elbisen çok şık.
Vous êtes très élégante.
- Çok şık görünüyordu.
- Elle était très élégante.
Ne modern bir kadın değil mi?
Et élégante!
Dainty primrose
Élégante primevère
Çok güzelsin.
Tu es très élégante.
Elbise dükkânı?
A "La Mode élégante"?
Ve bu bayan ne kadar şık!
Quelle dame élégante!
Şık giyinmiş.
Très élégante!
Sen giyin süslen ve acele buraya gel.
Enfilez une robe élégante et dépêchez-vous de venir.
Ne kadar zarifsin bugün!
Vous êtes très élégante.
" Bir caz grubunun solistliğini üstlenen genç şöhretin marijuana bağımlılığı çalıştığı Doğu Yakası Klubü'nün seçkin ismini lekelemek üzere.
"La fumée de marijuana qui émane d'un certain musicien de jazz jette une ombre peu élégante sur l'élégant club où il travaille."
Bir şey ima etmiyorum, Jim, ama Hannassey'lerle uğraşıyorsan senin centilmence hoşgörün işe yaramaz.
Ce n'est pas une critique, mais votre élégante indulgence n'est pas de mise avec les Hannassey.
Hem de senden zarif bir hanımefendi yapmaya çalıştığımız bir sırada.
Et juste au moment où on s'évertue... à faire de toi une jeune élégante.
Jahnplatz Sanat Müzesi'ne neden gitmiyoruz? Kalıntılar için mükemmel bir yer hem Profesör Pohlmann'ı görmek istiyorum zaten.
Allons au musée d'art, c'est une ruine élégante et je verrai le professeur Pohlmann.
En azından güzel göründüğümü söyleyebilirsin.
Tu pourrais au moins me dire que je suis élégante.
Güzel ceket! Harbici erkek ceketi!
Belle veste, élégante.
Mesela bu sabah Kurfuerstendamm'daki güzel dükkanın önünden geçiyordum. Vitrinde beyaz, ipek bir elbise vardı. Her yerinde polka noktalar ve ona uyan bir şapka.
Ce matin, par exemple... je suis passé devant cette élégante boutique... et j'ai vu une jolie robe... blanche à pois avec chapeau assorti.
- Harika görünüyorsun.
Très élégante.
Çok şıksınız.
Vous êtes si élégante!
Kuşkusuz buradaki en güzel, en iyi giyinmiş en zeki kadın sensin ve benimle birliktesin.
Tu es la plus jolie, la plus élégante et la plus intelligente.