Eter traduction Français
188 traduction parallèle
Eter... gaz kadar tehlikeli değil.
L'Ether... Pas aussi dangereux que le gaz.
Eter kullanılalı daha iki saat olmadı.
On a utilisé l'éther il y a moins de deux heures.
Oates, korkarım eter almak için kasabaya gitmen gerekecek.
Je crains que vous ne deviez aller chercher de l'éther au village.
Ve Oates eter aramaya gitti çünkü eteri ortadan kaldıran bendim.
Et Oates, il est parti chercher de l'éther, car je me suis assuré qu'il n'y en avait plus.
Lütfen bana biraz eter koklat.
Donnez-moi un peu d'éther, je vous en prie.
Ne yapıyorsun? Yoksa rujuna eter mi katıyorsun?
Tu mets de la novocaïne dans ton rouge à lèvres?
Kloroform ya da eter kullanabiliriz.
On peut utiliser du chloroforme ou de l'éther.
- Eter de yok.
- Pas d'éther non pus.
Öbür eter şişesi nerede?
Où est l'autre bouteille d'éther?
Anestezi için eter.
Plus rien pour calmer la douleur.
Ama eter sanayide de kullanılan bir madde.
Par contre, l'éther sert parfois dans l'industrie.
Jackson gibi, eter kullanıyordu.
Tout comme Jackson et son Sterno.
69 yaşında bir eter içicisiyle, sağlıklı 6 aylık bir bebeğin ortak yanını bulursam,... o zaman yanıtı da bulacağım.
J'aurai la réponse quand je saurai pourquoi un vieil homme avec un ulcère est comme un bébé de six mois normal.
Piedmont'ta, Jackson eter içiyordu.
Jackson avait bu du Sterno. Sterno, acidose.
Eter asit demektir. Asit :
Acidose, respiration rapide.
Çok ağlayan bebeğe ve eter içen adama olanlar buydu.
C'est ce qui arrive au bébé quand il pleure, ou au vieil homme.
ETER
ETHER
Nefes alamıyormuş gibi olacaksın, çünkü sana eter koklattık.
Vous pensiez qu'il n'y en avait pas, parce que vous respiriez de l'éther.
Bademciklerini almak için iki şişe eter gerekti, gerçekten çok güçlü bir kızdı.
Ils doivent utiliser deux bouteilles d'éther pour lui enlever les amygdales parce que c'est une petite fille très forte.
Eter.
De l'éther...
- İstersen eter vereyim.
Je vous donne de l'éther?
- Eter yok.
Pas d'éther!
Gübrenin içindeki bazı kimyasallar ve spreydeki eter birleşince oldukça kuvvetli bir bomba oluşturur.
Les produits chimiques de l'engrais et l'éther du démarreur vont se mélanger et former une jolie petite bombe. ETHER INSTANTANE
Eter veya herhangi birşey kullanmadı.
Il n'a pas utilisé d'éther, rien.
Gökyüzünün eter kokuyor olması yerel bir rahatsızlık olabilir.
Regardez! Regardez! C'est une perturbation locale dans l'éther de l'extra-planète.
Taşaklarım eter kokuyor.
Éther, mon œil.
Bu şişede etil klorür var, çok güçlü bir tür eter.
Elle contient du chlorure d'éthyle. L'un des plus puissants anesthésiques connus.
Eter de kalmamış.
Et on n'a plus d'éther non plus.
ETER TOZU.
De la poudre d'éther?
- Eter...
- L'éther...
Eter bu!
Merde!
Eter.
C'est de l'éther.
Her an patlayabilen yanıcı eter.
Extrêmement inflammable.
Birşey bilmeyen biri için fazla eter ve eroin vardı.
Avec tant d'héroïne et d'éther, quelqu'un est au courant.
O kamyonda havaya uçan eter fıçıları vardı ya?
Les barils qui ont explosé dans le camion...
Hayır, eter.
Non, de l'éther.
Bacağını keserken Porter'a eter verdiler.
C'est ce que Porter a eu quand on lui a coupé la jambe.
- Efendim, eter bitti.
On n'en a plus.
Muhtemelen eter yüzünden gördüğünüz bir halüsinasyon, efendim.
Sûrement une hallucination due à l'éther.
Kloroform ya da bir eter türevi olabilir.
Du chloroforme ou un dérivé.
Kloroform ya da eter birini bayıltmak için kullanılabilir mi? Evet.
Le chloroforme peut endormir quelqu'un?
- Sorun ne? Eter mi?
- Le chloroforme?
- Hayır eter değil.
- Non.
Eter işe yaramazsa ki işe yaramayacağını söylemiyorum ama işe yaramazsa vereceğim ilacı atar damarına vuracaksın.
Si le chloroforme ne marche pas, ce qui n'arrivera pas, on lui injectera du produit dans la jugulaire.
Ayrıca, çeyrek şişe tekila, çeyrek şişe rom, bir kasa bira yarım litre işlenmemiş eter ve iki düzine amilimiz vardı.
Aussi, un litre de tequila... un autre de rhum, une caisse de bière... un demi-litre d'éther et 24 ampoules de nitrite d'amyle.
Sonraki husus, eter.
Au suivant.
Eter.
De l'éther.
Eter tozu mu bu!
De la poudre d'éther?
Eter Tozuyla zehirlenmiş gibi görünüyor.
Orchidée!
Daha fazla eter lazım.
Il me faut plus d'éther.
- Eter devrildi. - Rahat durmuyor.
T'en mets partout!