English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ E ] / Ellie

Ellie traduction Français

2,825 traduction parallèle
- Adın ne?
- Ellie.
Evlilik tezahürü!
Ellie - Révélation!
Tavsiyeni dinledim ve bir gelinlik buldum.
J'ai suivi ton conseil et... j'ai trouvé une robe. Ellie disait vrai.
Ellie haklıymış. Giydiğimde her şey büyülüymüş gibi geldi.
Quand je l'ai mise, c'était magique.
Ellie. Neydi o öyle?
Ellie, c'était quoi, ça?
İçinde Ellie'nin gördüğü bir hafıza problemli bir röntgen var.
Il y a un problème de mémoire dont Ellie s'est occupée.
Bebekle evde oturmak Ellie'nin çileden çıkmasına sebep oluyor.
Être à la maison avec le bébé rend Ellie dingue.
- Clara uyuyor. Ve Ellie duymasın diye.
- Et je ne veux pas qu'Ellie entende.
- Chuck Ellie babanın bilgisayarını istiyor. Bir sebepten ötürü ona verdiğini düşünüyor.
Ellie veut récupérer l'ordinateur de ton père.
Öylesine biri değilsin.
- Tu n'es pas rien, Ellie.
- Ellie babanın bilgisayarı üstünde çalışıyor.
Ellie a l'ordinateur de ton père.
Ellie yokken bilgisayarın hard diskini boş bir tane ile değiştir.
Tu remplaceras le disque dur quand Ellie aura le dos tourné.
Bir şey soracağım. - Orion bilgisayarını ablam Ellie'ye siz mi verdiniz?
Avez-vous remis l'ordinateur Orion à ma sœur Ellie?
Ellie'ye bulaşılmayacak.
Ellie ne sera plus dérangée.
Kötü haberlerim var. Ellie, babanın bilgisayarı üzerinde çalışıyor.
Ellie a travaillé sur l'ordinateur de ton père.
Ellie'nin bakmadığı bir anda hard diski çıkarıp boş bir tane tak.
Remplace son disque dur quand Ellie ne regarde pas.
Ellie, bu planı unutalım ve gerçekten yemeğe gidelim.
Si on laissait tomber et qu'on allait dîner.
Washington, Bilgisayar programını geliştirmek için kahroluyor ama Ellie en iyi elemanlarımızın bile yaklaşamadığı bilgilere sahip.
Washington tient à étendre le programme Inter Secret. Ellie a des programmes que nos techniciens ignorent.
Yine de Ellie'nin özel bir erişim gücü var.
Ellie a un accès exclusif.
Ellie.
Ellie.
Sarah, Ellie ile hemen konuşmam gerek yoksa cesaretimi kaybedeceğim.
Sarah, il faut que je parle à Ellie, sinon, je vais craquer.
Ellie'nin bunu senden duyması kendi başına öğrenmesinden daha iyi.
Il vaut mieux qu'Ellie apprenne ça par toi.
Sarah, babanın Ellie'lerde olduğunu duymak seni şaşırtır mıydı?
Sarah, ça t'étonnerait si ton père était chez Ellie et Devon?
Eliie, dikkat et biraz.
Ellie, fais attention.
- Ellie sizi nereye götürüyor?
- Ellie vous emmène où, au fait?
Ellie bulmacalarda her zaman iyiydi bilirsin mantık bulmacaları, sudoku, kare bulmaca.
Ellie a toujours aimé les casse - têtes, le sudoku, les mots croisés.
Hatırlıyorum da Ellie 12 taraflı oyun küpünü çözdüğünde ben kutusundan yeni çıkartabilmiştim.
Je me souviens qu'elle avait résolu un Rubik's cube à 12 faces, avant que j'aie sorti le mien de sa boîte.
Ellie'nin hâlâ bilgisayarı kullandığını bildiğini ona söyledin mi?
Tu lui as dit que tu sais qu'Ellie l'utilise encore? Non.
Bana yalan söylemene gerek yok, Ellie.
Pas besoin de me mentir.
Dinle, Ellie konuşabilir miyiz?
Je peux te dire un mot? Je veux...
Tamam, Ellie...
Non. Ellie, c'est...
Ellie çok mutluydu.
Désolé, Chuck. Ellie avait l'air trop contente.
Chuck, Ellie'nin bu bilgisayara dokunmasına izin verdiğim için özür dilerim.
Je suis navré d'avoir laissé l'ordinateur à Ellie.
Ellie'ye neyin içinde olduğunu anlatmam gerekiyor.
Je dois le dire à Ellie.
Katılıyorum. Ellie gerçeği hak ediyor.
- Oui, Ellie mérite de savoir.
Ellie, onu buldun.
Tu l'as trouvé.
Ellie, hayatımın 10 yılını boşu boşuna İnek Sürüsünde geçirmedim.
Ellie, je n'ai pas passé 10 ans à la Nerd Herd pour rien.
- Şey, Ellie Ajan X'i bulmaya çalışan tek kişi bizler değiliz.
On n'est pas les seuls à essayer de trouver l'Agent X.
Ellie, CIA'den bahsediyoruz.
Ellie, il s'agit de la CIA.
Ellie, babamın üzerinde çalıştığı bilgisayar projesini biliyorsun değil mi?
Le projet Inter Secret sur lequel travaillait papa?
Her neyse, Muhteşem, Morgan ve Ellie bütün zor işleri hallediyor zaten.
De toute façon, Trop top, Morgan et Ellie s'occupent de tout - à notre place.
Az önce Ellie'ye fazladan yanıp sönen ışıklarımız olduğunu söyledim ama aslında hiç yok ve bana bağırabilir.
J'ai dit à Ellie qu'on avait d'autres guirlandes lumineuses. Mais je n'en ai pas d'autres et elle va me crier dessus.
- Ellie'ye bizsiz devam etmesini söylerim.
- Ellie va devoir faire sans nous.
Bizim için bunca şey yaptığına inanamıyorum, Ellie.
Dire que tu as fait tout ça pour nous, Ellie.
Çoğunuz beni tanımıyorsunuz ama ben Chuck ve Ellie'nin annesiyim.
Beaucoup l'ignorent, mais je suis la mère de Chuck et d'Ellie.
Ellie'ye bırakmış.
Comment...
Ellie, bekle.
Ellie, attends.
Yanlışlıkla Ellie'nin çantasını almış olmalıyım.
Non!
Bayan Volkoff'un istediği cihaz bu.
J'ai dû me saisir du sac d'Ellie. C'est l'appareil que veut Mlle Volkoff.
Ellie, tarihe bak.
Ellie, regarde la date.
Ellie uğraşıyor.
Ellie est sur le coup.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]