English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ E ] / Ettigin

Ettigin traduction Français

6,917 traduction parallèle
Yardım ettiğin için teşekkürler.
Merci de m'aider.
İmâ ettiğin şeyin hoşuma gidip gitmediğinden emin değilim.
Je ne suis pas sûr d'aimer ce que tu suggères.
Aktive ettiğin anda nerede olduğunu öğrendim.
Dès que tu l'as activé, j'ai su où le trouver.
Evet, yani, anlaşmayı kabul ettiğin taraf biraz şeydi...
- Oui, tu sais, la partie où tu acceptes était un peu de trop.
- Fark ettiğin için sağ ol.
Vous avez vu ça.
Girmeyi hak ettiğin için.
Ce sera parce que tu l'auras mérité.
Teşekkürler tabiat ana çocuklarının kendilerini besleyen alanları mahvetmesine rağmen bize hayat vermeye devam ettiğin için.
Merci mère nature, de continuer à produire de la nourriture, même si tes enfants détruisent cette même nature qui les nourrit.
On dokuz yaşındayken ailenin çiftliğini terk ettiğin gün yaşananları anlatsana.
Décris les événements le jour où tu as quitté la ferme de tes parents à 19 ans.
Nefret ettiğin adam oldun!
Tu es devenu l'homme que tu haïssais.
Talep ettiğin parayı ödeyecek.
Il paiera ce que vous demanderez.
Bence Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan bu gemileri temin etmen iddia ettiğin kadar kolay olmayacak.
Je pense que vous êtes très optimiste à propos de la capacité de l'Amirauté à tenir ces navires que vous assumez pouvoir vous procurer.
Gece ettiğin dualardan Amy'nin adını çıkarabileceğini söylemek için aradım.
Je voulais te faire savoir que tu pouvais arrêter de prier pour Amy.
Karın onu ve çocuğunu terk ettiğin için limanda sorun çıkarıyor.
- Elle n'a jamais accusé... causant une scène parce que tu l'as quittée et que tu as laissé ton gosse.
Bu hafta sonu için davet ettiğin insanlar senin ailen ve arkadaşların.
Tu as invité la famille et les amis.
Bir askeri üssü soymaya bizi ikna ettiğin yetmedi, şimdi de bizi arayan bu amına koyduğumun Rambolarıyla uğraşalım bir de.
Pas assez dur de nous faire cambrioler une base militaire, maintenant nous devons nous inquiéter de ces putains de Rambo nous tirant dessus.
Bir askeri üssü soymaya bizi ikna ettiğin yetmedi, şimdi de bizi arayan bu amına koyduğumun Rambolarıyla uğraşalım bir de.
Tu veux qu'on braque une base militaire et qu'on affronte ces Rambos prêts à nous exterminer.
Sipariş ettiğin gibi.
Comme tu me l'as demandé.
Benim haklarımı ve topraklarımı, sadakat yemini ettiğin benden aldın.
Tu as usurpé mes droits, et mes terres, à moi, à qui tu avais juré fidelité et confiance.
Görü yeteneği armağan ettiğin için.
Pour le don de la vue,
İnanç armağan ettiğin için.
Pour le don de la foi.
Kendini zayıf ve kafası karışık biri gibi görürdün ama bence sorgulamaya cesaret ettiğin için korkusuz biriydin.
Je vous ai vu faible et tourmenté, mais pour moi, vous étiez téméraire car vous osiez vous poser des questions.
Ettiğin laf mı şimdi ya?
Putain.
Tahmin ettiğin gibi, çocukluğumda hiçbir.. ... eğlenceden mahrum kalmadım.
T'imagines bien... que ça m'a carrément pourri l'enfance.
Ve umarım hayatın hayal ettiğin gibi olur.
Et j'espère que votre vie sera telle que vous l'imaginez.
Bana üstü kapalı şekilde söylediğin suçları kabul ettiğin itirafı imzala. Ben de bu davayı durdurmaya bakayım.
Signe des aveux pour les crimes que tu m'a de toute façon tacitement avoué.
Polis olduğun yalanını söylediğin için mi yoksa beni polise ihbar ettiğin için mi?
Mentir a propos d'être un flic ou quand tu m'as dénoncé?
Beni tavsiye ettiğin için sağol, Hannah.
Merci pour me recommandant, Hannah.
Brahmin'ler Mastani'yi tercih ettiğin için burayı terk ettiler... Bu haber duyulursa ne yaparız Bajirao? Anne...
Si les Brahmins sont partis quand tu as voulu célébrer l'Aid avec elle... que feront-ils en apprenant cela?
Hayır, yaşamaya devam ettiğin müddetçe ben her zaman bir parçan olacağım.
Non, aussi longtemps que tu vivras, il y aura toujours une part de moi en toi.
Geçmişe kafayı takıp nefret ettiğin şeye dönüşme.
Ne te raccroche pas au passé, Deviens ce que tu détestes.
Yaşamana izin verdik, bize ihanet ettiğin hâlde yürüyüp gitmene izin verdik.
On t'a laissé vivre, laissé partir quand tu nous a trahi.
Benden nefret ettiğin için seni suçlamıyorum.
Je ne t'en veux pas de me détester.
- Ne zaman kendini oğlunu terk ettiğin için suçlu hissettin...
Tu t'es senti coupable d'avoir abandonné ton fils.
Her yalnız gecede, sabaha kadar tek hayal ettiğin bu!
Tu y rêves... chacune de tes tristes nuits... tout la nuit.
Canlı bir şeye ateş ettiğin zaman daha farklıdır.
C'est différent quand vous tirez sur quelque chose de vivant.
Küfür ettiğin için 5 dolar vereceksin!
C'est 5 $ pour le juron.
Seni ilgilendirmez, ayrıca fark ettiğin için teşekkür ederim.
Pas vos affaires, mais merci de l'avoir remarquée.
- Beni davet ettiğin için sağol.
Merci de m'avoir invitée. Oui.
Grayson, Laurie'ye aşık olduğunu fark ettiğin ilk anın hikayesini bilmiyormuş.
Grayson n'a jamais entendu l'histoire de comment tu as sû que tu étais amoureux de Laurie.
- Onu mutlu ettiğin için çok mutluyum.
Je suis contente que vous le rendiez heureux.
Cüret ettiğin komployu oldukça mütevaciz buldum.
Je trouve l'audacité de ton complot très choquant.
Yani bu Meryl Streep'inki gibi kendini ifade ettiğin bir yaratıcılıktı.
C'est un atelier de créativité à la Meryl Streep?
- Beni davet ettiğin için sağ ol.
- Merci de m'avoir invité.
Bana göre bu kendi kafanda şeytan ilan ettiğin bir yabancıyı vurmaktan daha mantıklı.
Pour moi, c'est vachement plus logique que de tirer sur une inconnue que tu as diabolisée par intérêt.
Çünkü beni sinirlendiriyor ve sinirlendiğim zaman... Seni hak ettiğin gibi sikecek gücüm oluyor.
Et quand je suis en rogne, j'ai assez d'énergie pour te baiser comme tu mérites d'être baisée.
Ondan nefret ettiğin zaman bile onu seveceksin.
Et même quand tu la haïras, tu l'aimeras.
Yeni yemek planında ve çit onarımında tasarruf ettiğin parayı hatırlattığın giriş neredeydi?
Pas d'introduction où tu me rappelles que tu as fait des économies sur le grillage et les repas?
Eşinin en büyük başarısı yeni elde ettiğin boşanma anlaşması olan ve kocasının annesinin yatağında bir mahkûmla yatan bir adam için büyük bir söz.
Dit l'homme dont la femme dort dans le lit de sa mère à la détenue dont le certificat de divorce récent est son bien le plus précieux.
İçinde sinirli ve kindar bir adamsın çünkü dünyanın sana hak ettiğin değeri vermediğini düşünüyorsun.
Tu es un homme en colère et aigri parce que le monde ne t'a pas apprécié comme tu penses le mériter.
İmâ ettiğin şeyi de anladım.
Je vois ce que tu as fait.
Çok çekici bir erkek olmana rağmen bana taklif ettiğin şeyler etkiliydi. Sana "hayır, teşekkürler" demeliydim.
Bien que tu sois un mec canon et que ton offre de me faire des trucs terribles... soit tentante... j'aurais dû te dire : "Non, merci."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]