Firma traduction Français
688 traduction parallèle
Mükemmel bir firma.
Un excellent cabinet.
Hangi firma?
Quelle société?
İngiltere Midlands'daki o firma hakkında hazırlanan rapor.
Le rapport sur la firme dans les Midlands...
Bu tutum... firma başkanımızın çok üzülmesinden kaynaklanıyor.
Eh bien, c'est juste que notre président est très contrarié.
O bilmeden poliçe yapacaksın firma ise onun bilmediğini bilmeyecek. Güzel dalavere değil mi?
Vous voulez l'assurer à son insu et sans que la compagnie sache qu'il ne le sait pas.
Norton ve onun firma poliçesiyle ilgili saçma fikirleri için olmasaydı polisleri öyle hızlı peşine takardım ki başı dönerdi.
S'il n'y avait pas Norton et sa manie des procédures, elle aurait déjà les flics à ses trousses!
Firma beni New York'a gönderiyor.
L'étude m'envoie à New York.
Birinci sınıf bir firma.
Une grande société.
- Orası için faizle para veren bir firma.
Une société de prêts.
- Hangi firma?
- On vous cherche partout.
Çalıştığım firma...
Il travaille dans mon ex-Compagnie.
- O firma Linnekar için çalışıyordu.
- La boîte travaille pour Linnekar.
4 büyük firma ile temasa geçtim. İki tanesi işi yapmaya hazırlar.
J'ai contacté les quatre entreprises principales, deux sont prêtes à négocier.
Burası tutucu bir firma.
C'est très conservateur ici.
Fırınlar aynı zamanda pasta fırını imal eden....... meşhur bir firma tarafından üretilmiş.
Les fours étaient fabriqués par une société très connue, également spécialisée dans les fours traditionnels.
Üretici firma böyle tavsiye etmiş.
Mon tailleur me le recommande.
Öyle gözüküyor ki, bir kez daha, tek tedarikçi firma biziz.
Nous sommes à nouveau les seuls fournisseurs.
Hukuk fakültesini bitirdiğim ilk yıl, bir firma için araştırma yaptım. Bir eşcinseli savunuyorlardı.
Dans ma première année, j'ai fait des recherches pour défendre un cas d'homosexualité.
Memnuniyetle duyuruyorum ki 12 milyon dolarlık gider azalması artı 7,5 milyon Alman markı geri ödeme ve 3,75 milyon tercihli hissenin 7,5 milyonluk yönetim yedeğine eklenmesi artı 11.500 liret yükselen harcama marjı ve 10 milyon sterlinlik sermaye yatırımı sayesine firma geçen yıl tam bir şilin kâr etmiştir.
J'ai le plaisir de vous annoncer que suite à une réduction des dépenses de 12 millions de dollars canadiens, plus un remboursement de 71,5 millions de deutschmarks de l'agence suisse, et en ajoutant les actions d'obligation de 3,75 millions au compte d'épargne de réserve de 72,5 millions, plus une marge des dépenses ascendantes de 11.500 lires, due à la hausse de l'investissement de 10 millions de livres. Cette firme a fait l'année passée un profit total de 1 shilling.
Ben firma için çalışmaya devam ettim,... ama o aynı değildi.
Je veux dire, je gère la société, Mais ce n'était plus la même chose.
- şimdi, benim yaklaşımıma katılmıyorsan firma ile ilişkinizi kopartmakta tam anlamıyla özgürsünüz.
Si vous n'aimez pas mon approche, vous êtes libre de quitter l'entreprise.
Aslında, üretici firma ile şöyle bir anlaşmamız var.
On a un spécialiste.
Ne de olsa aynı firma yeni bir santral izni peşinde, değil mi?
La même compagnie veut un permis pour une nouvelle usine, non?
Karşında sıradan bir firma yok, burası Foster ve Sullivan.
Il s'agit de Foster and Sullivan, ce n'est pas n'importe qui!
Point Conception'ı da aynı firma yapıyor.
L'entreprise qui a bâti Point Conception...
Dudley, şuna inanıyorum ki sonunda iyi bir firma için çalışıyorum.
Dudley, je crois que je travaille enfin pour une entreprise riche.
O başka bir firma.
La Rising Sun s'occupe de l'électronique.
Firma mutlaka Heaslop'a haber verecektir.
Heaslop sera sans aucun doute prévenu par la compagnie.
Firma doğal olarak endişeli .. Mr Brewster kendini ve mirasını nasıl yönetecek.
La société est bien sûr intéressée de savoir comment M. Brewster gère son héritage.
Sır olarak, bunun firma için hayati olduğunu anlayabilirsin...... ki Brewster 30 milyon dolar harcamayı başaramadı.
Vous comprenez donc qu'il est capital pour notre société que Brewster ne dépense pas les 30 millions.
Evet, biliyorum, biliyorum ama o zamanlar bir taşeron firma ve gün gibi iflası görünen bir ev ipoteği yoktu.
Je sais. Et il n'y avait pas les fournisseurs et une hypothèque pour me menacer de faillite.
İyi iş yapan tek firma nakliye firması
Seul le déménageur travaille.
Evet, başka hangi firma bendeydi?
Qui d'autre? Je m'occupe aussi de Hewlett-Packard,
Endişe duymalarına sebep olduğunuz büyük ve ünlü bir firma var.
Il existe un vaste et populaire secteur d'activités auquel vous portez préjudice.
- Burada, aşağıda.
- Ici même, sur la terra firma.
Eminim ki, o firma hala faaldir.
Et je suis sûr que cette firme est toujours là.
Testi üreten Batı Alman firma bunu destekledi.
Le fabricant allemand l'atteste.
Yapımcı firma :
Production company :
Bana isminizi ve firma ismini verirseniz...
Donnez-moi votre nom... et le nom de votre compagnie.
Toprak gibisi yok ha?
Terra Firma, hein?
Hangi firma?
De quelle société?
Şu anda filmin maliyeti bütçeyi 3 milyon dolar aştı ve dağıtıcı firma United Artists bunu karşılamayı kabul etti.
Le film excède maintenant de trois millions le budget, somme que le distributeur, United Artists, a accepté de débourser.
Bir firma zora düşünce, babam gelir ve direnç varsa...
Quand une grosse boite est en difficulté... papa débarque, et si on lui résiste...
Üç yıl içinde Siberdin, askeri bilgisayar sistemleri için makine üreten en büyük firma olacak.
Cyberdyne deviendra le 1er fournisseur d'ordinateurs militaires.
Sonra bir müteahhit firma geldi...
Et une compagnie immobilière...
İsmini hatırlamıyorum, ama her ne boksa işte firma bir anda oraya yerleşmeye karar verdi.
Je ne me rappelle plus le nom, mais ce n'est pas important... qui a décidé de s'installer.
Firma için önemli biri.
Il paraît que c'est un atout
Bronco Billy ile yeni bir firma oluşturuyoruz.
Je crée une firme avec Bronco Billy
Çek firma adınaydı, yani herşey için olabilir.
Il a cru payer pour la voiture.
Firma 1, 2, 4, 6.
Entreprise 1 2 4 6. J'ai vu votre annonce pour la Jaguar blanche.
Loui amcamın 1920 lerde içki kaçıran bir firma için tuttuğu Muhasebe Defterlerinden bu yana bu kadar iyisini görmemiştim.
Viens regarder l'écran. C'est quoi, ce truc?