Evdesin traduction Français
422 traduction parallèle
İki hastaya bakmak için o evdesin,... evdekilerin hareketlerini denetlemek için değil.
Occupez vous de vos malades, pas des habitants de la maison
Artık evdesin ufaklık.
Trop tard, tu es arrivé.
Baba, bugün evdesin.
C'est rare de te trouver là, papa.
Nasıl oluyor da cumartesi gecesi evdesin?
Comment peux-tu rester chez toi un samedi soir?
Daima büyük evdesin.
Vous étiez toujours à la grande maison.
Evdesin.
Danny, tu es arrivé.
Sen evdesin. Babamın istediği sensin.
C'est toi qu'il veut.
Sen neden evdesin?
Et toi, que fais-tu ici?
Evdesin, yatağında uyuyorsun.
Tu es endormi. Dans ton lit.
Tanrı'ya şükür evdesin.
Dieu merci, tu es là!
- Uzun süredir hep evdesin...
Tu ne sors presque jamais.
Allaha'a şükür evdesin. Allah sizi korusun, çocuklarım.
La France... ayez confiance en la France et en son armée.
- Uzun zamandır mı evdesin?
- Rentré depuis longtemps?
Cumartesi gecesi niye evdesin?
A la maison, un samedi soir?
Şimdi evdesin.
Tu es chez toi, ici.
Evdesin. Duncan artık benim. Şimdi evdesin.
Tu es chez toi, ici.
Şimdi evdesin. O artık benim.
Tu es chez toi, ici.
- Neden evdesin?
- Pourquoi es-tu rentré?
Madem evdesin, bari takımımı ütüle. Mavi olanı. Yarın Rinaldo'nun terfisini kutlamak için arkadaşlarla yemeğe gideceğiz.
Repasse mon costume Bleu pour la promotion de Rinaldi demain.
Elmer, çok şükür evdesin.
Enfin te voilà!
Dexter! Tatlım! Evdesin!
Dexter, tu es de retour!
Tanrıya şükür evdesin.
Dieu merci, vous voilà!
Uzun bir zamandır evdesin ama trans halindesin.
A la maison, tu es en transit!
Jonathan, evdesin.
Jonathan, tu es à la maison.
Evdesin.
Tu es rentré.
Neyse, şimdi evdesin.
Enfin... tu es au bercail, maintenant.
Uh, Ben David, Burda yaşıyorum, bence yanlış evdesin tatlım,
Je suis David. J'habite ici. Tu as dû te tromper de maison, mon chéri.
Sarah, sonunda evdesin.
Sarah, tu es à la maison.
Şu anda evdesin.
Tu y es, à la maison, maintenant.
Evdesin ve açmıyor musun?
Tu filtres mes messages ou quoi?
- Bir saatte yolda oyalandın diyelim saat yedide evdesin.
Vous seriez chez vous à 7 h 00.
Yabancı bir evdesin. Bazı belgeler çaldın.
Vous volez des documents.
Baba, demek evdesin.
Oh, papa, tu es là!
Sakıncası yok değil mi? Ne de olsa akşam evdesin değil mi?
Je peux te l'emprunter, puisque tu ne sors pas, ce soir?
- Ne zaman arasam hep evdesin.
- Tu es calfeutrée chez toi.
Şimdi evdesin.
Tu es chez toi.
Cevap vermemen şuna inanmama neden oluyor. a ) Evde değilsin b ) Evdesin ama benimle konuşmak istemiyorsun veya c ) Evdesin, benimle konuşmak istiyorsun, ama bir eşyanın altında kalmışsın.
Le fait que tu ne répondes pas me porte à croire que, a ) tu n'es pas là, b ) tu es là, mais tu ne veux pas me parler, ou c ) tu meurs d'envie de me parler, mais tu es coincée sous une armoire.
Biliyorum evdesin.
Je sais que tu es là.
- Evdesin ha?
- Tu es rentré?
Buradasın, evdesin.
Tu es ici. À la maison.
- Evdesin zaten.
- Tu es à la maison.
Zaten evdesin.
Tu es ici chez toi.
Zaten evdesin.
C'est chez toi, ici.
Kelly, sen evdesin.
Kelly, tu es rentrée.
Tabi. Madem öyle neden saat dokuzda evdesin?
C'est pour ça que tu rentres à 21 h?
Ama 12 : 00'de evdesin. Tek ricam bu. Sadece 12 : 00'de evde ol.
Soyez à l'heure, c'est tout ce que je demande.
Artık evdesin.
Ah, M. Jack! Vous êtes de retour! De retour!
Ama zaten evdesin tatlım.
Mais tu es chez toi, ma douce.
Evdesin.
Tu es à la maison.
Şimdi evdesin.
Tu es à la maison.
Neyse ki evdesin.
Vous êtes là!