Frazier traduction Français
297 traduction parallèle
- Frazier'ı göreceğim. - Meşgul. - Beklerim.
Je veux voir Frazier.
Eğer iş istiyorsan... ... onunla anlaşmalısın. Bak, Frazier.
Si tu veux ta place ici... il faut discuter avec lui.
Akıllı avukatsın, Frazier.
Tu cachais ça!
Frazier seninle konuşmak istiyor. Al. Alo, Mac?
Frazier veut te parler.
- 100 bin nerede?
- Où est Frazier?
Üç dakika içinde almazsam Frazier'i yerden kazırsınız.
Je te donne 3 minutes ou Frazier crèvera
Bu arada Frazier telefonu bekler durur.
Frazier attend la sonnerie du téléphone.
... takip ediliyorsam Frazier uçacak.
Frazier sera libre, si on me suit pas.
Frazier'ı görür görmez onu haklarız.
On l'aura après avoir vu Frazier.
Dün akşam, Rocky Sullivan Frazier'ı kaçırdı.
Rocky a enlevé Frazier hier soir.
- İş yolculuğundaydık, o kadar. - Haydi, Rocky.
Frazier et moi, on voyageait.
- Avukatın kim, Rocky? - Frazier.
Qui est-ce, ton avocat?
AVUKAT JIM FRAZIER KAÇIRILDI
L'avocat Jim Frazier kidnappé.
Cezaevinden çıkınca eski mahallesine... ... dönen Sullivan, birkaç gün sonra... ... ünlü avukat ve kazanova James Frazier'ı kaçırdı.
Retourné sur les lieux de son enfance, une fois libéré, il a kidnappé J. Frazier, l'avocat bien connu.
Frazier'la iş gezisindeydik.
Frazier et moi étions en voyage.
Sadece Frazier'la esas anlaşmam :
Rien de toi. Mon accord avec Frazier.
Frazier'a 100 bin ödettiğini biliyorum. Herkes biliyor.
Tu as pris 100.000 dollars à Frazier.
Frazier bana borçluydu.
Il me les devait.
Sen, Frazier'lar ve Keefer'lar... ... ve avcunuzda tuttuğunuz kokuşmuş politikacılar.
Toi, les Frazier, les Keefer... et les politiciens véreux que vous tenez.
Frazier'ı kaçırmanı kullanıp bu lağım çukurunu açacağım.
Ton kidnapping servira de levier pour ouvrir cette fosse d'aisance.
Frazier ve Keefer'ın hesaplarını bulun. Nereden bilmiyorum ama, bulun. Pap, Frazier şehre gelmeden önce neler yapmış, araştır.
Je veux des précisions sur les comptes en banque de Frazier et Keefer et sur les antécédents de Frazier et ses relations avec Sullivan.
Jenkins, polis dosyalarına bak. Frazier... ... geleli beri Keefer'ın kaç adamı salıverilmiş, öğren.
Voyez dans les fichiers de la police combien de ces gangsters ont été libérés.
UYANIN VATANDAŞLAR! SULLIVAN, KEEFER VE FRAZIER hakimiyetine son
FINISSONS-EN AVEC SULLIVAN, KEEFER ET FRAZIER.
Zor durumda olduğumuzun çok iyi farkındayım, Frazier.
Je sais que nous sommes dans le pétrin.
Frazier ve Keefer'ı vurmuş.
Il a tué Frazier et Keefer.
Dougherty, McAndrew, Frazier... ve Kehoe.
Dougherty, McAndrew, Frazier... et Kehoe.
Frazier'ı kurtarmak için kendini tehlikeye attın.
Tu aurais pu te faire tuer en sauvant Frazier.
- Kehoe, Frazier ve ben.
- Kehoe, Frazier et moi.
Frazier barda kavga ediyordu, kolundan yaralandı.
Frazier se serait bagarré au saloon et blessé au bras.
Frazier ve Kehoe'yu suçlarsam, onların sözüne karşı senin sözün olur.
Si j'inculpais Frazier et Kehoe, ce serait votre parole contre la leur.
Frazier'a yardım ettin. - Kendi başına hallettin.
Tu n'étais pas obligé de sauver Frazier.
Burada Profesör Frazier ile olmamın sebebi bu.
D'où ma présence et celle du professeur Frazier.
Çabuk olun, haydi, gidiyoruz.
Frazier, démarrez. On s'en va.
- Ben Frazier Albay.
Ici Frazier.
Kahretsin, bir şey yapın.
Bougez, Frazier!
Bunu Frazier bildirdi.
Frazier a envoyé ça par radio.
Ben Frazier, hâlâ A-4 kavşağındayım, henüz bir şey yok.
Frazier, capitaine. Toujours à l'intersection A-4. Rien à signaler.
Peki, Frazier. Ceza benim...
Bon, Frazier.
Jim Frazier'ı göreceğim.
Je veux voir Jim Frazier.
Alo, Frazier.
Allô, Frazier?
İyi iş becermişsin, Frazier.
Tu te défends.
Cinayet için güzel bir gün. - Frazier nerede?
Belle journée pour un meurtre.
Frazier'ı ne kadar seviyorsun?
Tu aimes bien Frazier?
... ya Frazier'ı vermezsen.
Et si Frazier ne vient pas?
- Frazier dostumuzdu!
- Frazier était notre ami!
- Frazier, burası Delta-2.
Frazier, ici Delta 2.
Tamam Frazier.
Compris, Frazier.
Frazier, tamam.
Frazier, terminé.
Frazier, burası Delta-2.
Frazier, ici Delta 2.
Frazier, cevap ver.
A vous, Frazier.
- Frazier.
Frazier...