Filmleri traduction Français
1,753 traduction parallèle
- Eski filmleri sever misin?
Tu aimes les classiques?
Sabahları sevdiği filmleri izlerken ona eşlik etti.
L'accompagnée au cinéma dans la matinée pour aller voir ses films préférés.
O siktiğimin hobbit filmleri çok sıkıcıydı.
Ces putain de films de Hobbits étaient chiants à mourir.
O halde evde kalıp şu hoşlandığın içmeli filmleri seyrederiz.
On reste ici et on regarde un de tes films favoris.
"Hızlı zumların zorlama kullanımı amatör filmleri çağrıştırıyor."
"L'utilisation violente de zooms super rapides rappelle les films amateurs".
Dürüst olmak gerekirse, filmleri yapmamızın yolu- -
Pour te dire, comment on faisait le cinéma, nous autres...
Ve kısa filmlerin hakkında konuşmayı bırak. Çünkü merak etmek durumundayım. O filmleri göreceğim, onlardan nefret edeceğim ve bu filmi yapmana izin vermeyeceğim.
Et ne me parle plus de tes courts-métrages, sans ça je deviens curieux, je les vois, je ne les aime pas et je ne te fais plus faire le film.
Bütün haber filmleri, gazeteler Bebek Ruth'tan bahsediyor.
Toutes les nouvelles, tous Ies journaux ne parlent que de Babe Ruth.
- Filmleri getirmiştim.
- Je ramène juste ces films.
Sana tavsiye ettiğim filmleri izliyor musun?
Vous regardez les films?
Sence o filmleri beğeniyor mu?
Il les aime, vous croyez?
Benim annem de o filmleri izlememi istemiyor çünkü büyücülük var. Ama ben de babamla seyrediyorum.
Ma mère ne veut pas regarder ces films à cause de la sorcellerie, mais je les regarde avec mon père.
- Filmleri.
- Les films.
Gangster filmleri hariç her şey.
Tout sauf des films de gangsters.
Hey, neden hepiniz benim çalıştığım yerdeki filmleri izlemeye gelmiyorsunuz.
Hé, vous devriez voir mes mouvements pour la chorégraphie.
İzleyeceğiniz fragman, Amerikan Sinema Filmleri Derneği tarafından her türlü izleyici için uygun görülmüştür.
CETTE BANDE-ANNONCE A ÉTÉ NOTÉE "TOUS PUBLICS" PAR LA MPAA.
İzleyeceğiniz "FİLM" Amerikan Sinema Filmleri Derneği tarafından her türlü izleyici için uygun görülmüştür, "görülmemiştir", "asla görülmeyecektir."
CE FILM A ÉTÉ NOTÉ "TOUS PUBLICS" PAR LA MPAA. IL NE L'A PAS ÉTÉ, NE LE SERA PAS,
Amerikan Sinema Filmleri Derneği Başkanı Jack Valenti bugün New York'ta film endüstrisinin, gençleri istenmeyen filmlerden uzak tutmak amacıyla tasarlanan gönüllü bir sınıflandırma sistemi kurmayı planladığını söyledi.
Le président de la MPAA, Jack Valenti, a déclaré aujourd'hui à New York que l'industrie cinématographique prévoyait la création d'un système d'évaluation bénévole, destiné à protéger les plus jeunes des programmes malsains.
30 yıldır, ASFD ebeveynlere, çocuklarının hangi filmleri izlemeleri gerektiği konusunda yardım ediyor.
Depuis 30 ans, la MPAA aide les parents à sélectionner les films pour leurs enfants.
ASFD'nin genel merkezi içerisinde, isimsiz bir grup ebeveyn filmleri sınırlandırmak için bir araya geliyor.
Au sein du quartier général de la MPAA se tient un obscur collectif parental qui note les films
Birazdan adı geçecek film yapımcılarının filmleri X ya da NC-17 olarak sınıflandırıldı yahut bunlardan kurtulmak için filmlerini kesintiye uğratmaya zorlandı.
LES METTEURS EN SCÈNE SUIVANTS ONT REÇU UN NC-17 OU UN X, OU ONT ÉTÉ FORCÉS DE RETOUCHER LEURS FILMS POUR ÉVITER CES NOTES.
Çünkü filmleri daha piyasaya çıkmadan önce kategorize ediyor ve bu filmler, onları yapanlar tarafından değil de isimlerini asla bilemeyeceğimiz bir avuç insan tarafından kategorize ediliyor.
En effet, il classifie les films avant même leur sortie. Et la classification est effectuée par une poignée de personnes dont les noms sont et resteront inconnus.
Ama sanat filmleri, insanı garip hissettiriyor. Özellikle de içerisinde "sapkın davranış" olanlar.
Après tout, ce genre de film est très déroutant, surtout s'ils arborent un "comportement déviant".
Genellikle sabahları bir araya gelir ve bir önceki gün izlediğimiz filmleri tartışırdık.
Le matin, on se réunissait pour discuter des films que nous avions vus la veille.
İnsanlar işe alınıyor, film gösterim odasına sınıflandırma makamına sokuluyor ve filmleri sınıflandırmaya başlıyorlardı.
Les gens étaient engagés, on les envoyait en projection, on les asseyait, et ils commençaient à noter.
Las Vegas'ta, eleştirilerin hedefindeki büyük stüdyolar "Sinema Filmleri Yapımcı ve Dağıtımcıları Derneği" ni kurdular.
En réaction, les grands studios, réunis à Las Vegas, ont décidé la création de la MPPDA.
Sanat filmleri ise insanların yüzüne bir şeyleri vurmayı sever. Sana meydan okur ya da seni rahatsız eder.
En revanche, les films d'auteur ont tendance à vous montrer la réalité, à vous éprouver, ou à vous ébranler.
Sınıflandırma sistemi üzerine özel bir çalışma için 1994 yılından başlayarak, en çok hasılat yapan filmleri inceledik.
Nous avons étudié 98 des 100 plus grosses superproductions depuis 1994, pour nos recherches sur le système de notation actuel.
Sınıflandırıcılar, görevleri gereği, gönderilen filmleri STÜDYO ÇALIŞANLARIYLA tartışıyorlar.
EN PRATIQUE : DANS LE CADRE DE LEUR TRAVAIL, LES MEMBRES DU COMITÉ DISCUTENT DES FILMS ÉTUDIÉS AVEC LE PERSONNEL DES STUDIOS.
Şimdi halk isimlerini öğrendiğine göre aynı sınıflandırıcılar, filmleri sınıflandırmaya devam edecekler mi?
Vu que les noms seront dévoilés à tous allez-vous remanier le comité?
Benim sorun etmediğim ama gerçekten kaba, bazı gençlik komedi filmleri izledim.
J'ai vu quelques teen-comédies, et je n'ai rien contre, mais elles sont franchement vulgaires!
Ben sadece, piyasaya çıkan filmleri ve sizin sınıflandırmanızı görebiliyorum.
Il ne reste plus qu'à utiliser les films qui sont d'actualité...
Filmleri bir bütün olarak kıyaslayabilir miyim o zaman?
est-ce que je peux faire une comparaison sur un plan général?
Onlara, yapmak istedikleri filmleri yapma özgürlüğünü vermek istiyoruz.
Nous voulons leur offrir la liberté de réaliser le film qu'ils veulent.
Şimdi, Gil, hepimiz kabuslarımızı çok merak ederiz, ve korku filmleri izlediğimizde, temelde hepimiz aynı şeyleri düşünürüz.
Merci, Al. Vous savez, Gil, ce qui nous effraye nous attire. En voyant des monstres, on pense tous la même chose.
Her hafta buluşup geç saatlere kadar vakit geçiriyoruz, abur cubur yiyip annenin izlemene hayatta izin vermeyeceği filmleri izliyoruz.
dans les semaines à venir, on va pouvoir se lever tard, manger des surgelés et aller voir des films que ta mère ne te laisserait regarder pour rien au monde.
Tuhaf vampir filmleri ile bir ilgili dersim bir de "şeytani arzu" diye seminerim var.
Et je fais un cours sur les vampires gays dans les films dans un séminaire appellé "Désir de Démon"
Filmleri bekleyeceğim, teşekkürler.
J'attendrai le film, merci.
Hırsızların kulaklarını dayayarak kasa şifreleri çözdükleri eski sessiz filmleri severdim.
J'adorais les vieux films muets où les voleurs ouvraient la serrure en appuyant l'oreille contre le coffre.
Genellikle bunlar gibi filmleri izlemem, ama insanların niçin öyle yaptıklarını anlamaya başladım.
J'ai pas l'habitude de regarder ce genre de films, mais... j'ai commencé à comprendre pourquoi les gens regardent.
Doğu Hindistan filmleri bunlar.
Ce sont des films indiens. Bollywood.
- Filmleri ne kadar sevdiğimi söylemiş miydim?
Je t'ai déjà dit à quel point j'adore les films? Seulement plusieurs fois par jour.
Ve ben de senin pek de zeki olmayan kız arkadaşın olacağım, herkes Yakuza filmleri ve Prowst'tan bahsederken birşey anlamayan.
Et je serais la pas-si-brillante petite amie qui ne peut pas suivre quand tout le monde parle de films de Yakuzas et de Prowst.
Bak, biliyorum bu bir Tay yemeği yemek ve gençlik filmleri seyretmekle çözülecek konu değil, ama eğer konuşmak istersen...
Écoute, je sais que ça prendra plus que de la nourriture Thaï et des teen-movies pour régler ça, mais si tu veux parler...
Matthew, çocuğun bu tür filmleri izlememesi gerektiğini düşünüyorum.
Matthew, Je pense vraiment pas que ce soit un film pour lui.
Korku filmleri kategorisinde A filmleri arasına gireceğiz Ridley'i, Tobe Hooper sonra düşündük de James Wan'a gittik, "Testere" yi çekmişti.
On peut choisir les meilleurs de l'horreur... Ridley, Tobe Hooper. Ou on peut trouver le prochain James Wan.
Jerry Lewis filmleri yüzünden saygımı yitirdiler.
Ils ont perdu mon respect au-delà des films de Jerry Lewis...
Sen de babana bir daha kablolu TV'deki açık saçık filmleri seyretmeyeceğini söylemiştin.
Et toi que tu ne regarderais plus de films cochons sur le câble.
Burada hip-hop ve heavy metal, kung fu filmleri ve korku filmleri var.
Du hip-hop avec du metal, des films d'horreur et de kung-fu.
Biz... biz istiyoruz, biz filmleri severiz.
Ils te trouvaient jolie?
Artık duygusal filmleri izleyip, Meena Kumari gibi ağlayacaktır.
Elle verra le plus émotionnel Image et cri comme Meena Kumarib