Elektronik traduction Français
2,182 traduction parallèle
Senin elektronik imzan var.
Il y a ta signature électronique.
Bilim kampındaki ıslak Pazartesi'den beri, bu kadar ıslanmış elektronik cihaz görmemiştim.
Je n'ai pas vu autant d'électroniques trempés depuis le lundi de Pâques en camp de sciences.
Elektronik haberleşmeyi sağlar, cep telefonlarımızın pillerini şarj eder, yemekleri taze tutar, ameliyatheneleri çalıştırır, vesaire...
de charger nos téléphones portables, de préserver les aliments, de faire fonctionner des salles d'opérations, etc...
Bir mikrofon vericisi. Ofislerimizde yapılan elektronik temizlik sırasında bulundu.
C'est un micro avec émetteur, repéré lors d'un contrôle de nos bureaux.
Parofsky Micro-Circadian Elektronik'te baş mühendismiş.
Parofsky était ingénieur en chef chez Micro-Circadian Electronics.
Bu gizli bir ELİNT'tir. Elektronik İstihbarat.
C'est classé secret défense.
Dandik bir elektronik müzik bulmuşsunuz.
De la mauvaise musique électronique.
Herhangi dandik bir elektronik müzik değil, dostum.
Pas n'importe laquelle, mon pote.
Yüksek voltajlı elektronik filtresi var.
Il y a un filtre électronique.
Hava bazlı iyonize elektronik filtreyi mi temizlediniz?
Le filtre aérosol électronique ionisé?
Hiç birlikte yatmamışlar ama ilk elektronik postayı yolladığı andan itibaren beni aldattı.
Sans coucher avec elle, il m'a trompée dès le début, dès le premier mail.
Elektronik filtre.
Ça peut être n'importe qui.
Hızlı arabalar ve parlak elektronik aletler beni mutlu ediyor.
J'adore les gadgets électroniques.
Tertibatı elektronik olsa, belki. Bu mayınlar mekaniktir. Sam?
Ça marche que sur l'électronique, cette mine est mécanique.
- Michael Braydon,... iletişim uzmanı, eski denizci, eski Özel Hizmet elemanı ve yakın zamanda sizin Elektronik İstihbarat Birimi'ndeki arkadaşlarınızla birlikte bir gizli operasyona katılan kişi.
- Michael Braydon, expert en com, ex-nageur de combat, ex-agent secret. Récemment, il a collaboré avec tes amis du GCHQ.
- Şüpheli bir güvenlik ihlali olayında Elektronik İstihbarat Birimi ile birlikte çalışıyordu.
- Il travaillait avec le GCHQ sur une faille de sécurité.
Eğer Braydon ciddi bir güvenlik hatası bulduysa,... bunu söyleyeceği ilk kişi Walker olurdu. Elektronik İstihbarat Birimi ile herhangi bir şey paylaşmadan önce Walker'dan talimat alırdı.
S'il avait trouvé une faille de sécurité, il en aurait d'abord parlé à Walker, lui aurait demandé conseil avant d'aller au GCHQ.
95'te Balkan dilleri uzmanı olarak Elektronik İstihbarat Birimi'nden bize geçti.
Il a rejoint le GCHQ en 1995 comme expert en dialectes des Balkans.
Elektronik mağazasındaki kurban iki kurşun yarası almış.
La victime du magasin a reçu deux balles.
Elektronik mağazası sadece beş blok uzaktaymış.
Vous savez... ce magasin d'électronique n'est qu'à cinq rues.
Depo elektronik kilitle kilitliydi. Şifreyi sadece yedi kişi biliyor.
Avec la fermeture électronique, sept personnes avaient le code.
İş adresi de var, Terminal Caddesi 505 numara. CJV Elektronik.
Travaille au 505, Terminal, pour CJV Électronique.
Ülkenin bütün elektronik altyapısı tehdit altında olabilir.
L'infrastructure électronique du pays courrait un risque.
Müvekkilimin temyizi devam ederken, kendisini elektronik izleme cihazı takması suretiyle serbest bırakmayı değerlendirmenizi rica ediyorum.
J'aimerais aussi que mon client bénéficie d'une liberté sous contrôle électronique en attendant le jugement.
Evet, elektronik takip cihazı takacak.
- C'est vrai? - Ouais.
"Ona, bir elektronik postayla uyarı göndermek ne kadar zor olabilir ki?"
"Quelle difficulté y avait-il à envoyer une lettre d'avertissement?"
Sanki cep telefonunu elektronik bir teybe bağlamışlar.
{ \ pos ( 192,220 ) } Un objet de la taille d'un portable enveloppé dans du chatterton.
Dosya elektronik posta ile gönderilip silinmiş.
Le dossier a été envoyé puis effacé.
Kullanılan bilgisayar ve elektronik posta hesabı çoktan ele geçirilmiş biçimde.
Ainsi que les données des ordinateurs et tous les mails.
En İyi Işıklandırma, Elektronik, Çok Kameralı, Eğlence, Müzik ve Komedi Programı dalında üç kazanan var!
Pour la remarquable lumière, électronique, multi-caméra de la programmation de variété, musique ou comédie, on a... une égalité à trois!
Tank tarayıcıyı engelliyor ve elektronik bir kilitle korunuyor.
Le réservoir a un inhibiteur de scanner et il est sécurisé par une serrure électronique.
Bu tek taraflı camdan stüdyoya Cassie'nin sol elinde tuttuğu elektronik topa bir titreşim sinyali gönderiliyor.
Un signal est envoyé par la glace sans tain jusqu'à la balle électronique que tient Cassie.
Elektronik çizelge veya muhasebe defteri olsa üstesinden gelirdim.
Oui si c'était une partie double ou un registre, je saurais quoi faire.
- Kapı elektronik.
- La porte est électronique.
Beyler, neden elektronik aletleri bırakıp içeri girmeye çalışmıyoruz?
Messieurs, laissons de côté les appareils électroniques, et essayons un peu de nous impliquer.
500 metre dâire alanındaki tüm elektronik ekipmanı yok etmek için elektromanyetik dalga oluşturur.
Ça génère une impulsion électromagnétique... Qui détruit tous les équipements électroniques dans un rayon de 500 mètres.
Canım Jonath'ı sana bir elektronik cüzdan almaya göndersem bir yararı dokunur mu?
Ma chérie, ça t'aiderait si j'envoyais Jonathan t'acheter un Filofax?
Eşime elektronik posta mı atıyorsun? - Pardon?
Tu envoies des mails à ma femme?
- Hani şu, eşime elektronik posta atan...
T'écris des mails à ma femme?
- Sana elektronik posta atayım mı ha?
- Oh, mon Dieu!
Tüm elektronik güvenlik ağı... Tel örgüler, kapılar.
Tous les systèmes de sécurité électronique... clôtures, portails, les portes.
Elektronik tabelalara sızma, LED ışıkları ve elektroniği kapsayan her şeyden bahsediyorum.
Le pirate des panneaux lumineux, les lampes à DEL, tout pour faire notre griffe. Les mecs!
Dikkat dikkat, kalkışa hazırlık için lütfen tüm elektronik cihazlarınızı kapatıp laptopunuz varsa uyku durumuna getirin.
En vue du décollage, veuillez éteindre vos appareils électroniques...
Kendimi sağlama aldım, elektronik sigara.
Appareil. Cigarette électronique.
Insanlar sadece hizli posta veya elektronik postayi kullanir.
On utilise le service express et les e-mails.
Tamam, buradan telsizle yardım isteyemeyiz ama, elektronik bir şey ile deneyebiliriz.
Je parle pas de rejoindre le continent. Une île suffira.
Sen bu tür bilgisayarları ve elektronik eşyaları seviyorsun, evet...
Vous avez ce que j'aime au sujet de ces équipes, alors...
Dinle beni, son zamanlarda yaptıklarını neden bana elektronik posta ile göndermiyorsun?
Pourquoi ne pas m'envoyer ce que tu as écrit?
Bu tip bir elektronik savaşa girdiğinizde,
Lorsque vous entrez dans ce genre de guerre électronique
- Elektronik.
- Pardon?
Yaz boyunca birbirimize elektronik posta attık.
Pendant l'été, on s'écrivait par mail.