Feeling traduction Français
344 traduction parallèle
Düşündüm de kamelya güzel bir değişiklik olur.
J'ai le feeling... Je veux dire, j'ai pensé que des camélias seraient adorables, n'est-ce pas?
- Türkü sever misin?
Oui, Se qui arrive est que tu n'as pas feeling...
Hisler hakkında.
C'est du feeling.
Sen birinici kez, asla, tekrar kibirli olamayacağın bu feeling tecrübe edersin.
Après cette expérience tu ne sera plus jamais fière.
Neden seyahat planını unutup kafamıza göre gezmiyoruz.
Pourquoi ne pas oublier l'itinéraire et y aller au feeling?
Anlatabildim mi?
Elle a un feeling... un peu punk.
Bugün kendimi çok iyi hissediyorum.
♫ Feeling ♫ So good today
Ama caza karşı büyük bir ilgim var.
Mais j'ai un bon feeling pour le jazz.
Biraz deniz tutmuştu ama kalabalık daha fazla diye bağırıyordu.
I was feeling kinda seasick But the crowd called out for more
Senin müzik yaparkenki o duyguyu özleyeceğim adamım.
J'aurais plus ce feeling que j'avais en faisant de la musique avec toi.
Unbelievable sights, Indescribable feeling
Spectacle éblouissant... Visions indescriptibles...
How you feeling, sir?
Comment vous sentez-vous, monsieur?
Lulled as he is by his own false feeling of security derived by his holding the seemingly superior topographical battlefield position in short, the higher ground.
Berné par son faux sentiment de sécurité... Distrait par le maintien de sa position apparemment supérieure... En bref, le terrain plus élevé.
Too busy feeling contemptuous.
Trop occupés à se sentir méprisants.
Siyahi kadınlar hakkında ne düşündüğümü biliyorsun. Ne diye üstüme geliyorsun?
Dis pas ça, tu connais mon feeling pour les soeurs.
- Rüyanda mı görmüştün?
- Une impression de déjà-vu? - C'était un feeling très déjà-vu.
- How are you feeling?
- Comment te sens-tu?
Kübalı duygusuyla Djuna Barnes'i karşılaştırsana ne kadar özgün ve güzel görünüyor.
Rapprocher le "feeling" cubain et Djuna Barnes est original et bien vu.
- Cristal'ın sıcaklığı yok onda.
Elle a pas le feeling de Cristal
Nomi'de o sıcaklık var.
Nomi a du feeling
Sesin ne kadar da dertli!
Il y a tant de feeling dans ta voix.
Ben işte bu durumdaydım.
Là il faut y aller au feeling. Ce qu'on a dans les tripes.
- I ´ m feeling a little exposed here.
- On me regarde un peu trop, ici.
Sahadayken hissetmeliyim.
Sur le terrain, j'y vais au feeling.
Size söz veriyorum Sen ve sen
J'ai compris maintenant j'ai compris le feeling.
# Ama bu duygu hiç uysal sayılmaz...
♪ But this feeling isn't purely mental
Önemli olan hislerdir.
Ça marche au feeling.
Bütün Quoylelar'ın tekne ve botlara karşı bir ilgisi olmuştur.
Les Quoyle ont un feeling pour les bateaux.
d İçimde bir his var d Açıklayamadığım
"I get a feeling" "I can t explain"
Tanışmıştık, ve gördüm ki, müzikten çok hoşlanıyordu...
On s'est rencontrés... et il avait un tel feeling pour la musique...
Dolanıyor, kendinle övünüyorsun, kötü hissediyorsun.
You going around, boasting, feeling bad
- Açıklama. Anlıyorum.
- Il y avait un feeling.
Ama seninle ilgili hislerim çok, çok iyi... ve aramızda çok ama çok özel bir şey var.
Mais j'ai vraiment un bon feeling avec toi, quelque chose de très spécial...
Bir dahaki sefere başaracaksın.
T'auras le feeling une autre fois.
She's got a recipe for feeling right.
Elle a la recette du bien-être.
Hiç hissin yok.
Tu n'as pas de feeling 422 00 : 54 : 54,858 - - 00 : 54 : 57,725 Tu ne vas pas l'attirer comme ça
Uçuşun sevgiyle olmalı.
Votre opération manque de feeling... de feeling!
Ona karşı iyi duygular besliyorum.
Mais j'ai un bon feeling avec elle.
They're all talking about a feeling About a taste that's in the air
Ils parlent tous D'une drôle d'odeur dans l'air
Hakkında iyi şeyler düşünüyorum.
Et j'ai un bon feeling à ton sujet.
İyi ki içinde iyi bir his vardı.
Tout ça pour ce bon feeling, hein?
Ondan nefret ederdim, sapıktı fakat seni sevdim.
Je haïssais ce pervers. Mais j'ai un bon feeling à votre propos. - Voici Pat.
Sadece hissetmene kalmış.
Fais-le au feeling.
İçimde iyi bir his var.
J'ai un bon feeling sur lui.
Diğer insanların hayatlarında hissettiklerini yansıtmaya çalıştı. were feeling at the time of their own lives.
Ce qu'il pensait en tant qu'individu, reflétait presque exactement ce que les gens pensaient à ce moment de leur vie,
Me, l'm beginning to get the feeling old Magic Johnson's lost his touch.
Quant à moi, je commence à me sentir comme Magic Johnson, perdant son style.
# Bir kadeh de yol için
" l'm feeling so bad
Artık beni sevmiyorsun.
Tu aimes le feeling?
Julie yeterince cana yakın değil. Daha önce de denedi.
- Pas assez de feeling
Lick my pussy ass cock shit! Blue 83! I reckon I'm feeling better.
Lèche ma chatte, cul, bite, merde! Je crois que je suis retapé. C'est la plus mauvaise passe que j'aie jamais vue!
Belgrad'a gelip Ceda ile tanışınca diğerlerini unuttum çünkü Ceda ve ben aynı müziğin insanlarıyız.
Il m'a fait oublier les autres, nous avions le même feeling.