Famille traduction Français
81,226 traduction parallèle
Tamam, bunlar ziyaretçi listesindeki son isimlerdi.
Ok, ce sont les noms de famille sur la liste des invités.
- Çünkü, çan bir araya getirildiğinde, onu çalabilecek bir aile var.
Parce que, une fois la cloche assemblée, Il n'y a qu'une seule famille qui peut sonner.
Belki casus bir aileden geliyorsun.
Peut-être que tu descends d'une famille d'espions.
Ailem yüzünden.
Sûrement à cause de ma famille.
Mystic Falls'ta bir aileye mensup olduğu ortaya çıktı.
Il s'avère que il était parenté à une famille de Mystic Falls. J'ai une question pour toi.
Arayabileceğimiz biri var mı?
Nous pouvons appeler quelqu'un? Un membre de la famille?
- Bütün aileyi mi öldürdün?
- Tu as juste tué toute ta famille?
Ailem Knoxville'de yaşıyordu.
Ma famille vivait à Knoxville.
Hikayesinin uyuştuğunu kontrol etmek için ailesine ulaşmalıyız.
Nous devrions appeler sa famille pour vérifier que ses histoires tiennent debout.
O ve ailesi atar damar şişkinliği denen şeyden fazlasını hak ediyorlardı.
Cette fille et sa famille méritent tellement plus qu'une soi-disant rupture d'anévrismes.
Tetiği çekmiş olabilir, ama onun ailesini öldürdüğümde o silahı ben doldurmuş oldum.
Il a beau avoir appuyé sur la gâchette, c'est moi qui avais chargé le pistolet quand j'ai tué sa famille.
Ama ailemi özlüyorum.
Mais ma famille me manque.
Ve sadece bu kasabayı korumakla kalmadı, ayrıca inanılmaz bir kız yetiştirdi şimdi de ailemden biri oldu.
En plus d'avoir protégé cette ville, elle a élevé une fille incroyable et maintenant je sais ce que veut dire famille.
Eğer tekrardan bir aile olacaksak, birbirimize karşı dürüst olmalıyız.
Bon, si nous devons être une famille, on doit être honnête entre nous.
Bu bizi bir aile yaptı.
C'est ce qui a fait de nous... une famille.
- bakıyor, bu yüzden işe koyul.
- et de ta famille, alors au travail.
İlk önce aile.
La famille d'abord.
Biz de bir aileyiz.
On est une famille maintenat.
İlk önce aile gelir.
La famille avant tout.
Aileme gelirsek, Caroline ve Ben Stefan'ın son dileği olan Damon'un söylediği şeyi yaptık.
Et pour ma famille, Caroline et moi avons réalisé ce que Damon a choisi être le dernier souhait de Stefan.
- Peki. - Soyadını, arkadaşlarını ailesini ya da Los Angeles'da nerede kaldığını biliyor musun?
Peut-être son nom de famille, ses amis, sa famille, où est-ce qu'elle logeait à L.A?
- Mutlu bir aile oluruz.
Être une famille heureuse.
Hayal et Castiel, istediğin zaman gidip gelebileceksin ve ailenle yeniden gerçek ailenle birlikte olacaksın.
Imagine, Castiel. Libre d'aller et venir comme tu en as envie. Faire à nouveau partie de ta famille, ta vraie famille.
Ailesi bu fabrikaya ezelden beri sahip.
Ce site a appartenu à leur famille depuis... Toujours.
Evet ya da yürüten aile ile.
Ou à la famille. Ou les deux.
Şerif tüm aile varlıklarını satmaya başlamış. Gerçekten her şeyi. Fabrika ve ailenin evi hariç.
On dirait que le shérif a vendu les biens de la famille, tout à l'exception de l'entrepôt et... la maison familiale.
Ailemin bir sırrı vardı.
Dans ma famille, on a un secret. Les meilleures en ont un.
Evet, eskilerde insanların Moloch'ı kilitleyip hapsetmişler.
Oui, un membre de la famille, un jour, il a enchaîné Moloch, l'a enfermé. Et affamé.
Aile mesleğimiz.
L'affaire de famille.
Bir daha ailemizin darmadağın olduğunu söylediğimde bana psikopat keçi adamları hatırlat.
La prochaine fois que je dirai que notre famille craint, rappelle-moi qu'on pourrait des adorateurs de chèvres.
Ama işletme ailemize ait.
Mais l'entreprise appartient à ma famille.
Tüm aile için 11,000.
11 000 livres pour la famille.
Taksi şoförünün iş ve aile hayatını detaylıca araştırmaya başlayacağız.
Nous enquêtons sur le chauffeur, son CV, sa famille...
Ailene ve arkadaşlarına ihtiyacın olacak.
Vous aurez besoin de votre famille et de vos amis.
Bunu önce aramızda ailecek konuşsak olmaz mı?
On pourrait en parler en privé avant? En famille.
Bunu bizim için, ailemiz için yapıyorum.
Je le fais pour nous, pour notre famille.
Eve dönüp her şeyi yoluna koyarım, bir şans daha veririm dedim ama olmadı.
Je voulais rentrer chez moi, réparer ma famille. Recoller les morceaux. Ça n'a pas marché.
Ama hala bir ailen var.
Mais tu as encore une famille.
- Ailen gideceğini biliyor mu?
La famille sait que vous partez?
Eğer ihbarda bulunursam aileme anlatmam gerekir.
Si je porte plainte, je devrai prévenir ma famille.
Bu saldırgan birilerinin ailesi.
Cet agresseur appartient à une famille.
- Ne ailesi, Joe?
Ma famille, Joe?
Ailemi kaybettim, arkadaşlarımı da.
J'ai perdu ma famille... mes amis.
- Ailemize ne oldu böyle?
Qu'est-il arrivé à cette famille?
Dolaylı ya da dolaysız olarak Trish'le ya da bir aile üyesiyle iletişim kurman yasak.
ne contactez pas Trish Winterman ou des membres de sa famille, directement ou indirectement.
Onun ya da herhangi bir aile üyesinin evinin etrafında bulunman yasak.
Ne vous rendez pas chez elle ou chez tout membre de sa famille.
Ailelerinizin yaptıklarını da takip edeceğim. Yaptıkları her şeyi!
Surveiller vos parents en permanence, et toute votre famille.
Ailesine.
Sa famille.
Aç bırakmışlar. Ailem bizim yaptığımız buydu.
C'est ce que faisait ma famille.
- Ailen ne olacak?
- Et ta famille? - Ma fa...
Ailem falan yok benim.
J'ai pas de famille.