Fragment traduction Français
659 traduction parallèle
Silahın bir parçası.
Un fragment du revolver.
Bağışla beni ey kanayan toprak parçası tatlı tatlı konuştuğum için kasaplarınla.
Pardon, sanglant fragment de terre, d'être doux et courtois avec ces bouchers.
O taş yeryüzünün tarihinin bir parçası oldu.
Ces fossiles sont un fragment de l'histoire de notre Terre.
Çürümeye terk edilenlerse yaşadığı mekan ve kullandığı makineler...
Un fragment infinitésimal de la vie d'un homme. Abandonné, son abri de fortune.
Henry Bemis, artık bu virane tablonun bir parçası. Enkazda bir taş. İnsanoğlunun kendi kendine yaptığı şeyde bir zerrecik.
Henry Bemis, perdu au milieu des ruines, une poussière parmi les cendres, un fragment de ce que l'humanité s'est infligé.
" Bir lokma hazmedilmemiş et, bir peynir kırıntısı, bir damla hardal ya da bir parça pişmemiş patates olabilirsin.
"un morceau de fromage, " un fragment de pomme de terre mal cuite. "Pour un mort, vous sentez plus la bière que la bierre."
Mac'den gelen bir mektubun bir kısmını okumak istiyorum sana.
Je vais vous lire un fragment d'une de ses lettres.
Sen geceliğinle ortaya çıkıp beni kolumdan vurduğunda babanın yaptığı van Gogh tablosundan parça almaya çalışıyordum.
J'ecaillais un fragment de peinture de ton pere sur le Van Gogh quand tu es arrivee en chemise de nuit et que tu m'as tire dessus.
Binbaşına himayemizde bir Alman tankı götürmeyi planlıyorduk.
Nous voulons apporter au major un fragment de char allemand.
Ne ölümün soğuk kucağı ne de yeryüzünde yanan ruhların ateşli elleri bu adamı hayata döndüremez.
Formé d'un fragment de pierre froide fondu avec une âme réchauffée en ta présence, l'homme naît.
Ve bu - Sadece bir parça ama çok değerli.
Et ceci, un fragment seulement, mais d'une telle importance!
Sadece küçük bir kısmı görünüyordur! İşte bu! O bu işin geleneksel bir parçasıdır, dedektif.
Seul un fragment est visible!
Kurşun dik bir açıyla girip yüz kemiğini parçalayarak... buradan çıkmış.
Le fragment de balle a pénétré de bas en haut et a pulvérisé la structure osseuse du visage.
Nobel Ödüllü Profesör Wallace'ın bir söyleşisinden.
C'était un fragment d'une interview du Prix Nobel professeur Walles.
Çocuğun dikkatini,... Mısır hiyerogliflerinin bir numunesi çekmişti.
Il fut fasciné... par un fragment de hiéroglyphes égyptiens.
Eski bir tapınaktan kopmuş bir taş parçasıydı.
Ce fragment provenait d'un ancien temple qui avait été détruit.
Bazı bilim adamları bunun uzaydan gelen bir miktar anti madde olabileceğini,... Dünya'daki normal madde ile karşılaşınca patlayıp gama ışını olarak kaybolmuş olabileceğini önerdiler.
Eh bien, des scientifiques ont avancé l'explication... que la chute d'un fragment d'antimatière venu de l'espace... anéanti au contact de la matière ordinaire de la Terre... aurait disparu dans une explosion de rayons gamma.
Fakat, yine de, böyle bir çarpışmanın sırrını açığa çıkarabilecek taş ya da metal parçalarına rastlanmadı.
Mais là encore, il n'y a aucune preuve... aucun fragment métallique ou rocheux... normal dans ce genre d'impact.
Dünya'ya çarpan şeyin yaklaşma açısına ve zamana bakılırsa Encke adlı kuyruklu yıldıza ait bir parça olduğu görülüyor.
La vitesse et la direction de l'objet qui a heurté la Terre... suggèrent qu'il s'agit d'un fragment de la comète de Encke.
Dolayısıyla Dünya atmosferine giren sıradan bir kuyruklu yıldız parçası devasa çaplı bir ateş topu ve çok kuvvetli bir şok dalgası oluşturur. Ağaçları yakıp, ormanları yerle bir eder ve Dünya'nın her tarafından duyulabilecek bir ses çıkartır. Fakat bir krater açmasına gerek yoktur.
Au contact de l'atmosphère terrestre... un fragment cométaire deviendrait une boule de feu rayonnant... qui exploserait, brûlant et rasant les forêts sur son passage... et résonnant autour de la Terre... mais sans forcément creuser de cratère.
ve tam merkezinde orijinal yıldızdan artakalan yoğun yapı, bir pulsar oluşturmuş.
Ne reste de l'étoile d'origine... qu'un fragment stellaire compact appelé "pulsar".
Tek parça kayboldu kristalın bir parçası.
Et un morceau fut perdu, un fragment du Cristal.
Kehanetin dediğine göre "Shard" ı bulmak zorundasın.
car la prophétie dit que tu dois trouver le Fragment,
Kristal parçası.
le Fragment du Cristal.
"Shard"?
Le Fragment du Cristal?
Shard Aughra'nın ellerinde.
Aughra détient le Fragment.
Sevgili efendim "shard"'ı bulacağım.
Très cher Maître, je trouverai le Fragment.
"Shard", bir kristal parçası.
Un Fragment. Un Fragment de Cristal.
Hepsi bu mu, bir kristal parçası?
C'est tout? Un Fragment de Cristal?
Sen bundan önce "shard" ına sahip olacaksın, Gelfling.
Tu ferais mieux de trouver ton Fragment avant, Gelfling.
Aughra, "Shard" ile ne yapacağım?
Aughra, que dois-je faire avec le Fragment?
"Shard" ı mı istiyorsun?
Tu veux un fragment? Tiens.
Shard benim şimdi. Ama onunla ne yapacağım?
J'ai le Fragment maintenant, mais que dois-je faire avec?
Nedir bu kristali bu kadar özel yapan?
Qu'est-ce qu'il a de spécial, ce fragment?
Bu kehanet. Birleşme olmadan önce "Shard" ı bulmam gerektiğini söyledi.
C'est une prophétie. ll m'a dit que je dois trouver le Fragment et que tout doit être fait avant que les soleils ne se rencontrent.
Bu "Shard" ne için lazım?
Jen, à quoi sert le Fragment?
Keşke, "Shard" ı hiç bulmasaydım.
Je voudrais n'avoir jamais entendu parler de ce Fragment.
Sanki "Shard" a benziyor.
Ça ressemble exactement au Fragment.
"Shard" benim!
Le Fragment est à moi.
"Shard" ı bize ver, özgürce gidebilirsin. - Hayır.
Donne-nous le Fragment et tu seras libre.
Holmes kumaş parçasını bir gün ve gece boyunca inceledi.
Holmes passa toute la nuit, et la journée du lendemain, à étudier et à analyser le fragment d'étoffe.
Ve kendini... biraz çakıltaşı, biraz eskimiş Kafkas seramikleri ve bir eşek zili ile açıklamaya çalışıyorsun!
un fragment de céramique caucasienne et un grelot de pêche.
Kemik parçaları, doku, ya da kan izi bulamadınız.
Ni fragment d'os, ni échantillon de tissu, ni trace de son sang.
Bu, son parçaydı.
Le dernier fragment.
- Muhtemelen uçan dairenin bir parçası.
- Un fragment de soucoupe.
Bu sadece asıl organizmanın bir parçası.
Ce n'est qu'un fragment de l'organisme principal.
Dünyamızı koru.
Pour sauver notre monde, Gelfling, tu dois trouver le Fragment
Jen, "Shard" burada.
Voilà le Fragment.
"Shard".
Le Fragment.
"Shard"!
Le Fragment.
"Shard" onda.
Elle a le Fragment.