Evini traduction Français
4,776 traduction parallèle
Evini satmış.
Il a vendu sa maison.
Kızım için bu oyuncak evini yapıyorum.
Euh... Je construis cette maison de poupée pour ma fille.
Alonzo'nun evini aradık ama, cevap veren yok.
On a sonné à l'appart d'Alonzo, pas de réponse.
Bu adam senin evini de soymuştu.
C'est le gars qui avait cambriolé votre maison.
Her nokta belirti gösteren kişilerin evini gösteriyor.
Chaque point indique un foyer touché.
- Soyadını ya da evini biliyor musunuz?
- Vous connaissez son nom de famille? Ou bien où il habite?
Evini geride bıraktın.
Tu as quitté ta maison.
Sanders'ların evini aradınız.
Vous êtes chez les Sanders.
Grunwald onun ailesinin evini bulabileceğini söylemişti.
Grunwald a dit qu'elle pourrait chercher sa maison de famille.
O da güzel bir şey sanmıştı, ta ki kötü bir ruhla karşılaşana ruh onun evini yakana ve evle birlikte yüzünün yarısını da götürene dek.
Elle pensait que c'était cool aussi, jusqu'à ce qu'un mauvais esprit sorte, brûle sa maison et emporte la moitié de son visage.
Evini gözetliyorlar.
Ils surveillent ta maison.
Sizi izledi, her yeni adresi kaydetti her koruyucu aile evini, ve fotoğraflarını çekti.
Vous surveillant, notant chaque changement d'adresse, chaque famille d'accueil, et en prenant des photos.
Mahallemdeki bir uyuşturucu evini, peynirci dükkânına çevirmişlerdi.
Dans mon quartier, ils ont transformé un squat de junkie en fromagerie.
Ok, tamam, Alex evini şeker yada şaka için kullanmamıza izin veriyor Çünkü buralarda hiç komşumuz yok
Alex nous la prête pour Halloween parce qu'on a pas de voisin.
Eğer çıkmazsa, adamlarımı köylerinize köylerinize göndereceğim ve her birinizin evini yaktırtacağım.
Sinon... j'enverrai mes gardes dans vos villages pour qu'ils brûlent vos maisons.
Halkın düşüncesinin aksine, insanların evini yakmaktan zevk almıyorum.
Contrairement à ce qu'on dit, je n'affectionne pas détruire des maisons.
Evini küçük gördün. Erkek arkadaşının kariyeriyle dalga geçtin.
Tu as insulté son appartement, tu t'es moqué de la carrière de son copain.
Birileri çiftlik evini metamfamine yapmak için mi kullanıyormuş?
Quelqu'un utilisait la ferme pour fabriquer de la méthamphétamine?
Bütün bunlar onun evini istila etmemizle ilgili.
C'est juste parce qu'on envahit sa maison.
Herkes evini ve işini kaybetmişti.
Tout le monde avait perdu sa maison, son entreprise.
Hah.O halde neden onun Westport'taki evini haftada üç gece ziyaret ediyorsun?
Alors pourquoi tu vas dans sa maison à Westport trois soirs par semaine?
5 sene önce işinden istifa etti. Evini sattı ve serbest olarak piyasaya çıktı.
Il y a 5 ans, il a quitté son travail, vendu sa maison, et a pénétré le marché noir.
Yani çocuğunu, ardından karısını ve evini kaybediyor.
Donc il a perdu son enfant puis sa femme et sa maison.
Evini alt üst eden bir ekibimiz var.
Une équipe est à sa recherche.
Dostumuz bir yargıcın evini bastı.
Notre copain a pris d'assaut la maison du juge.
İçlerinden birisi evini samandan yapıyor.
L'un deux construit sa maison avec de la paille.
Sanders'ların evini aradınız lütfen mesaj bırakın.
Vous êtes chez les Sanders. Laissez un message.
Pekâlâ, onu neyin öldürdüğünü öğrenene kadar evini karantina altına almalıyız.
On a mis sa maison en quarantaine jusqu'à ce qu'on sache ce qui l'a tué.
Gel Jake. Sana bir kaç gününü geçireceğin evini gezdireyim.
Allez, je vais te faire visiter ton chez toi pour ces prochains jours.
Demek kız kardeşim sonunda nişanlısının evini ziyarete gitmiş.
Wow! Ma sister a dû finalement visiter la maison de son fiancé.
Walden, Alan'ın sığınma evini işletiyor.
Walden dirige le refuge d'Alan.
Senato evini işgal ediyoruz.
On occupe illégalement la direction.
Kendi evini darmaduman ettiğinin farkındasın değil mi?
Tu réalises que t'es en train de détruitre ta propre maison?
Peki ya evini ararsak?
Et si on fouillait la maison?
Senin evini gördük.
On a vu ta maison.
Bay Al-Hariri evini terk edecek durumda değil.
Ali Hariri n'est pas en mesure de quitter sa résidence.
Cebini, evini, iş yerini aradım ama cevap vermedi.
J'ai essayé son portable, son fixe, son travail. Il répond pas.
Belki evini arıyordur, ya da oraya gidiyordur. Orada mı beklesek?
Peut-être qu'il essaie d'appeler à la maison ou qu'il y est.
Evini kaybetmekten bahsettiğini sanıyordum.
Je croyais que t'avais dit que tu perdrais la maison?
Bak Becky, sığınma evini denemenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Regardez, Becky... il est au-delà du temps pour vous, de venir à l'abri.
Herkes evimi biliyor. Oysa senin evini kimse bilmiyor.
Tout le monde sait où j'habite, pas où tu habites.
Daha sonra kurt, domuzcukların evini üfleyip durmuş. Domuzcuklar da farklı evler yapmaya devam edip durmuşlar.
Le loup a soufflé sur la maison pour la faire tomber et les petits cochons ont décidé de se bâtir des maisons différentes.
Kızın evini bulsak da gidip bıraksak olmaz mı?
On pourrait découvrir où elle vit et laisser le corps là?
- Göl evini hatirliyorum.
- La cabane.
Arabanı unut, evini unut.
Oublis ta voiture. Oublis ta maison.
Nasıl olur da Capitol'de oturup evini yok eden ve ailesini öldüren insanları savunabilir?
Comment peut-il défendre le Capitole, qui a massacré sa famille?
Evet, evini bilmesi gerek, çünkü onun çiçekçisi!
Elle est sûrement allée chez lui.
- Yani, bir çok adam evini geçindiriyorum diye karısını umursamadan evden çıkıp gidebiliyor.
Il se sentirait castré que sa femme subvienne aux besoins.
Yalnızca sonrasında Bay Murray'in parlak fikri arkadaşıyla Turing'in evini soymaktı.
Seulement M. Murray ici présent a eu ensuite la brillante idée de cambrioler la maison de Turing, avec un ami.
Damon'un evini mi diyorsun?
On peut toujours se faufiler chez moi.
onlar annemin evini yaktılar.
Ils ont brûlé sa maison.