Form traduction Français
660 traduction parallèle
Sıraya girmek için sağ taraftan form al.
Faites la queue.
Ben form imzalamadım.
Je n'ai rien signé!
Ve o sayfalar sadece form, istatistik ve tazminat talebi değildir.
Ces feuilles ne sont pas de simples demandes d'indemnité.
Düzgün bir kontrol için bir form dolduracağım.
Un simple formulaire.
Form 5'ine göre, 4 motorluda uçuş süren herkesten fazla.
Recordman d'heures de vol.
Bu yalnış form.
C'est un mauvais formulaire.
3 hafta içinde tekrar form tutabilirim.
Donne-moi 3 semaines.
Ama bir kaç yeni form daha doldurmanız gerekecek.
Je vous donne les formulaires à remplir.
Bir form, lütfen.
Un formulaire, s'il vous plaît.
standart bir form.
C'est un formulaire standard.
İmzalamanı istedikleri birkaç form var. Bunu şimdi yapmak ister misin?
Il y a des formulaires qu'il faut que vous signiez.
Levazımdan gelen tek şey, yeni talepler için bir sürü boş form.
Si, un stock de formules de demandes.
Gir. Sen de form doldur.
Présentez-vous à la réception.
Tek yapacağım bir form doldurup raporu imzalamak ve Inuk artık var olmayacak.
J'écrirai un rapport je signerai un formulaire et Inuk cessera d'exister.
Eğer taksitlendirme yöntemini kullanmak isterseniz form incelendikten sonra size bildirimde bulunuruz.
Si vous voulez payer par mensualités, nous vous enverrons les détails après examen du formulaire.
evet, sanayicilerin sesleri tarafsızların rolüne giren sesleri, şair oluyorlar şiirsellik saf şekil ( form ) olması şartıyla, inatçı formalizmın sesi!
Oui, voix des industriels voix de la feinte impartialité. Ils deviennent poètes à condition que la poésie soit pure forme, voix de l'incoercible formalisme!
Yani bir form doldurdunuz mu?
Vous en avez bien rempli un?
İşte burada, çağın yeni Atina'sında genç Michelangelo,.. ... ülkenin bağrından yükselen taşın, mermerin, yaratıcılıkla nasıl mükemmelleştirilebileceğini,... uyum ve form kazandırılarak kiliselere,..
Dans cette Athènes moderne, Michel-Ange vit comment le marbre, cette pierre qui venait du coeur de sa région, pouvait atteindre son potentiel et exprimer l'harmonie du volume et de la forme, au sein des églises,
- Doldurmam için bir form verseydiniz?
- Donnez-moi plutôt un questionnaire!
Bu İskoç'a arabayı kiralarken form doldurttun, değil mi?
Quand vous avez loué la voiture à cet Écossais, il a rempli des papiers, non?
Yaşamları tehlikede, yabancı form belki ama yine de hayat.
Il y a des vies en jeu. Extraterrestres, soit, mais des vies tout de même.
Tarif edilen varlık fiziksel bir form alabilir mi?
L'entité décrite pourrait-elle prendre une forme physique?
Bir form dolduruyorsun, onlar kişiselliğe dayandırmadan hallediyorlar.
On remplit un formulaire, tout est impersonnel.
Bir başka gezegenin, 20. yüzyıl Yeryüzü form ve sembollerini kullanarak Nazi Almanyası gibi bir kültürü benimseme şansı çok az.
Les chances pour qu'une planète ressemble à l'Allemagne nazie, avec les uniformes et les symboles de la Terre du 20e siècle, sont réduites.
Arkasında, koparılabilen bir form var.
Il y a un coupon à détacher au dos.
Dr Coleman henüz ne form olduğunu söyleyemiyor.
C'est sur le type de radiation que nos avis divergent.
İsteğe bağlı nasıl form değiştiriyor?
Comment change-t-il ainsi de forme?
- Reading'den gelen pembe form. - Aa, ne olduğunu merak etmiştik.
- C'est un formulaire rose de Reading.
Adamda doğru form yoktu.
Le type n'avait pas le bon formulaire.
Form üzerine yazdığınız bütün bilgiler gizli tutulur.
Tous les renseignements que vous donnez sont confidentiels.
Bu form ne zaman dolduruldu?
- Ça remonte à quand?
Birkaç form imzalayacaksınız. Referans ve sağlık muayenesi de gerekecek.
Il faudra signer des formulaires, donner vos références et subir un examen médical.
Tully form mu tutuyormuş?
Tully s'entraîne?
Bu iş form tutmak için koşu antrenmanından geri kalmıyor ayrıca para da alıyorsun.
Mais comme entraînement, ça vaut tout le reste. Et en plus, on vous paie.
Gerçekten form tutacak mısın?
Tu veux vraiment t'entraîner?
Gerçekten form tutacağım.
Vraiment.
Onlar için en mükemmel form daire idi.
La forme la plus parfaite pour eux était le cercle.
Bir damla sıvının sıçrayışı ve bu şekilde gerçekleşen form ve yön anlamındaki hareketler.
Dans la simple éclaboussure d'une goutte de liquide cela passe par les changements brusques de forme et de direction.
İyi işleyen bir matematiksel form kullandılar ve bildiklerinden şaşmadılar.
Ils avaient une formule mathématique qui a bien fonctionné et ils n'étaient pas inclinés à expérimenter.
Dairesel form kemerlerin temel yapısı olmayı sürdürdü. Ki Araplar da bu yapıyı her yerde kullandılar.
le cercle est resté la base de la voûte, aussi, quand il est entré dans la production en série dans les pays arabes.
Ve ölü bir kemiğin üzerinde canlı bir form nasıl olabilir?
Et comment créer des tissus vivants autour d'un os mort?
- Gelecek aya kadar form dolduracağım. - İyi.
Je vais remplir de la paperasse jusqu'au mois prochain.
Form doldurmak istemiyor musun?
Tu ne veux pas à avoir à remplir de rapport, c'est ça?
Birinci şahsın edebiyatta kullanımı içe dönük sanattır. Bu form insanlığın derinliğine ulaşma arzusunun doğuşudur ya da onunla yüzleşme arzusunun.
Employer la 1 re personne en littérature constitue un art de l'introspection qui rompt avec le naturalisme en empruntant le chemin de la psychologie et du mystère.
Realizmin kapsamlı bakışı ile yeni kişisel form arasında bir uyuşmazlık söz konusu. Sanat sanat içindir ve sanatçının tatmini içindir. Sonunda birisi kalbinin sesini dinlemek için istekli.
Cela devient une espèce de vision ou d'hallucination et il serait étrange qu'un style de cette intensité ne fasse pas frissonner et trembler les gens en les obligeant à entendre les paroles du poète.
Form doldursun.
Faites-lui remplir le formulaire.
Form doldurun yeter.
Remplissez le formulaire.
- Mavi form mu? Hayır!
- Vous avez le formulaire bleu?
- 838 i alabilmeniz için gerekli... olan form, vezne 12, ikinci kat, B merdiveni, J koridoru.
Le formulaire rose? II est nécessaire pour l'obtention du A38.
Form AGO 21.
Exécution.
form!
La forme!