Excursion traduction Français
548 traduction parallèle
Yolculugun bitti mi?
Êtes-vous allé en excursion?
Hiç de bile. - Dedikleri doğru. - Blöf yapıyor.
Venez Madame, votre petite excursion diplomatique.
Ve bu sizin Philadelphia'ya ilk gelişiniz.
Votre première excursion à Philadelphie?
Özellikle bir yere gitmek istiyor musun, yoksa Manhattan'da turlar mıyız?
Bon... vous voulez aller quelque part en particulier, ou sommes-nous en train de faire une excursion de Manhattan?
Onlar gölde bir geziye çıktı.
Ils font une excursion au lac.
David Amca Kontes Marthe'ı... gezimize katılması için davet ettim, umarım bir sakıncası yoktur.
Oncle david, j'ai invité la comtesse marthe à se joindre à notre excursion. J'espêre que cela te convient.
Çocuklarla birlikte etrafı gezmeye gitti.
Elle fait une excursion avec les enfants.
Vay anasını, aşçı turu!
Une excursion de cuistots!
Muhtemelen o geziden sağ çıkamadı.
Il n'a probablement pas survécu à l'excursion.
Ne yazık ki, hanımlar, geziyi iptal etmek durumundayız.
Je regrette mesdames, il faut annuler l'excursion.
Böylece büyükbaba gitmeye can attığı geziye çıkabilecek.
Grand-père va pouvoir faire l'excursion qu'il attendait tant.
Zaten yolculuk parasını ona ödeyecekler.
En échange, elle recevra deux fois le prix de l'excursion.
Babam yolculuk için bana kıyafet aldı.
Les miens m'ont payé cet uniforme pour l'excursion.
Evleri çok büyük ancak içinde hiç eşya yok.
Sa famille a trop de dettes pour payer l'excursion. Leur grande maison va servir à rembourser leurs dettes.
Hayır, bebektendir.
Tu es rentrée fatiguée de cette excursion. Tu n'y es pas.
Mats-chan'ı sekiz yıl önce okul gezimizde gördüm.
J'ai entrevu Matsue lors de notre excursion.
Okul gezimizde ayakkabıları çok büyük geliyordu.
Pendant l'excursion, il portait un vêtement trop large et des tennis trop grandes.
Bu beni mutlu etti doğrusu.
Ça fait si longtemps... depuis l'excursion.
- Kyoto'ya gezmeye mi geldin?
En excursion à Kyoto?
Son seferinde 400 yen diye hatırlıyorum.
Comme l'autre excursion? Environ 400 yens chacun?
Biwa Gölü'nü görmeye gelebilirsiniz.
Rendez-nous visite. Il y a une excursion plaisante sur le lac Biwa.
Bazılarımızın Hakone'ye gittiği zamanı hatırlıyorum.
Il y a de ça bien longtemps, nous étions en excursion avec des gens du quartier.
O zamanlarda, böyle bir seyahate ancak mayo ile çıkabilirdin.
À l'époque, vous auriez porté un maillot de bain pour cette excursion.
Öyle olsun. Doğa yürüyüşü için paraya ihtiyacın var. Bir sürü ıvır zıvır aldın zaten.
Laisse-moi faire, sinon tu n'auras plus d'argent pour l'excursion.
Çeyizlik için değil de, yürüyüş için tura çıkmaları ne hoş...
Quelle idée... De partir en excursion pour fêter des fiancés!
Kısa tur paketi satın alırız. Ikaho'daki amcamı da ziyaret edebiliriz.
On prendra un tarif d'excursion, on ira voir l'oncle d'Ikaho.
Okul gezileri her yerde.
Tous les écoliers du Japon sont en excursion.
İzci grubu mu var?
- Ils font une excursion d'inspiration. Il dirige une troupe de boy-scouts?
Şirketin düzenlediği geçen yazki seyahatten beri nişanlıyız.
Cet été, pendant l'excursion.
Bunu söylemek bana düşmez ama muhtemelen aklındaki şey eğlenceli bir tatildir.
Ce n'est pas à moi de le dire, mais elle mijote sans doute une excursion.
Sana mahkûmları küçük bir seyahate çıkarmanı öneririm.
Faites donc faire une petite excursion aux prisonniers.
Bazılarımız hiçbir şekilde kuzeye gitmeyi düşlemiyor.
Certains d'entre nous n'ont pas envie de faire une excursion au nord.
Gezintiye mi çıktın?
Alors quoi? En excursion?
"Gezintiye mi çıktın?" diye sordum.
Je vous demande si vous êtes en excursion?
Bugün kısa bir gezintiden biraz fazlası olduğunu farzedelim.
Aujourd'hui sera plus qu'une excursion.
Biletlerimizi alıp merdivenlerden çıkıyoruz.
Pour l'excursion de l'école.
Mrs. Liskova... Siz de gelmez misiniz?
Madame Liskova, voulez-vous faire l'excursion avec nous?
Gezi mi planlıyoruz Bay Hilter?
On prépare une petite excursion, M. Hilter?
Limonata, erimiş dondurma ve lanet olası Watneys Red Barrel birası alırsınız.
Et une fois par semaine, l'excursion aux ruines romaines du coin, où vous achetez un soda chaud et une glace fondue et vous pissez votre bière.
Her pazar babam bizi bisiklet sürmeye götürürdü.
Tous les dimanches, mon père nous emmenait en excursion à vélo.
Dağda Musa'nın 10 Emir'i aldığı yere paket tur olduğu söyleniyor. Hayır.
Il y a une excursion au Mont... où Moïse a reçu les 10 Commandements.
Yarın bir deniz yolculuğu yapacağız meleğim.
Demain, mon ange, on va faire une petite excursion.
Daha nazik ve sessiz... davranmadıkça,... Bayan Appleyard hiçbirinizi bugün Hanging Rock'ta göremeyecek.
Si vous ne vous comportez pas avec plus de grâce et moins de bruit, Mme Appleyard vous privera de votre excursion à Hanging Rock.
Ava mı çıktın?
- Excursion de chasse?
" Saygıdeğer William F. Cody Amerika Başkanı Grover Cleveland balayında ilkolarak, Bufalo Bill'in Fort Ruth'daki Vahşi Batı Kampı'nı ziyaret etmek istiyor.
"L'illustre William F. Cody : Grover Cleveland, président des Etats Unis, a choisi comme première escale... de son excursion de lune de miel avec Frances Folsom... le campement du Far West de Buffalo Bill... à Fort Ruth". Ecoutez, écoutez.
Bu iki serserinin yolculuğunu düşünsene, kamyonetin ottan yapıldığını öğrendiklerindeki durumu.
lmagine l'excursion que vont se faire ces deux salauds quand ils sauront que le camion est en marijuana.
Bir gezinti.
D'une excursion!
Gezinti!
D'une excursion!
Bahsettiğin gezinti de neyin nesi?
De quoi avez-vous parlé? De quelle excursion?
Okul gezisine gitmek istedim.
J'aurais tant voulu aller à l'excursion.
Senin için yapabileceğim bir şey yok, değil mi?
J'ai promis d'arrêter l'école si je pouvais aller à l'excursion. Je vois.