English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ F ] / File

File traduction Français

10,786 traduction parallèle
Adama kartımızı verelim mi?
On lui file une carte?
Bir sürü kart dağıtıyoruz.
On file plein de cartes.
Bu adam bana fahişenin teki için 9.000 dolar para verecek.
Il me file 9 000 $ pour une seule chatte.
Kasayı boşalt hemen.
File-moi le fric.
Hepsini. Hepsini ver.
Tout, file-moi tout.
- Ver şu yüzüğü dedim sana.
File-moi cette bague!
Anana başlatma şimdi. Ver şu yüzüğü dedim sana.
Rien à branler, file-moi ça.
Umurumda değil. Ver şu yüzüğü.
Rien à battre, file-la-moi.
Zaman akıyor.
Le temps file.
Yardıma geldim.
Je file un coup de main.
Elli papel veririm.
Je vous file 50 dollars.
Hatta ben size... 241 dolar vereyim.
Tenez, je vous file... 241 dollars. Prenez-les. Je bosserai dur.
Keşler adama iki yüz dolar vermez, yirmi dolara sakso çekerler.
Un type qui marche au crack file pas 200 $. Il suce des bites pour 20.
Hayır. Onu Kevin'a ver, bana değil.
File ça à Kevin, pas à moi.
Ama bana halka açık yerde para vermeyin.
Mais me file jamais un sac plein de fric en public.
Şimdi çıkıp kaçarsak bizi görmezler.
Si on file tout de suite, ils ne nous verront pas.
Yasalara uymaktan başka bir şey bilmem hayatta
Comme un blanc-bec qui file droit
- Nasılsın?
- Je file. Pardon.
- Öyle olsun. Ver bakalım.
- D'accord, file-moi ça.
Şunları alıp gideceğim.
Alors, je prends tout ça et je file.
- Ben bir duş alacağım, olur mu?
Tout va bien. Je file sous la douche.
- Bu zamanlarda sıra çok uzun oluyor. - Evet, kesinlikle.
La file peut être longue en cette saison.
Hayır, kaynak yapmak için platin kart aldık da biz.
On a acheté le Passe Platinum, ça fait coupe-file.
Brad hakkında çok iyiydi şeritte bize yardımcı vb sınıfta, PTA ve içinde.
Brad nous aidait beaucoup avec la file, la classe, l'association de parents.
Çabuk!
File. Vite.
Emily, toplantıya yetişmem lazım.
Uh, ouais, uh, Emily Faut que je file à ce rendez-vous.
Tehlikeli hız, tehlikeli şerit ihlali tehlikeli her şey.
Vitesse dangereuse. Changements de file dangereux. Vous êtes un danger public.
Dışarıda resmi taksi durağı var.
Il y a une file de taxis officiels à l'extérieur.
Hey, ödlek! Anahtarlarımı alayım, lütfen!
Tapette, file mes clés.
Bana Koruyucu Anahtarı ver.
File-moi la Guard Key.
Şimdi arabaları King'e götüreceğiz. King de bize özel aletler verecek soygunu yapmamız için.
On livre les caisses au King, il nous file des outils spéciaux pour le braquage!
Mezuniyette, arka sırada yapmışlardı.
Il l'a prise par-derrière en file au bal.
- Rüzgâr gibi git gel.
- File comme le vent.
John, eğer miras hakkında bir şey duyduysan.. Wozniak'ın ardından sıraya girmelisin.
John, si tu es venu parler de ton héritage, mets-toi en file derrière Wozniak.
Hayır, kum saatten akıyor.
- Non. C'est fou, comme ça file.
Peki Brenner, bir iyilik yap ve çık, tamam mı?
Brenner, sois gentil, file.
Çok yetenekli bir adam. Ve sana çok para teklif etti?
- Il t'a file beaucoup d'argent.
- Kuyrukta mısınız? Sağ ol. - Siz geçin.
- Vous êtes en file?
Orada bir şey mi veriyorlar?
L'alcool est gratuit? C'est quoi, cette file?
- Kaçıyor.
Il a filé.
Enayinin biri istediğimiz 1800 doları ödemeyi kabul etti ve bum, bum, bum artık işe başlıyorduk.
Un idiot nous a filé les 1800 qu'on demandait, Et Boom, on était à la porte des grands.
Hadi ya, adamdan fiş almış mıydın?
Le mec t'as filé un ticket de caisse?
Akıllı olsaydım, otu ona verirdim,... ve Asyalı dövüş kulübüyle senin uğraşmanı sağlardım.
Si j'avais réfléchi, je lui aurais filé la weed. Et tu te serais démerdé toi-même, avec le Fight Club Asiatique.
- Demedi demeyin patron.
- Il a filé. - Je t'avais averti, patron.
... ama puf diye ortadan kayboldu.
Mais elle a filé.
Bulger, susmam için bana 20 bin dolar ödedi.
Bulger m'a filé 20 000 pour que je la boucle.
Tamam?
Vos enfants ne sont pas là, alors vous devez refaire le tour jusqu'au bout de la file.
David'in... Şey yani kardeşimin burada kalması gerekiyordu. Ama iki haftadan sonra, o da, gidenleri aramaya gitti.
David, mon petit frère, était censé rester avec moi, mais il a filé en douce deux semaines plus tard.
Ben kaçtım!
Je file!
Uyuşturucu verdi, tamam mı?
Elle m'a filé de la dope.
Dur, sevgilin sana izin verdi mi?
Ta nana t'a filé un B.À.T.?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]