Filme traduction Français
4,417 traduction parallèle
Telefonum var diye alacak mısın beni?
Vous allez me taser si je filme?
Sıçayım, hepsi ölmüş.
Filme, vite!
Böyle bir şey olamaz.
Ne filme pas mon visage!
Beni uzaklaştırmak için filme mi alıyordun?
Vous me filmez pour me faire interner?
Bizi filme mi alıyorsun?
- Quoi, tu nous filmes?
Benim gibi küçük bir kızın bulması için oraya koyulduğunu ve bunu filme çektiklerini sanıyordum.
Je me suis dit... que quelqu'un avait... placé ça là pour qu'une petite fille comme moi tombe dessus, et je pensais qu'il me filmait.
Yürüyüş yapmak ister mi ya da filme gitmek ister mi diye sorabilirsin.
Demandez-lui si elle veut se promener avec vous, ou aller au cinéma.
Bu aptalın polislere ateş ederken kendini kaydettiğine inanabiliyor musun?
Pouvez-vous croire que les balles de cet imbécile, qui se filme ont servies à tirer sur les flics?
Teşekkürler, Bay Blake, bu diğer filme kaldığınız için. Ayrıca bu da bir başyapıttır. Ünlü yönetmen Martin Scorsese'in en iyi filmlerinden bir tanesi.
Mille fois merci, M. Blake, de rester avec nous pour... cet autre film dont on peut dire qu'il est un chef-d'œuvre absolu, sans doute l'un des meilleurs films du célèbre réalisateur, Martin Scorsese.
Şunu filme çek.
Vas-y, filme!
Ölümüne dövüşecekler ve onlar dövüşürken filme çekeceğiz.
Ils vont... se battre jusqu'à la mort et nous filmerons tout ça.
Oraya git Tanigawai.
Miki, filme ça!
Filme başlamadan su dökmem lazım.
Il faut que je pisse avant que le film commence.
Tecavüzcünün peluş oyuncakların içindeki kameralarla saldırılarını kaydettiğini düşünüyoruz.
On pense que le violeur filme les agressions avec une caméra à l'intérieur des animaux en peluche.
Bayılıyorum o filme.
J'adore ce film.
Dediğim gibi, dizinin yeni bölümü için buraya gelmiş.
Et comme je l'ai dit, il filme dans les parages.
Zamanı geldiğinde yapacağım. Sonra bir gün, babam ahşap kukla ile onu filme almamı istedi.
Je le ferai quand le moment sera venu. mon père m'a demandé de le filmer avec le mannequin de bois.
Banyoya gidin ve götünüzü kaydedin. 20 dakika boyunca, yanakları açıp kapayın.
Va dans la salle de bain, et filme ton anus s'ouvrant et se refermant pendant 20 minutes.
Saçmalıkları kaydetmeyin.
Ne filme pas ces putains de- -
- Birisi hayatımızı filme çekiyor. Onun telefonu.
C'est sa sonnerie.
O yüzden Beau karşılaştıklarında onu ayartır filme çeker ve daha sonra videoyu şantaj yapmak için kullanır.
Alors Beau l'a attirée dans un rencontre sordide, filme tout, et ensuite utilise la vidéo pour la faire chanter.
Şuradaki dostumu dinleyin.
Filme mon pote juste là.
Bunu parktaki bir ziyaretçi çekmiş.
C'est un visiteur qui a filme ça.
- Hangi filme?
- Tu vas voir quoi?
Hangi filme gideceksiniz?
Vous allez voir quel film?
Ama işin aslı, kulübün tamamındaki tek çalışan kamera barın arkasındaki yazarkasayı çekiyor.
En fait, la seule caméra qui fonctionne dans tout le club filme la caisse enregistreuse derrière le bar.
Bayım, Harry'ye bugünkü konvoyu kayda aldığınızı söylediniz mi?
Est-ce que vous confirmez avoir dit à Harry que vous avez filmé le cortège aujourd'hui?
- Öyle yani değil mi bayım, konvoyu kayda aldınız değil mi?
- Oui. - C'est donc vrai. Vous avez bien filmé le cortège?
Keşke bu filmi hiç çekmemiş olsaydım Bay Stolley.
Je regrette d'avoir filmé ces images, monsieur Stolley.
Kayda devam ettiniz.
Vous avez filmé malgré tout.
Ben bir cinayeti kaydettim.
J'ai filmé un meurtre.
Biri sinemada mı çekmiş?
Est-ce que quelqu'un l'a filmé dans un cinéma?
Şu an kameradasın.
Souris! Tu es filmé!
Bu dün sabah kavşaktaki trafik kamerası görüntüsü.
Filmé à la frontière du comté, hier matin.
- Çekelim hadi.
Allez, on filme!
O sahneyi kaydettik...
Non, là on a... déjà filmé...
Sokaktaki trafik kamerası şunu kaydetmiş.
Une caméra de circulation a filmé ceci.
Sanırım bu kaydı kimin yaptığını öğrendik.
Je pense qu'on sait qui a filmé la vidéo
Neden kameraya alıyorsunuz?
Pourquoi je suis filmé?
- Neden her yer kan?
Tu as filmé ces choses?
Sahte eşcinsel seks esnasında maskeni çıkarıp aslında gerçek bir heteroseksüel seks yaptığınızı gösterecek ve onun kariyerini mahvedeceksin. Ve her şey şuradaki kameraya kaydedilecek.
Pendant que vous ferez l'amour faussement gay, tu enlèveras ton masque pour révéler que vous faites l'amour véritablement hétéro, détruisant ainsi sa carrière, et tout sera filmé grâce à cette caméra.
Bunu duydunuz mu? - Birisi hayatımızı filme çekiyor. - Birisi hayatımızı filme çekiyor.
Quelqu'un orchestre notre vie.
Bir arkadaşım Beau ile birlikte olmak gibi bir hataya düşmüş ve o da bunu kasede çekmiş.
Une de mes amies a fait l'erreur de coucher avec Beau, et il a filmé.
Evet ve Beau'nun öldürüldüğü zaman da dahil tüm gece çekim yaptığımı gördünüz.
Ouais, et vous avez bien vu que j'ai filmé toute la soirée, même pendant le meurtre de Beau.
Bu gece 10.30'da çekilmiş görüntü.
Filmé à 22h37 cette nuit.
Gözyaşlarıyla bildiriyoruz Skillane, nişanlısının kendisine yardım etmesi için ona baskı uyguladığını iddia ederek, nişanlısının büyüsüne kapıldığını savunarak, Jemima'nın son anlarını kaydettiğini itiraf etti.
En larmes, Skillane a reconnu avoir filmé la mort de Jemima sous la pression de son fiancé, elle était "sous son emprise".
Yaptıklarını kayda aldın.
Tu l'as filmé.
Ne de olsa sen çektin.
C'est toi qui a filmé.
Jeff seyircilerin arasında Shamu gösterilerinden birini çekiyordu.
Jeff était parmi le public et a filmé l'un des shows de Shamu.
Cass'ın akıllı telefonuyla çekilmiş, rehberindeki herkese gönderilmiş.
Ca a été filmé sur son smartphone, et envoyé à tous ses contacts.
Katil, Jared Cass'in yalvarışını kaydetmiş, sonra da telefonu atmış.
Le tueur a filmé Jared Cass en train de le supplier, puis il a jeté le téléphone.