Eşti traduction Français
173 traduction parallèle
" Sayfiyedeki ölüm sahnen Bernhardt'ın Camille'deki performansına eşti.
" Votre scène d'agonie a la campagne était digne de Sarah dans Camille.
Jane tapılası bir eşti, Tam ruh eşim.
Jane était une femme adorable, une compagne parfaite.
O harika biriydi. Mükemmel bir eşti. İnanılmaz...
Il était merveilleux, un amant formidable, incroyable, infatigable.
Charlotte için mükemmel eşti.
Parfait pour Charlotte.
Burada Jean Kriticos'un anısını onurlandırmak için toplandık. İyi bir anne ve sevgi dolu bir eşti. Tanrı onu yanına çok çabuk aldı.
Nous sommes venus honorer la mémoire et l'œuvre de la vie... de Jean Kriticos, une mère dévouée et une épouse aimante... qui a été trop vite arrachée à cette vie.
Geçen yaz ölmeden önce yaşlı kafasına esti ve servetinin yarısını, bir milyon sterlini Londra Üniversitesi'ne entomoloji araştırmaları için bıraktı.
Il est mort au printemps dernier, laissant un million de livres. La moitié ira à l'Université de Londres, section entomologique.
Bana doğru gelirken nereden esti de kenara çekildim hala aklım almıyor.
Je ne sais quel instinct m'a fait me pousser lorsqu'il a foncé sur moi.
Her sene böyle esti. Toprağı mahvetti. Tarlaları mahvetti.
À force de souffler, ils ont asséché la terre, bousillé les récoltes et chassé les fermiers.
- Gecenin bir yarısında nereden aklına esti?
Quelle idée de débarquer comme ça!
- Sanırım, sadece aklına esti.
- Non, une lubie, je suppose.
- Buraya gelmek nereden esti?
- Qui vous a indiqué ici?
Kafama esti, gidip şunun göğsünü, göbeğini şişireyim dedim.
J'ai bien envie de te régler ton compte.
sadece biraz esti gürledi.
Elle a perdu la tête.
Rüzgar çok sert esti.
Quelle catastrophe!
# Güneş doğdu, rüzgar esti #
Le soleil brillait, le vent soufflait
Daha sonra hepimizi sarsan güçlü bir rüzgâr esti.
Il y a eu une énorme secousse. C'était pas dans la nourriture, je te jure.
Nereden aklına esti buraya gelmek?
Qu'es-tu venue faire ici?
O garip gülümsemesi, sesi, güzel solgun yüzü fırtına gibi esti.
Sa voix si fatale son beau visage pâle m'émurent plus que jamais
Tatlım, bu aklına nereden esti bilmiyorum ama ben seni aramadım.
Tu charries. Moi, t'appeler?
" Aklına nereden esti?
" La petite peste!
Öylesine aklıma esti işte.
Un caprice.
Bir anda aklınıza esti ve o şekilde mi işe koyuldunuz?
Qu'est-ce qui vous a pris? Une impulsion?
Kafasına neler esti bilmiyorum ama sizi yanına almayı düşünüyor. Onunla birlikte evlerine gidersiniz.
Je ne sais pas ce qui se passe dans sa tête, mais... il veut vous ramener chez lui.
Yaz aşkı, fırtına gibi esti
L'amour, cet été est si vite venu
Öyle aklıma esti işte!
C'est venu d'un coup.
Hangi rüzgâr esti de geldin?
Je te croyais mort.
Bir tahta parçası ısırmamı söyledi, ortalıkta çelik kasırgası esti, bir dakika içinde, üç adam yere serildi ve yepyeni harika bir takma dişim oldu.
Il m'fait mordre une planche, j'vois un tourbillon d'acier et vlan! y a trois morts et j'ai un nouveau jeu de ratiches!
- Kafama esti sadece.
J'en avais envie.
- Nereden esti aklına?
- Qu'est-ce qui t'a pris?
Böyle aniden cümbür cemaat gelmek nereden aklınıza esti?
Quelle mouche vous a piquées de venir comme ça?
Ve senin kovboyda, oraya gelip bir kasırga gibi esti... Ve herkesin öldüğüne emin olana değin durmadı.
Votre cow-boy de fils, amoureux, est arrivé en tirant... et ne s'est arrêté que quand il n'est resté que des morts.
Nereden esti bu?
Pourquoi?
Her neyse, bu modanın geçmesiyle, diplomatik ilişkilerde soğuk rüzgarlar esti.
Cette mode est retombée et le climat diplomatique est devenu carrément glacial.
Sekizinci rountta ise, fırtına gibi esti!
Et au huitième round, il lui est rentré dedans!
Rüzgar üzerime bir kez esti mi bir daha görmeyeceksin beni.
"Quand ces vents souffleront un jour sur moi " on ne me reverra plus.
- Nereden esti?
Pourquoi?
Rüzgar esti...
Le vent soufflait...
Bu gece terör, Colorado'nun küçük dağ kasabası South Parkta esti. Doktor Mephesto laboratuarında vuruldu.
La terreur a envahi la paisible ville de South Park, Colorado, quand le Dr Méphisto a été blessé dans son laboratoire.
Rüzgarlar boşuna esti. İntikam için denizlerden, hastalıklı sisler getirdi. Yere inen rüzgar nehirleri, öyle bir kabarttı ki sular, karayı yuttu.
Aussi les vents, chantant en vain, se sont vengés en aspirant des mers des brumes contagieuses qui, tombant sur les terres, ont gonflé d'orgueil les plus chétives rivières, pour les faire déborder.
Dansımız fırtına gibi esti.
Nous avons dansé comme des fous.
Nereden esti?
Pourquoi tu fais ça?
Rüzgarlar farklı yönde esti
Envie de voir autre chose.
Nereden esti?
Sans blague...
Zafer ve onur arayışı içinde memleketinden uzaklara esti!
Emporté loin de sa patrie, en quête de gloire et d'honneur!
Esti öyle
C'est le diable.
Rüzgar sabah erkenden esti.
Le vent soufflait de bon matin.
Çok komik. Nereden aklına esti acaba?
- Qu'avait-elle en tête?
Nereden esti bu ev hanımlığı?
Pourquoi ce besoin de jouer les fées du logis?
Harika. Peki sabahın köründe koca mobilyaların yerini değiştirmek nereden aklına esti.
Qu'est-ce qui explique ce besoin soudain de déplacer des meubles énormes de si bon matin?
- Rüzgar çalışır durumdaki geçitten esti.
- Le vent est venu d'un Stargate.
Sonra bir rüzgar esti ve o düştü.
Et elle est tombée.