Esyalarını traduction Français
8,992 traduction parallèle
Bugün daha iyi hissediyorum ve evde eşyalarımın yanında olsaydım çok daha iyi hissederdim.
Je me sens plus forte et je me sentirais encore mieux chez moi, entourée de mes affaires.
Ama işte bebek, onun eşyaları, Wade ve benim için yeteri kadar yer yok.
Mais il n'y a pas de place pour une chambre de bébé, ni pour toutes les affaires du bébé, ni pour moi, ni pour Wade, et... Je suis désolée.
Buraya gelip eşyalarımı karıştırmaya hiçbir hakkınız yok.
Vous ne pouvez pas fouiller mes affaires.
Eşyalarını topla.
Prends tes affaires.
Eşyalarını koliye koydum, ne olur ne olmaz diye pire ilacı da attım.
J'ai mis tes affaires dans un carton avec une bombe anti-puces.
Hastanedeki rahip bana şahsi eşyalarımı göndermek istediğim biri olup olmadğını sormuştu, bilirsin, en kötü ihitmale karşı.
A l'hôpital de terrain, le chapelain m'a demandé si il y avait quelqu'un à qui je voulais envoyer mes effets personnels, devrait, tu sais, le pire est arrivé.
Eşyalarımın yarısı hala kayıp.
Il me manque toujours la moitié de mes affaires.
Eşyalarımı mı karıştırdın?
Tu as fouillé dans mes affaires?
Polis bana Bunkie'nin şahsi eşyalarını verdi.
La police m'a donné les affaires de Bunkie.
Yoksa eşyalarını toplarsa bir daha hiç gelmez.
Sinon il va faire ses bagages, et il ne reviendra jamais.
Tyler eşyalarını burada mı saklıyor? !
Tyler a caché des choses ici?
Eşyalarını ne yapıyorum?
Qu'est-ce que je fais de leurs merdes?
Eşyalarını toplaman lazım.
Fais tes valises.
Birisi, doğu yakası alışveriş merkezinde, bir av eşyaları dükkanından tüfek satın almak için onaylatmayı deniyormuş.
Quelqu'un essaye de la faire accepter pour acheter un fusil à un magasin d'articles de sport au centre commercial Est.
Eşyalarınızı toplayın.
Rassemble tes affaires.
Eşyalarını topla.
Emballe tes affaires.
Ve bazı hassas eşyalarını da götürdük.
Et déplacé certains de tes biens les plus sensibles.
Anlaşıldı, Onu arananlar listesine koyuyorum, ve Frankie özel dedektifin eşyalarına baksın, cinayet günü Zoe ve Dylan'ı
D'accord, je lance un avis de recherche et Frankie passera au crible les affaires du détective, pour voir si on peut relier Zoe et Dylan
Eşyalarımızı almaya ve kızlar bulmasın d, ye otunu nereye sakladığımı göstermek için uğradım.
Je suis venue prendre nos affaires et te montrer où j'avais dû cacher ton herbe avant que les filles la trouvent.
Eşyalarını topla.
Ramasse tes affaires.
Kişisel eşyalarını karıştıracak hâlim yok Teddy.
Je ne vais pas fouiller dans ses affaires.
Eşyalarını topla.
Emballez ce dont vous avez besoin.
Eşyalarını vereceğim sadece gerçekten.
Je lui rends juste quelques affaires. Promis.
Efendim? Eşyalarını topla.
Oui?
Büyünüzü insanların evlerine ulaşmak eşyalarını altüst etmek ve Bay Strange'in kitabının her bir nüshasını yok etmek için kullandınız!
Vous avez utilisé votre magie pour accéder à des habitations. pour les fouiller et pour détruire toutes les copies du livre de M. Strange!
Ben eşyalarını getiririm.
Je récupère tes affaires.
Ona çalışan kızlardan biri rehinciye Caspere'in eşyalarını vermiş.
L'une de ses putes a vendu des trucs de chez Caspere.
Birini eşyalarını toplaması için yolla.
Trouve-toi quelqu'un pour arranger tes affaires.
Union Allied ya da kendilerine şimdi her ne diyorlarsa, geri alıyorlar eşyalarını.
Union Allied ou leur nouvelle boîte rachète tout.
Ama eşyaların kalanı yarın geliyor.
Mais le reste arrive demain.
- Eşyalarını nereye koymuştunuz?
- Où aviez-vous mis ses meubles?
Eşyalarınızı çıkarmalısınız. Buyurun.
Voilà pour vous.
- Eşyalarını al oğlum.
Prends tes affaires, mec.
- Eşyalarınızı dışarı alıyoruz.
On charge votre matériel.
Evet, eşyalarını geri getirdim buraya.
J'ai ramené tes affaires ici.
O akşam eve döndüğümde Arthur odasında eşyalarını topluyordu.
Quand je suis rentrée cet après-midi, Arthur était dans sa chambre en train de faire ses bagages.
Kullanıyor ya da bana yalan söylüyorsan buluşamalarına gitmiyorsan, bütün eşyalarını toplayıp sana sırf sevgimden bedavaya kalmana izin verdiğim evimden çıkıp gidebilirsin.
Si tu bois ou si tu me mens, si tu ne vas pas à tes réunions, tu peux prendre tes affaires et partir de chez moi, où je te laisse rester gratos par amour pour toi.
Şu şerefsizi yakalayıp Sandık'ın eşyalarını geri alalım.
Attrapons cet enculé, et récupérons les affaires de Crate.
Kendi eşyalarını bile getirmiş.
Il a apporté ses meubles.
Onun için aldığım eşyalarını topluyor.
Il est en train d'emballer certaines affaires Je reste par ici pour lui, tu sais?
Brain'nın eşyalarını götürüyor musunuz?
Vous prenez les affaires de Brian?
Faith'in en büyük zarar görenleri, eşyalar veya insanlar değildi, ne var ki Meclis'in fonlarını kestiği ve fırtına yardım kurumlarına bağışladığı Başkan Underwoord'un tartışmalı planı America Works oldu.
La plus grande victime de Faith n'est pas une vie, mais le programme controversé du Président Underwood, le Congrès a en effet repris les fonds pour aider les victimes.
Eşyalarınızı alın, çıkalım. Hava güneşli.
On va se calmer et on va sortir, il fait beau.
Eşyalarını al.
Mets tes affaires.
Eşyalarını al, ne olur ne olmaz.
Prenez vos affaires au cas où.
Bu arada geçen sefer odasında kaldığında biliyordu. Eşyaların yeri değişmişti.
Au fait, elle sait que tu es allé dans sa chambre la dernière fois.
Şimdi git eşyalarını al. Ben Juliette'i arayayım.
Maintenant, prend tes affaires.
Eşyalarını topla, eve git.
Prenez vos affaires, retournez chez vous.
Aman Allah'ım. Kıymeylı eşyalarınız lütfen?
Vos objets de valeur, s'il vous plaît.
Şey, biliyorsun, eşyalarını evimde bırakabilirsin.
Tu sais, tu peux, euh, tu peux laisser quelques affaires chez moi.
Zıt Flash'ı ararken, böyle birkaç davaya denk geldim. Yüksek hızdayken işlenmiş görünen hırsızlık suçları. İnsanlar değerli eşyalarını elinde tutuyor.
Je suis tombé sur quelques cas comme ça quand nous cherchions le Reverse Flash, des vols qui étaient commis à grande vitesse... les gens tenant leurs précieux objets un instant.