Evet dedim traduction Français
1,406 traduction parallèle
Cesur bir savaşçıydı, evet dedim.
C'était un guerrier courageux, j'ai accepté.
Numaramı bırakmak ister miyim diye sordu ve evet dedim.
Il m'a demandé si je voulais laisser un téléphone, je lui ai dit que oui.
Çoktan evet dedim bile.
J'ai déjà dit oui.
Evet dedim zaten.
J'ai déjà dit oui.
Bunu bile bile evet dedim.
Je le savais et j'ai dit oui quand même.
Bana Shaun Amca konusunu danıştığında, evet dedim.
Quand tu es venu me voir au sujet d'oncle Shaun, j'ai dis oui.
Beni akşam yemeğine davet etti ben de evet dedim. Ağzımdan kaçtı.
Il m'a invitée à dîner et j'ai dit oui, c'est tout.
Ama bilmek isteyip istemediğimi sordular, ben de evet dedim.
Mais ils m'ont demandé si je voulais savoir et j'ai dit oui.
"Evet dedim, evet"
J'ai dit...
Söylediğine evet dedim.
- Ce que tu disais.
Bana ve kızlara onunla beraber gider misiniz diye sordu, bende evet dedim.
Il nous a demandé d'aller avec lui et j'ai dit oui.
Ben de evet dedim.
Alors, j'ai accepté.
Bu sefer evet dedim.
Cette fois je lui ai dis oui.
O kadar yakından bakmadım. Bakmadan evet dedim.
Je n'ai pas tellement regardé non plus, j'ai dit que oui mais n'avais presque pas regardé.
Dedim ki, evet, sanırım diyebilirsiniz.
J'ai dit qu'on pouvait appeler ça des pots-de-vin.
- Evet öyle dedim.
C'est ce que j'ai dit.
Evet, boş versene dedim.
Ya, en Enfer avec ça.
Tamam, öyle dedim evet.
Bon, d'accord, je le pensais.
- Evet adamım dedim ki, eğer sen varsan, geleceksin dedim.
Ils ont dit que si vous n'êtes pas enthousiaste lorsque vous êtes sûr que ce sera quand vous sortirez.
Evet, çünkü... Dün söylediklerinden sonra komik olur dedim. Annem olmak istemediğini söyledin.
C'est parce que... j'ai trouvé ça marrant, à cause de ce que tu as dit hier soir, que tu n'étais pas ma mère.
- Evet. - Ben Max, bir arayayım dedim.
Max, je viens aux nouvelles.
Burada çekim yapabilirsiniz dedim evet, ama 15 dk içinde bir toplantım var... o yüzden çocuklar sizin için sorun olmazsa toplanmak zorundasınız.
Alors je vais vous demander de partir.
- Evet. Siktir git dedim.
– Je lui ai dit d'aller se faire mettre.
"Evet, benimki" dedim.
elle est à moi. "
- Evet, biraz gölgede durayım dedim.
Je profite de l'ombre.
"Evet dedim, daha fazlasını hak ediyor"
Initialement, il y avait le bon père / mauvais père.
- Evet, dedim.
D'habitude, une fois partie..
- Bana mı dedin diye sordum? - Evet sana dedim.
- J'ai dit : "A qui tu parles?"
Ben de "Evet, ben ve elektrik ağı." dedim.
Et... et il nous fait... "Deux d'entre vous?"
- Evet dört saat önce dedim. Fok satıyorum.
- Je te l'ai dit, je vends des phoques.
Evet ama onu annen olarak istediğini söyledi ve ben de ona bu saçmalık dedim ama sonra onunla tanıştım ve hoşlandım ondan ve sana çok iyi bir anne olacağını düşündüm.
- Lindsay ne te l'avait pas dit? Elle m'a dit que tu la voulais comme mère. Je trouvais ça ridicule, mais quand je l'ai rencontrée, elle m'a plu, et je me suis dit qu'elle ferait une très bonne mère.
Yükleme alanının güvenlik kayıtlarını tekrar izliyordum. Belki kör noktaları keşfe çıkmış birini bulurum dedim. Evet.
Je revenais du visionnage des cassettes de surveillance du quai de chargement, pensant que j'avais trouvé quelqu'un dans l'angle mort, mais au lieu de cela, j'ai trouvé cela, deux nuits avant le cambriolage.
Ty Grant'la nişanlı olmama ve babamın senden hoşlanmamasına rağmen, "Evet" dedim.
Et bien que je sois fiancée avec Ty Grant et bien que mon père ne t'aimait pas, j'ai dit oui.
Evet, ben de gelip yüz yüze konusalim dedim.
J'ai préféré passer.
Evet. Sadece açık kapı için böbürlenip, Cuma akşamki programı sorayım dedim.
Bon, je t'appelais juste, tu sais, pour me vanter pour ma brèche et mettre au point nos plans pour le dîner de vendredi
Seth'le çıkmamı istiyorsun. ve ben de "Evet" dedim.
Tu veux que je sorte avec Seth et j'ai dit oui.
- Evet, ben sadece beni ara dedim, eve gel demedim.
- Ouai, je t'ai dit de m'appeler pas de venir.
Evet, annesi burada Newport'ta çalıştığını söyledi. Ve ağabeyin de senin burada yaşadığını söyledi, ben de belki onu görmüşsündür dedim.
Oui, sa mère m'a dit qu'elle travaillait ici, à Newport et ton frère m'a dit que tu vivais ici, tu sais, donc...
- Sana bir sorun mu var dedim. - Evet.
- Je t'ai demandé si tu avais un problème.
Evet, eve giderken uğrayayım dedim.
Ouais, j'ai pensé que je pouvais passer par ici en rentrant chez moi. Ce n'était rien.
Evet. Uyuyamadım. Telefon çalışıyor mu bir bakayım dedim.
Je n'arrivais pas à dormir et je voulais voir si le portable marchait.
Evet, ben ilk gördüğümde, "Donna, yüzüğünde bir leke var" dedim.
Ouais, quand je l'ai vu la première fois, j'ai dit, "Donna, t'as de la poussière sur ta bague."
Evet dedim.
Si.
Evet dedim.
Si, je l'ai dit.
- Evet, öyle dedim zaten.
- Partlow. - C'est ce que je j'ai dit.
Ben de "Evet, tabii!" dedim.
Tu parles!
"Bu mu olmaz?" dedi, "Evet, öyle, bu olmaz," dedim.
Lui : "Celle-là?" Moi : "Oui, celle-ci."
Evet, öyle dedim. Kar.
C'est ce que j'ai dit, la neige.
Evet öyle dedim.
C'est vrai.
Evet, ben de öyle dedim.
- Oui, c'est aussi ce que j'ai dit.
Evet, öyle dedim.
Oui...
dedim 2548
dedim ki 533
dedim sana 45
dedim ya 211
dedim mi 23
evet doğru 355
evet canım 124
evet biliyorum 304
evet var 222
evet öyle 811
dedim ki 533
dedim sana 45
dedim ya 211
dedim mi 23
evet doğru 355
evet canım 124
evet biliyorum 304
evet var 222
evet öyle 811
evet sen 71
evet benim 134
evet ya 191
evet dedi 25
evet efendim 4215
evet de 83
evet mi hayır mı 99
evet mi 290
evet elbette 66
evet tabii 90
evet benim 134
evet ya 191
evet dedi 25
evet efendim 4215
evet de 83
evet mi hayır mı 99
evet mi 290
evet elbette 66
evet tabii 90
evet bu o 18
evet dostum 66
evet anne 162
evet iyiyim 87
evet bayan 183
evet ama 345
evet burada 46
evet bu 43
evet ya da hayır 65
evet o 181
evet dostum 66
evet anne 162
evet iyiyim 87
evet bayan 183
evet ama 345
evet burada 46
evet bu 43
evet ya da hayır 65
evet o 181