Entourage traduction Français
726 traduction parallèle
Lucy'nin çevresi hiç neşeli olmamıştı.
L'entourage de Lucy n'a jamais été des plus gais.
Berbat biri. - Herkesi aptal yerine koyuyor.
Il roule tout son entourage.
Bu Sidney Kidd, bayanlar ve baylar, çevresindeki herkesten saygı bekleyen bu adam -
"Ce Sidney Kidd, mesdames et messieurs... " qui exigeait le respect... "de tout son entourage- -"
Şu an en önemli şey etrafımızdaki herkesten emin olmak.
Le plus important est de nous assurer de la loyauté de notre entourage.
Altyapısı hakkında her şeyi bilmeniz gerekir mi?
Vous faut-il en savoir beaucoup sur son entourage?
Zamana ve onlara önem veren ve inanan insanlara.
Et d'un entourage qui les aime et qui ait confiance en eux.
Etrafında kaç kişi olduğundan haberin yok.
Tu connais pas les gens de son entourage.
Yeni bir çevre -
Un nouvel entourage...
Vali ile birlikte seyahat ettiğinizi örendik.
Nous avons appris votre arrivée parmi l'entourage du Gouverneur.
Onu sorduracağım.
Je vais me renseigner dans son entourage.
Hayır, ama belki tedaviye ihtiyacı olan bir akrabanız vardır.
Et dans votre entourage? Un parent, peut-être...
Peki etrafındaki diğer ileri gelenleri?
Mais son entourage ne vous aime pas.
Onu veya adamlarından birini görmemizi sağlayabilir misin?
Vous pouvez accéder à lui ou à quelqu'un de son entourage?
Madero'ya ve etrafındaki adamlara bakıyorum.
Je verrai Madero et tout son entourage.
Bay Jermans'ın arkadaş grubunda Hayvan Çiftliği'nin eksikleri konusu çok popülerdi. Ve kurnaz tüccar Whymper'da bu konuyla ilgilenmek niyetindeydi.
Dans l'entourage de M. Jones, les pénuries liées à la Ferme des animaux étaient célèbres... et un trafiquant rusé, nommé Whymper, était résolu d'en tirer partie.
Asıl istediğinse beni kırıp parçalamak ve kendi pisliklerine bulaştırmaktı.
Ce que tu voulais c'était le plaisir de me dominer Pour m'abaisser dans votre entourage
Yaptıkları daha çok, bilimselliğe gölge düşürüyor.
Son entourage fait du tort à ses qualités scientifiques.
İçişleri Bakanlığı bunun bir iyi niyet gezisi olduğunu ancak majestelerine yakın çevreler, koca bulmak için geldiğini söylüyor.
Le Département d'Etat parle d'une visite de courtoisie. Mais l'entourage de Son Altesse prétend qu'elle vient chercher un mari.
Çünkü senin için ölmüş ve etrafındaki her şeyi de... öldürmeden yaşayamıyorsun.
Tu es mort à l'intérieur, et tu n'arrives à vivre que si tu tues ton entourage.
Barrett'ın geçmişini araştırın, herhangi bir ilişkileri olup olmadığını öğrenin.
Sondez l'entourage de Barrett. Ses relations...
Buraya gelen herkesi gözünüzün önüne bir getirin.
Faites le tour de votre entourage.
Sonraki konu, düşmanlık ya da diğer sebepler.
L'entourage de Gondo?
Tabii ki yeni ortamına alışması gerekiyor.
Elle doit encore s'habituer au nouvel entourage.
Önlerinde güçlü ve emin durmanı gerektiren bir geminin kaptanı değilsin.
Vous n'êtes plus le capitaine fort et sûr de lui aux yeux de son entourage.
Kimseye aldırış etmiyordu.
Aucun souci de son entourage.
Gerçekten de onlar, her yönleriyle şimdiye kadar tanıdığın bütün kadınlara kıyasla daha mı güzeller?
Sont-elles vraiment plus belles question poids, mensurations, que les autres femmes de votre entourage?
Bir gangsterin metresi olan bu kadın Suudi Arabistan Büyükelçisi olarak, senin mahiyetine hiç de uygun değil.
Pour un ambassadeur en Arabie Saoudite, ce n'est pas vraiment comme il faut... d'inclure dans votre entourage la maîitresse d'un gangster.
Andorialı şekline girdin, büyükelçinin partisine girdin terör ve cinayeti kullanarak karışıklık yarattın, bu saldırı için.
Vous vous êtes infiltré dans l'entourage de l'ambassadeur dans le but de faire diversion et de préparer cette attaque.
Sen ve arkadaşların sadece üç hafta hapse gireceksiniz.
Vous et votre entourage, vous en prendrez pour trois semaines, seulement
- Taraftar topluyorum.
- Je nous faisais un entourage.
Ama, hangi özelliği tercih ederdin?
Mais dites-moi, que préférez-vous comme entourage?
O sadece başkalarının hayatlarında yaşıyor.
Elle est juste une création de son entourage.
Durumunun tipik özelliği, tam bedensel atalet ortama ilgisizlik ki biz veterinerler buna "çevre" deriz.
Son état est caractérisé par une inertie physique totale, une absence d'intérêt pour son entourage. Ce que nous, les vétos, appelons "environnement".
Gerçek şu ki, Başkan'a yakın konumdaki bazı adamlara güvenmiyoruz.
Certains chefs se méfieraient de l'entourage du président.
Mattei'nin hareketleri, onun tarafından davet edilmiş Fransız Gizli Servisi hesabına çalışan, ona yakın biri tarafından önceden bildirilmişti.
Une personne de l'entourage de Mattei, à chaque fois, en qui il avait confiance, venait rapporter à un agent des services secrets français
"Etrafındaki insanlar gibi düşünmeye çalış" derdi.
À penser comme pense mon entourage.
Karlton Bruener'un civarında tanınan biri.
" Fit sa carrière dans l'entourage de Karlton Bruener.
bunu anladığını sanmıyorum ama çevresindeki herkesi baskılama eğiliminde.
Je ne sais pas s'il le sait, mais il a tendance à dominer tout son entourage.
Genestress özel bir uyum programı... sadece ileri bir adım atmak için... Efendi Uri ve partisi tarafından korunuyor.
Ce sont des quartiers privés... loués par Sire Uri et son entourage.
Eğer normal uyuyabilseydi, o enerjisiyle herkesi paramparça ederdi.
Si elle dormait, sa vitalité écraserait son entourage.
- Şey sen ölü kadınların arkadaşlarıyla ilgilenirken ben de adı geçen Robert Lees'in gözüne girmeye çalışayım.
Pendant que vous parlez à l'entourage de ces femmes, je vais tenter de m'insinuer dans les bonnes grâces de ce pauvre Robert Lees.
Civarda yaşayanlar onun hakkında pek konuşmak istemiyor.
Son entourage ne voulait pas parler d'elle.
Sürekli olarak, kendine ve başkalarına,... aslında bir değeri olduğunu kanıtlamak zorundadır.
Il ressent le besoin permanent de prouver, à soi et à l'entourage, qu'il n'est pas un zéro, qu'il vaut quelque chose.
Yeni mahalleme çabuk uyum sağladım bütün şekerciler,... arka bahçeler, oyun için boş alanlar ve çin handbolü için duvarlar.
Je connaissais bien mon entourage immédiat... chaque vendeur de bonbons, chaque devanture... chaque cour, chaque terrain vague... et chaque mur pourjouer à la balle.
Ve inanmadığı halde zafere inandığını söyleyen çevrenizdeki domuzlardan biri olmayı da reddediyorum.
Et je refuse de m'associer aux porcs de votre entourage qui vous disent qu'ils croient à la victoire alors qu'ils n'y croient pas.
İşte Tomczyk ve onun çevresinden bazıları.
Ici vous avez ce Tomczyk et son entourage.
- Eşiniz bu konuda anlayışlıdır.
- Votre entourage comprendra.
Sağlığa zararlı. Çevreyi de rahatsız ediyor.
C'est dangereux pour la santé, gênant pour l'entourage...
Bayan Irena Adler kesinlikle etraftaki bütün erkeklerin başını döndürmüş.
Mademoiselle Irene Adler a certainement tourner toutes les têtes de son entourage.
Ne demek niye!
L'entourage du marié doit voir celui de la mariée.
Lord Ayamaro!
L'entourage du Prince Iemitsu est prêt au départ.