English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ F ] / Falan

Falan traduction Français

57,698 traduction parallèle
Su falan alırım.
J'ai besoin d'eau.
Hannah sana zorbalığa uğradığından falan söz etti mi hiç?
Hannah t'a confié être harcelée?
Yok be, evde sekiz oda falan var.
Non, il y a huit chambres ici.
Hayır, anlamıyorum çünkü bu senin kapın falan değil!
Non, je ne comprends pas parce que c'est pas chez toi!
Ben bir karar falan vermedim.
Je n'ai pas pris de décision.
Kaplamaları yırtık olmasın. Siz de yırtayım falan demeyin sakın. - Bu şey hâlâ patlayabilir.
Le revêtement doit être intact, sinon ça risque d'exploser.
Barbekü falan yaptınız da bizi mi davet etmediniz nedir?
Vous avez ripaillé sans nous?
Yemek yiyecek miyiz yoksa burada iki lokma yemek için kral falan mı olmak lazım?
On passe à table, ou faut être roi ou autre pour bouffer, ici?
Ama yemek yiyip bir şeyler içebilirsiniz, gülüşürsünüz falan.
Cela dit, vous pouvez partager un petit dîner, quelques verres, vous marrer.
Çamaşır suyuyla kürdandan falan bomba yapabilen adamlardan mısın yani?
Tu es du genre à faire une bombe avec de la javel et un cure dent?
Şu an gitmemize üç dakika falan kaldı. Hadi.
On doit partir dans trois minutes.
Bir üçkâğıt falan dönmesin ama.
Tant qu'aucune entourloupe se prépare.
Ortalığı yıkıp yılan falan yeriz biz.
On casse la baraque et on bouffe du serpent.
Oyun falan sandın galiba.
Comme si j'avais joué la comédie.
Lazer silahları, sırt roketleri, uzay tankı falan vardır.
Avec, disons, des pistolets lasers, des jet-packs et un tank spatial!
Arkadaşlarının merhameti falan yok.
Tes amis ne sont pas cléments, ils sont nuls!
Bir hata mı yaptım? Hata falan yok hayır!
Pas d'erreur, non!
Okulu falan seviyorum gibi.
J'aime bien l'école et tout ça.
- Dokunduğumda bana uzaylı çükü olduğunu falan mı söyleyeceksin?
Quoi, je vais le toucher, tu vas me dire que c'est une bite d'alien ou quoi.
Ama annen beni çantasına veya cebine falan koyabilir yani eğer gerçekten gelmemi istiyorsa.
Mais, enfin, votre mère pourrait me mettre Dans une bourse ou une poche, vous savez, Si elle a vraiment besoin de moi pour y aller.
Bayağı bildiğin bilim adamı. Galaksiler arası seviyede falan. - Onun çalışmaları oldukça...
Genre, vraiment, comme dans un niveau sci-fi intergalactique.
Tabii canım, Morty'nin altına işemesi ve Summer'ın tiner falan çekmesi için olduğunu biliyorum.
Oh, non, je sais que c'est Morty qui pisse dans son pantalon et Summer qui sniffe de la colle ou quoi...
Rick, bu benim maceram falan ya bana bir iyilik yapar mısın?
Rick, puisque c'est mon aventure, tu peux me faire une faveur?
Yani aslında, size Kıyametron'u yörüngeden falan şipşak bulacak bir cihaz yapabilirdim.
Vous savez, [rot ] Je peut vous faire un appareil pour détecter Doomnomitron depuis les cieux comme [ claquement] ça.
Ve kendiniz hakkında da bir ders çıkarmaya çalışın mesela... yani... ne kadar bencil olduğunuza hakkında... Ya da... falan.
Et essayez de tirer des leçons à propos... de vous-mêmes, genre... genre à quel point vous êtes égo... égoïstes ou autre.
Sana karşı gizli bir sevgi falan beslemiyorum.
Je ne suis pas fière de mon amour caché pour toi.
Açıkça söylüyorum ki benden iyi bir tahmini olan varsa, mesela, dün size bir tılsım falan vermişsem, veya...
Je veux être très clair, si quelqu'un a une meilleure idée, Comme, si je t'avais donné une amulette la nuit dernière, ou...
Tebrikler falan filan.
Eh bien, félicitations, tout ça.
- Ama küçüktü, sadece 10 kişi falan.
Mais minimaliste. Il n'y avait que dix personnes.
- Uluslararası iş adamları falan.
Haut de gamme. Des hommes d'affaires étrangers et autres.
Şartlı tahliye memuru, suçlu falan.
Tu es en liberté conditionnelle, je suis ton agent, etc.
Sürekli bodrumda oluyor. Kendi asansörü var falan.
Elle est toujours au sous-sol, avec son propre ascenseur.
Yakamdan tutmalar, sesini yükseltmeler falan.
Me touche pas! Tu élèves la voix?
- Biriyle randevun falan mı var yoksa?
- Tu as un rancard? - Exactement.
- Ne yaptın sen, ilaç falan mı aldın?
- T'as pris un viagra?
- Hayır elbette ilaç falan almadım. Seninleyken bir şeylerden işkillenmek için ilaç almama gerek yok Celeste.
J'ai pas besoin de ça pour être excité!
Mutluluk var şimdilik - Hala mesaj falan bir ses yok mu?
Tu lui as envoyé un texto?
- Şu gizli projesi yok mu işte. - Proje işleri falan.
À cause de son projet.
Ayrıca onun zırvalıklarından bıktım. Ben daha kültürlüyüm saçmalıkları falan.
J'en ai marre de le voir frimer avec sa culture de merde.
- Sana buz falan getireyim.
Je t'apporte des glaçons.
- Mükemmel falan da değilim.
Je ne suis pas parfaite!
- Adet döneminde falan mısın?
- Tu as tes règles?
İlk olarak bana yönelttiği suçlamalar şimdi de Glenn Close'a bağlamalar falan.
Elle m'a accusée, et là, elle la joue Glenn Close.
Bir anda falan değil.
Pas tout à coup!
Pusu falan kurmadınız öyle değil mi?
Vous n'avez posté personne?
Bir kaç mum falan yakmayacak mısın? Ruh çağırma tahtası falan yok mu?
Pourquoi pas des bougies et une boule de cristal?
Babanla falan konuşmuyorum adamım.
Je peux pas parler à votre père.
Pulu falan istediği yok dostum. Derdi senin hayatına sahip olmak.
Il ne veut pas le timbre, il veut ta vie.
Arkası o kadar biçimli ki ceviz falan kırabilir.
Son derrière est tellement bien foutu qu'elle pourrait briser une noix avec.
- Hayır iyi falan değilim.
- Non.
- Zavallı falan değil.
- C'est faux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]