Esmer traduction Français
1,056 traduction parallèle
Glenn Williams Orkestrası'yla şarkı söyleyen minyon, esmer bir kız vardı.
Il y a une petite brune, qui chante avec Glenn Williams...
Benim sarışın mı, esmer mi olduğumu bile fark etmedi.
Il n'a même pas remarqué si j'étais blonde ou brune.
Sadece uzun, esmer bir adam olduğunu ve gri bir takım giydiğini söyledi.
Grand, cheveux foncés... Il porte un costume gris.
"Dans etmek istediğim bu esmer..."
J'amène cette brune danser
Esmer derisiyle tanınan biri.
Il a, comme qui dirait, un teint bistré.
Esmer, çok şirin bir kızdı.
Une brune, très jolie.
Siyah gözler, esmer bir ten.
Yeux noirs, peau brune.
Kolay! Bir esmer ile bir sarışın.
ça c'est pas difficile : une brunette et une petite blonde.
- Bir parça esmer ekmek.
Un morceau de pain noir.
Sadece esmer ekmeğimiz, içmek için de suyumuz vardı.
Nous n'avions que du pain noir et de l'eau.
Seni küçük esmer çocuk.
Petit bout de négresse.
Belki küçük esmer kızımız Amerika Güzeli olur, öyle mi?
Notre petite fille noire deviendra peut-être Miss Amérique?
Sarışın mıydı yoksa esmer mi?
- Blonde ou brune? - Brune.
Esmer annelerden doğan sarışın çocuklar tabuları ihlal etti.
Des enfants blonds nés de parents bruns violaient les tabous.
İyi biri tabii eğer esmer, yakışıklı, şehvetli duruşu ve bir sürü dişiyle zengin görünen adamlardan hoşlanıyorsan.
Il est pas mal, si on aime le genre beau et riche, passionné et beaucoup de dents.
Elbette José gibi esmer olacaklar, ama hepsinin yemyeşil, çok güzel gözleri olacak.
Ils auront la peau sombre de José, bien sûr, mais des yeux verts très vifs, de beaux yeux.
Ben bir erkeğin,... sarışın mı, esmer mi viski mi, bira mı 21 mi, poker mi sevdiğini paçoz mu...
Au premier coup d'œil, je sais si un homme préfère les blondes ou les brunes, s'il boit du whisky ou de la bière, s'il joue au black-jack ou au poker, s'il est radin,
Tanrım, çocukken bu kadar esmer değildi!
- Elle est noire!
Sizinkinin yanındaki tezgahta duran esmer kadın annesi.
C'est le fils de la brune qui vend à côté de toi! Comment déjà?
Orada beni vahşileştiren bir esmer var Aida, 3000 lira.
Je connais, il y a une brune à peau laiteuse qui me rend fou Aida, 3000 lire.
Adı Aida. Michele dayı. Kadın esmer, kaymak gibi...
Aïda, une de ces femmes, brune à peau laiteuse, je t'expliquerai.
- Uzun boylu esmer bir genç. Çok yakışıklı.
- Un jeune homme, joli garçon.
1.70 boylarında, esmer, açık bej bir palto giyiyor.
1 m 70 environ, brune, vêtue d'un manteau beige.
Amazon ormanında siyah değil esmer bir çocuğum, birisi kanımı beyaza çevirmek için uyluklarıma pirana dişi sürüyor.
Je suis en Amazonie. Brun de peau, pas noir. On frotte mes cuisses avec une dent de poisson pour rendre mon sang blanc.
Amazon ormanında siyah değil, esmer bir çocuğum.
Je suis en Amazonie. Brun de peau, pas noir.
Sana şarkı söyleyen esmer tenli bir kız vardı, hatırlıyor musun?
Une fille à la peau mate qui chantait pour toi, tu te souviens?
Güneyli esmer insanlar kardeşçe bir arada yaşıyor!
Peuples blonds du Nord, et peuples basanés du Sud.
Evet, şu kız! Müthiş bacakları olan, esmer güzeli.
La brune avec de jolies jambes?
Sarışın mı? Esmer mi? Kızıl saçlı mı?
Blonde, brune, rousse?
Esmer Virginny gelinim
Mon épouse de Virginie
- Doğuştan esmer misin?
- Tu es un vrai brun?
Sarışın mı, esmer mi?
Blonde ou brune?
Sarışın ya da esmer, Paris'le son derece uyumludur.
Mais blondes ou brunes À Paris font mieux
Ödüyorum ki, onun esmer tenleri yüzünden 2. sınıf olarak gördüğü kişiler gibi öldürülmeyeyim.
Je monnaie ma survie, comme tous ceux qu'il dit inférieurs parce qu'ils ont la peau un peu foncée.
Gringo esmer olanı seçti!
El gringo préfère la Créole!
Esmer.
Brune.
Çok esmer.
Elle est bronzée.
Esmer, ince yüzlü bir adam, yara izi olan ve yeşil gözlü.
un grand type, brun, mince avec une cicatrice.
Sarışın mı, esmer mi?
Blondes? Brunes? Petites?
Esmer olan — Onu görüyor musun, Jan?
Le loup à poil blond, tu le vois, Yan?
Evet, demek istediğim şu ki benim aradığım yani aslında kısa saçlı ve uzun boylu, güzel bir esmer gördünüz mü acaba?
En effet. Vous êtes une femme extraordinaire. Vous n'auriez pas vu une grande brune en nuisette?
Bazen seni esmer ve göz alıcı bir çocukken hayal etmeye çalışıyorum.
Parfois j'essaie de t'imaginer en enfant sérieux et éblouissant.
- Sarışın mı esmer mi?
- Elle est brune ou blonde?
Bir kilo kahve, bir kilo esmer şeker...
Un sac d'un kilo de café, un sac d'un kilo de sucre roux...
Esmer ve yakışıklı kocamı.
Mon beau brun de mari! Et sa gentille frangine infirmière.
"Büyük burunlu ve esmer tenli birinin kemerinin altında ne olduğu bilinmez."
"Peau velue et nez long " n'en a pas forcément dans le pantalon. "
Koyu gözlüklü esmer bir adam.
Un homme à la peau noire, avec des lunettes noires.
Yakışıklı esmer, seni çok sevdim.
Tu me plais, beau brun.
- Esmer.
Blonde!
Esmer güzeli!
Eh, la brune!
Ve sen, esmer güzeli, gel bakalım.
Viens me rejoindre.