Fugitive traduction Français
287 traduction parallèle
"Umutsuz adımlarla Dünya'yı arşınladım, " boş yere seni bir kez görebilmek umuduyla.
" J'ai marché et marqué la terre d'un pas résigné cherchant en vain une vision fugitive de toi.
Bir çocuk, bir maymun, bir at hırsızı ve bir kadın katil hepsi sıtma ilacı arıyor.
Un gamin, un singe, un voleur de cheval et une fugitive en quête d'un remède!
Daha fazla kaçmak istemiyorum!
Je ne veux plus être une fugitive!
İyi akşamlar, güzel yüzlü bayan.
Bonsoir, ma fugitive dame.
Kendisi kaçak.
C'est une fugitive.
- Kaçak olduğu kesin.
- C'est bien une fugitive.
Firardan başka bir şey değil!
Ce n'est qu'une fugitive!
Kaçmaktan yoruldun ve pes ettin.
Ta vie de fugitive t'a obligée à te battre.
Her zaman koşacaksın.
mais tu vas retourner à une vie de fugitive.
Kaçağın gitmesine izin verdin.
Tu as laissé la fugitive partir.
Ama o bir kaçak.
Mais c'est une fugitive.
Bu günden itibaren, bir daha birbirimizi göremeyeceğimizden her ne kadar bir kaçak olsan da son bir defa hızlıca yapsak çok memnun olurdum.
et puisqu on se reverra surement jamais, je serai heureux de faire une dernière passe avec toi, même si t'es une fugitive.
Çocukken gözümün ucundan birşey geçmişti, hayâl gibi.
Quand j'étais enfant j'ai eu une vision fugitive Du coin de l'oeil
Sizin kız olabilir mi?
Serait-ce votre fugitive?
Bazen de olsa? Bir anlığına?
Parfois, de façon fugitive...
Kaçak bir yaşama hoş geldin!
Dr Rollins! Bienvenue à la vie de fugitive.
Kaçak Dax vatana ihanet ve babamın cinayeti ile suçlanıyor.
La fugitive Dax est accusée de trahison et du meurtre de mon père.
Düşünce gibi hızlı bir şekilde sahneden sahneye geçmelidir. "
"pour capter l'humeur la plus fugitive. " Elle doit tournoyer, épier, passer d'un endroit à un autre
Kaçağın o mezar taşını ziyaret ettiğini de.
La fugitive est allée la voir. - C'était la tombe de qui?
- Bu biraz sorun yaratabilir.
L'Ile fugitive. Ça peut poser problème.
Kaybolan Ada.
C'est ici. L'Ile fugitive.
Kaybolan Ada bu. Kablumbağa dalıyor.
C'est l'Ile fugitive.
Steel Harbor'da kaçak bir hain var.
Il y a une fugitive à Steel Harbor.
Hamlet'e, boş övgülerine gelince. Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları. Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü.
Quant à Hamlet, et à ses frivoles attentions, n'y voyez qu'un caprice fantasque, une violette au printemps de la vie, précoce mais fugitive, suave mais éphémère, le parfum et le plaisir d'une minute.
Bütün ekiplerin dikkatine.
Une fugitive quitte le lycée à pied.
O bir kaçak Tanrı tarafından kutsanmış evlilik yemininden kaçıyor.
C'est une fugitive. Par rapport à son voeu de mariage, sanctifié par Dieu.
"Aramaya Son Verildi" "Kaçak Kadının Öldüğüne İnanılıyor"
Une fugitive présumée morte
Ona anlattın mı John, bu tür bir şeyin işe yaramayacağını?
Tu ne lui avais pas dit, John, Que ceci ne marche pas? 694 00 : 36 : 25,680 - - 00 : 36 : 27,280 Et la fugitive Nebari
( Bağırıp çağıran kalabalığın ortasında, annemin yüzü gözüme ilişiyor. )
Au milieu de la foule hurlante, la vision fugitive du visage de ma mère.
- Kaçak?
- Une fugitive!
Fred beş yıl orada kaldı. Üstelik bir köle, bir kaçak olarak. Az kalsın kafasını kesiyorlardı.
Fred etait là pendant 5 ans comme une esclave, une fugitive et ils lui ont presque coupé la tete.
- Oh, olamaz!
- Une fugitive!
- Bu inek bir kaçak!
C'est une fugitive!
Bir kaçak. Grissom'la içeri tıktığımız psikopat.
Une fugitive et psychopathe que Grissom et moi avons mis derrière les barreaux.
Yani, arabalarında bir kaçakla amaçsızca dolaşıyorlardı.
Ils conduisent sans but avec une fugitive.
Hayır, hayır, o bir kaçak değil.
C'est pas une fugitive.
"Fugitive" anlaşmasını o yapmıştı.
- Et du Fugitif.
Güzel, eğer gitmezsen, yargıç senin aleyhine döner ve sen bir kaçak olursun.
Si vous n'y allez pas, le juge va se prononcer contre vous, et vous serez déclarée fugitive.
Ona konunun, FBI'ın aradığı bir kaçakla ilgili olduğunu söyleyin.
Dites-lui que c'est au sujet de la fugitive que le FBI recherche.
O kaçak benim.
La fugitive, c'est moi.
Bir metainsan olan... gücüyle ; beyindeki en gizli sırlara ulaşabilen... fakat daha gücünün kontrolünün başında olan, genç kaçak Dinah'yı da yanlarına aldılar.
Ensemble, elles ont recueilli une jeune fugitive Dinah, elle même métahumaine, dotée de pouvoirs sur l'esprit pouvoirs qu'elle commence tout juste à explorer.
Bir kaçak için kötü bir alışkanlık...
Mauvaise habitude pour une fugitive.
- Lanet bir kaçağım.
Je suis une fugitive...
Bu kelimeler kolayca söylenir. Ama hedefimizi kaçağa ve... hareketlerini tahmin edemediğimiz bir hedefe yönlendirmek zordur.
Si les mots sont aisés, guider notre missile vers cette cible fugitive et mouvante l'est beaucoup moins.
Güzel kaçağın ismi Grace'di.
La belle fugitive s'appelait Grace.
Bir kaçağı barındırdınız.
Pour asile donné à une fugitive.
Ölmüş biri nasıl kaçak sayılabilir ki?
Une morte ne peut être une fugitive!
"I Am A Fugitive From A Chain Gang" bu dönemde yapılan can alıcı gerçekleri ortaya koyan filmlerin en meşhuruydu muhtemelen.
Je suis un Évadé fut probablement l'un des plus percutants de ces films en forme de plaidoyer.
Kaybolan Ada, günün ilk ışıklarıyla görünecek.
L'Ile fugitive apparaîtra à l'aube.
- Kaybolan Ada.
- L'Ile fugitive.
Sanki o bir kaçakmış gibi konuşuyorsunuz.
Comme si c'était une fugitive.