Fara traduction Français
71 traduction parallèle
Ve yetenekli olduğunu kanıtlayıncaya kadar sürünürsün. Fara yakalanmış geyik gibi dolaşırsan sonunda ezilirsin.
Et ce truc de vomissement, c'est inacceptable.
Bilirsiniz, yarışçıların fara ihtiyacı yoktur çünkü pist her zaman aydınlıktır.
Les voitures de course n'ont pas besoin de phares, la piste est toujours illuminée.
Evet, kardeşim de böyle der demesine, ama hala fara ihtiyacı var.
Mon frère aussi est un illuminé, mais il a des phares.
- Tamam. Maktul, 16 yaşında bir delikanlı. Adı, Malik Fara.
La victime est un garçon de 16 ans qui s'appelle Malik Fara.
Malik Fara'nın ölümü adeta kesin bir hataydı.
La mort de Malik Fara est presque à coup sûr une erreur.
Şu, Malik Fara. Söylesene bir CIA ajanı nasıl oldu da konser. piyanisti Lübnanlı bir delikanlıyla muhatap oldu?
À propos de ce Malik Fara, comment un agent de la C.I.A. se retrouve-t-il en contact avec un adolescent libanais, pianiste de concert?
Malik Fara öldürülene dek hiç kimseye göstermedin ki onu.
Vous n'avez identifié Malik Fara qu'après sa mort. J'essayais de le protéger.
Sizi Malik Fara cinayeti hakkında bilgilendireyim. Malik'in katili dün öğleden sonra bulundu.
Laissez-moi vous rappeler ce que nous savons du meurtre de Malik Fara.
- Ve bu da bir sorun. Çünkü? Çünkü Malik Fara öldürüldüğü gece birisiyle buluşmuştu.
Car Malik devait rencontrer quelqu'un le soir de sa mort, et nous devons savoir qui, pour différentes raisons.
- Amirim? Malik Fara hakkında. emin olmak için soruyorum. Zaten çözdüğünüz bir cinayet hadisesini mi soruşturuyoruz şimdi?
Chef, pour que les choses soient claires concernant Malik, nous enquêtons sur un meurtre déjà élucidé?
Malik Fara hakkında ne biliyorsun?
Que savez-vous de Malik Fara?
Sicil soruşturma sonuçlarını getirdim. Malik'in annesi hakkında.
J'ai vérifié le casier de la mère de Malik, Rita Fara.
"Önemsiz" dediğin bu albümler var ya? Rita Fara'nın Malik doğmadan önce çekilen resimleri olan hani?
Dans les albums que Rita prétend insignifiants, il y a des photos prises avant la naissance de Malik.
Rita Fara, Beyrut'tan değil.
Rita Fara n'est pas de Beyrouth.
Rita Fara, Amman yani Ürdün'den gelmiş.
Elle vient d'Amman, en Jordanie.
Bazılarını Rita Fara çözecek diye umuyorum. Onu alması için bir. asayiş polisi yolladım.
Et j'espère que Rita Fara m'aidera à en résoudre.
Rita Fara'yla konuşmam lazım. - Şimdi mi?
- Je peux te parler?
Fara adlı kadını almaya giden polis memurundan haber geldi.
Chef, on m'a appelé de la voiture qui est passée prendre Mme Fara.
Çünkü görüşmemizden sonra Ru'Yah Fara, yani Malik'in annesi ortadan kayboluverdi.
Après que nous nous sommes parlé, Ru'yah Fara, la mère de Malik, a disparu.
Çünkü Malik Fara öbür âlemden buraya sesini iletiyor.
Parce que Malik Fara nous parle d'entre les morts.
Fara ne oldu?
Qu'est-ce qui s'est passé?
Cox fara yakalanmış geyik gibi.
Cox est paralysé.
Walter, seyyar bir Fara- -
- Walter, vous devez construire un...
Farra Lemkova, babalkız Zeus ekibinin kız ayağı.
Fara Lemkova, avec votre père, vous formez l'équipe Zeus.
- Beyler, ben Farra Lemkova. - Evet.
- Messieurs, je suis Fara Lemkova.
Farra Lemkova.
Fara Lemkova...
Farra mı? Seni aradı, değil mi?
C'est Fara, elle t'a appelé?
Farra Lemkova'nın yüz ifadesi her şeyi açıklıyor.
La tête de Fara Lemkova en dit long.
Farra Lemkova bu gece beklediğinizden fazlasını buldunuz.
Fara Lemkova, vous ne vous attendiez pas à ça, ce soir.
- Fara...
Fara...
Adam, İstihbarat Teşkilatı'nda en yetkili ikinci kişi Fara.
C'est le second-en-chef du service secret cubain, Fara.
Fara nerede?
Où est Fara?
Fara? Sherazi?
Fara?
Fara, Majid Javadi'nin Teşkilat muhbiri olduğunu bilen bu binadaki birkaç kişiden birisin.
Fara, tu es la seule parmi les rares personnes de cet immeuble à savoir que Majid Javadi travaille pour la CIA.
Fara, Tahran'da amcan var.
Fara, tu as un oncle à Téhéran.
Fara, sahada olan bir ajan kardeşimiz var. Yakında hayatı tehlikeye girecek.
Fara, on a un frère sur le terrain, qui va bientôt être en danger de mort.
Fara, sahada bir arkadaşımız var.
Fara, on a un frère sur le terrain.
- Fara size ne söyledi?
Que vous a dit Fara?
Ya kardeşim, Fara'nın yaptığı şeyi onaylıyor mu?
Et mon frère, approuve-t-il ce qu'elle fait?
- Buluşmayı Fara'nın amcasının evinde yapmak istiyorum.
J'aimerais le faire à la maison de l'oncle.
Fara Sassani benim adıma çalışıyor.
Fara Sassani travaille pour moi.
Fara, kasadan 80.000 rupi almam gerek.
Fara, j'ai besoin de 80 000 roupies de la caisse noire.
- Fara beni çocukla ilgili bilgilendirdi.
Fara m'a renseigné sur le gamin. Et...?
Fara yakalanmış tavşan gibiydim!
J'étais complètement paumé.
Malik Fara adlı bir Arap delikanlı, öldürülmüş halde bu sabah bulundu.
Un jeune Arabe nommé Malik Fara a été retrouvé assassiné ce matin.
- Ru'Yah Fara?
- Ru'yah Fara?
- Rita Fara.
- 35 ans.
Rita Fara niye bana "Lübnanlıyım" diyerek yalan söylesin ki?
Je sais qu'il y a quelque chose dans ces albums qui m'échappe.
Terör örgütünden biri niye Malik'e Amerikan pasaportu aldırtmaya uğraşsın ki?
Pourquoi Rita Fara voudrait-elle me cacher qu'elle vient de Jordanie?
- Evet.
- Je dois parler à Rita Fara...
- Sen Fara mısın?
Fara?