Focus traduction Français
98 traduction parallèle
Işığı toplamak için biraz daha büyük bir deliğe gerek duyuyoruz ama aynı zamanda odağı sürdürmemiz de gerekiyor.
Nous avons besoin d'une plus grande ouverture pour collecter la lumière, mais nous devons aussi maintenir le focus.
Auto-focus, ışık kontrollü, titreşim kontrollü. Stereo mikrofon. Bu da değil!
Autofocus, contrôle du diaphragme, micro stéréo...
- Odak çerçevesi sıkışmış. Odak çerçevesi nerede?
L'auto-focus est coincé.
Focus on American content production. Make Hoffmann pay through the nose.
Qu'il se concentre sur le contenu.
Bu odaklanma onun gücünün anahtarıdır. Yani?
ce focus est la clé de son pouvoir et alors?
= Alışveriş için teşekkürler = Dichter'in yükselişi, Betty Crocker Foods için yaptığı bir focus grup çalışmasıyla oldu.
La percée de Dichter est venue avec une étude ciblée pour les aliments Betty Crocker
Dichter, ev kadınlarının kek hakkında serbest yorum yaptığı bir dizi focus grup gerçekleştirdi.
Dichter organisa plusieurs séances de groupes cibles où les ménagères s'exprimaient librement au sujet de ce cake.
Barby bebek pazarı bile çocuklarla yapılan focus grupla ortaya çıktı.
La commercialisation des poupées Barbie vint d'un groupe cible d'enfants.
En başta da focus grubu geliyordu.
Celui qui gagne sa confiance, gagne le jeu.
"... sinemaya daha çok gitmeliyiz. " Ama asıl sorun,... focus gruplarına bu dışavurumcu bireylerin artık pek katılmamasıydı.
Délicieux petits carrés de blé, croustillants, croquants et si bons dans la bouche!
50'lerde Freudiyen psikanalistler tarafından geliştirilen focus grubu yöntemi,... daha yeni ve etkili bir şekilde uygulanıyordu.
qui permettent à ces groupes d'exprimer ce qu'ils pensent être leur individualité.
Focus grubun esas amacı, az çeşitli çok sayıda ürünü satmak için insanları baştan çıkarmanın yollarını bulmaktı.
La génération qui s'était rebellée contre le conformisme imposé par la consommation, redevient comformiste parce que cela les aide à être eux-mêmes.
Ama şimdi focus grubu farklı bir şekilde kullanılıyordu ;
Stew Albert - Membre fondateur du parti Yippie : Ce que le capitalisme a réussi à faire est brillant.
Hayır. Ama bize bir Ford Focus kiralayacaklar.
Mais on aura une Ford Focus.
Ben de 70'li yıllarda yapmıştım. O zamanlar ona "Dönüşüm Odağı" deniyordu.
Je l'ai fait dans les années 70, quand ça s'appelait encore "Focus Transitionnel".
Bir Ford Focus'ta olacak.
C'est une Ford Focus.
"Auto Focus" partisi yapalım.
Oh oui, on fera comme "Autofocus"...
"Auto Focus" partisi mi?
C'est ça, "Autofocus", la suite.
Uşağıyla burada Auto Focus'u çekmişler.
Lui et son valet ont dû se faire une petite séance photo.
Bu bir Ford Focus ön peşinatı.
C'est l'acompte pour une Ford Focus!
Koşucusun, hı?
Focus Marathon?
Ben CIA'denim ve bu da Fineman'a Odaklanma Operasyonu.
Je suis avec la CIA et c'est "Operation Focus Fineman".
Sakin kal!
Focus et relax!
Fineline, Focus, Searchlight ve Warner.
Fineline, Focus, Searchlight et Warner réunis à la même table.
Sanırım 7 saat boyunca tamamen odaklanarak iyi bir iş çıkardık.
- On est focus! - 7 heures de réunion,..
Ocak kelimesinin Latince karşılığı "focus" tur. Ne ilginç, değil mi?
Saviez-vous que le mot latin pour "âtre" est "focus."
Bir Focus kullanıyor ve bir ayak hastalıkları uzmanı.
Il conduit une Focus, il est pédicure!
Kenneth Garber'in sunduğu "Focus on Film" programına hoş geldiniz.
Bienvenu au Cinéma en question avec Kenneth Garber. CINÉMA EN QUESTION
"Focus on Film" programına hoş geldiniz.
CINÉMA EN QUESTION Bonjour et bienvenu au Cinéma en Question.
Biraz da bizim duruma odaklansan?
Kumar, garde ton focus.
Neden bir Ford focus bulup etrafında el çırpmıyoruz?
On pourrait dégoter une Ford Focus et l'applaudir?
Onlara bilgisayar kaynaklı bir problem olduğunu söyle. Tomografik sistem ve micro-focus.
Dis-lui qu'il y a un rapport avec la tomographie informatisée et le microobjectif.
Bir Ford Focus aldı.
Une minute.
Don hemen odak grup görüşmesi yapmak istiyor.
Don veut réunir un focus group.
Focus dergisinde biyografinizi okumuştum. Çok etkileyiciydi. Teşekkür ederim.
" Tout dénivelé à l'adresse indiquée
Focus Group. Mülakat Günü.
Réunion de groupe le lendemain
Evine konsantre ol.
Focus sur votre maison.
Bütün dikkatini Pompeii'ın dövüşlerine vermeni istiyorum.
I would have your focus turned towards Je ferais tourner ton esprit vers les jeux de Pompeii.
Ben, Chad Decker "Gerçek Bakış" ta özel haberle karşınızdayım.
Ici Chad Decker pour une édition spéciale de "Prime focus".
Harika ilaçlar mı? Bu gece "Gerçek Bakış" sizi bilim kurgunun gerçek bilime dönüştüğü Ziyaretçilerin tedavi merkezine götürüyor. İhtiyacı olanlar için benim gibiler için.
Ce soir, "Prime Focus" vous emmène à l'intérieur des centres de soins V où la science-fiction devient la réalité pour ceux dans le besoin, pour les gens comme moi.
"Gerçek Bakış", ben Ziyaretçi doktorlar tarafından tedavi edilirken perdelerin arkasından bunu kayda alacak. Mucizevî tedavilerini doğrudan görmenizi sağlayacak.
"Prime Focus" va vous montrer ce qu'aucune autre caméra a filmé, alors que je suis traité par les médecins V, vous donnant un aperçu de ces remèdes miraculeux.
Sonra üzerlerini değiştirirler ve Ford Focus'larına geri dönerler.
Puis ils se changent et reprennent leur Ford Focus.
"Gerçek Bakış" özel haberimize hoş geldiniz.
Bienvenue dans un reportage spécial de "Prime Focus".
Focus yerine hissediyorum ne görüyorsun ne.
Mettre l'accent sur ce que vous vous sentez plutôt que ce que vous voyez.
Focus yerine hissediyorum ne görüyorsunuz ne
Mettre l'accent sur ce que vous vous sentez plutôt que ce que vous voyez
Bu benim suçum. Infiniti'mi başka güzel bir arabayla da takas edebilirim. Mesela sıfır bir Ford Focus'la.
C'est totalement ma faute parce que je pourrais echanger mon Infinity, contre une autre bonne voiture et je recupererais genre $ 20,000.
Lars Hesselboe ve karısı bu pazar "Focus" ta konuk olup Ole Dahl'ın ölümü, evlilik ve büyük yenilgi hakkında konuşacaklar.
Hesselboe et sa femme ont accepté d'aller à l'émission "Focus", au sujet de Ole Dahl bien sûr, mais surtout de leur couple et de la dépression dont elle souffre.
Eski başbakan ve eşi bu gece Focus'a içlerini dökecekler karısının hap alışkanlığı ve daha bir sürü konuda.
L'ex-Premier ministre et sa femme vont à "Focus" ce soir, pour parler de ses penchants pour les médocs et de l'affaire.
Bunu focus grup yoluyla yaptı.
Ces groupes devinrent les groupes cibles.
Çeviri :
Hocus Focus
Endişe yok
Je focus sur une chose.