Erken traduction Français
19,422 traduction parallèle
Büyük uğraş ve uykusuzlukla Hector'a kasabaya bir hafta erken gitme fikrini aşılayabildim.
Après de grands efforts, une nuit sans sommeil, J'ai réussi à souffler à Hector l'idée de venir en ville, une semaine plus tôt.
- Yarın desek çok erken mi olur?
Demain, ce serait trop tôt?
Bu kadar erken mi dönmesi gerekiyordu?
Tu crois que c'est une bonne idée qu'elle soit déjà de retour?
- Bu kadar erken nereye gidiyor?
- Où est-ce qu'elle va si tôt?
Evlendikten sonraki adı Hearn, Keating değil, bu yüzden onu daha erken bulamadık.
Son nom de mariage est Hearn, pas Keating, c'est pourquoi on ne la trouvait pas.
En erken yarın alabilirmişiz.
Ils disent que le plus tôt que nous pouvons l'obtenir est demain.
Çocuklar için eve erken gitme olayı bir aldatmaca.
Ce truc de vouloir partir de l " audience dans la journée d'hier était une calomnie.
İçki içmek için çok mu erken?
Ce n'est pas trop tôt pour un verre?
Keşke daha erken ölseymiş.
Dommage qu'il ne soit pas mort avant.
- Tavsiyemi daha erken sorsaydın sana kuvvetlerimiz büyümeden Kıştepesi'ne saldırmamanı söylerdim, yoksa o da mı bariz?
Si tu avais demandé, je t'aurais dit de trouver davantage d'hommes.
Ona ne kadar erken ulaşırsan o kadar erken görebilirsin.
Plus vite tu courras, plus vite tu le reverras.
Bunu ne kadar erken kabullenirsen o kadar iyi.
Et le plus tôt vous acceptez que, le mieux.
Erken mi kalktınız?
Vous êtes déjà débout.
Samuel Deden erken emekliye ayrılmıştı.
Ton grand-père Samuel était en préretraite.
Günün birinde emekli olacağını düşünmezdim hele erken emeklilik isteyebileceğin...
Je ne t'imaginais pas à la retraite. Encore moins en préretraite.
Evet, ama bir gün erken geldim.
Si, c'est moi qui suis en avance.
Şey, çok erken geldin.
Tu es là super en avance.
Bu kadar erken gelmeni beklemiyordum.
Je ne vous attendais pas de sitôt!
Bu kadar erken geleceğini bilmiyordum.
Je ne savais pas que tu serais là si tôt!
Haber almak için çok erken. Sadece babam endişeleniyor, ben de korkuyorum, hepsi bu.
Il est trop tôt pour avoir des nouvelles, ce sont juste les inquiétudes de Papa qui me font peur.
Olabilir mi? Bu kadar erken?
Cela se peut-il, si tôt?
Erken kalkmışsın.
Tu es matinal.
Evet, erken kalktım ve harika hissediyorum.
Ouais, je suis matinal, et je me sens bien.
Bu dünyadan erken göçen sevgilimin yasını tutuyorum.
Ça s'appelle faire le deuil d'un être aimé parti trop tôt.
İyi halden erken çıktım.
Libéré pour bonne conduite.
Erken döndük.
Nous sommes rentrés tôt.
Onu sormuyorum, ama sanırım görevimiz çok erken bitiyor.
- Non, je me demandais s'il était pas trop tôt pour finir la mission?
O gün erken saatlerde bana hamile olduğunu söylemişti.
Elle m'avait informé plus tôt ce jour-là qu'elle était enceinte.
Daha erken gelemediğim için üzgünüm.
Désolé d'avoir été si long.
Henüz söylemek için çok erken.
Il est trop tôt pour le dire.
Olamaz'ı çok erken söyledim.
J'ai dit "oh, merde" trop tôt.
- Çok erken oldu. - Çok erken değildi.
- C'est trop tôt.
Zayıfladığı takdirde, Erken açılması muhtemel.
Si les muscles sont faibles, il risque de s'ouvrir prématurément.
Daha erken olduğunu düşünüyordun.
Tu croyais que c'était trop tôt.
Simon! Erken olduğunu biliyorum ama bir şey hakkında seninle konuşmam gerek.
Simon, je sais qu'il est tôt...
- Erken kalkmışsın.
Vous êtes matinale.
- Haven'ı arayıp her şeyi erken tarihe al.
Appelle le Refuge, qu'on avance tout.
Onu bugün erken saatlerde nerede görmüştünüz?
Où est-ce que vous l'avez vu plus tôt aujourd'hui?
Babam çok katı biriydi. Erken yatmam gerekiyordu.
Ouais, mon père était super strict, j'avais des couvre-feux vraiment tôt.
Bu kadar erken gitmek zorunda olmana üzülüyorum.
Je suis désolée, nous devons partir très tôt.
Ne kadar erken olursa o kadar iyi.
Le plus tôt sera le mieux.
Düelloda meydan okumak için biraz erken Treville.
C'est un peu tôt pour être provoqué en duel, Treville.
Erken geldi.
Il est en avance.
- Erken gelmişsin.
Tu arrives tôt.
Doğru söze ne denir. Erken kalkan yol alırmış.
C'est vrai, ce qu'on dit, le monde appartient aux lève-tôt.
Ancak bugün itibariyle geçici bir anlaşmaya vararak şubenin erken açılmasını...
Avec un accord provisoire, l'agence pourrait ouvrir... Non.
Konuyu yeniden ele alabileceğimiz en erken tarih görünüşe göre altı hafta sonra Cuma günü.
La prochaine date libre pour réexaminer votre dossier semble être dans six semaines à compter de vendredi.
- 18'i, erken saatler.
- Du 18, tôt le matin.
Viski için çok erken.
Assez tôt pour un whiskey.
Yani, hisarı olabildiğince erken ele geçirmek ve tek parça olarak ele geçirmek her şey açısından daha iyi olacak.
Tant que le fort est capturé rapidement et entièrement, tout devrait bien aller.
Reneus'un o akşamın erken saatlerinde birkaç ziyaretçisi varmış.
Bien, Reneus avait deux visiteurs plus tôt ce soir.
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21