Fun traduction Français
1,485 traduction parallèle
Ben eğlenmekten anlamıyorum.
Gina a raison : je suis pas fun.
Eğlenceli kısmı.
Ça devient fun.
Eğlenceli.
Fun.
Evet, çok eğlenceli.
Ça semble fun.
Eğer işi istiyorsan tabi. - Başlıyoruz!
- L'homo fun, pas l'homo agressive.
- Kalçalar çağırıyor.
- À bientôt l'homo fun.
Tabi. Ne? Annem küçük oyununu anlattı.
Que font les gens pour s'amuser ici, à part essayer de coller au style de vie lesbien en prétendant que c'est fun?
"The Look"'ta.
C'est "fun" et divertissement.
Bir iddianın her şeyi daha eğlenceli hale getirmesi müthiş, değil mi?
Incroyable hein comment un parieur rend tout plus fun.
Önemli olan eğlenmekti.
All in good fun.
Bundan sonra ismin Candy.
Candy, c'est plus fun.
# # Bol eğlence Kanganga'da!
C'est trop fun, Conganga
# # Bol eğlence Kanganga'da! #
C'est trop fun, Conganga On s'arrête pas, Conganga
Sayı turu yap. Daha fazla eğlenelim. "
" Marque un home run, ça sera plus fun.
Sanki, eğitimimin sadece eğlence için olduğunu söylüyordu.
C'est comme s'il me disait que mes études, c'est juste pour le fun, en attendant.
Burası senin "Fun Cafe" n mi?
C'est ta "Pièce de loisir"?
Hız eğlencedir.
La vitesse c'est fun.
İlerideki geçilemez engel de eğlence mi?
Y-a-t'il du fun dans un obstacle infranchissable?
Eğlenceli.
Du fun? Une émeute.
Hala eğleniyor musun?
As-tu encore le fun?
'Cadılar Bayramı'na Özel'Jensen'i içeri attı.
"Juste pour le fun" Jensen, sous les barreaux.
Hadi bu gece eğlence kadranımızı sona vurduralım.
Maximisons notre quota de fun ce soir.
Muhtemelen ona cambazhane demedikleri içindir.
C'est probablement pour ça qu'on ne les appels pas fun-erailles.
Şöyle bir göz atmışımdır. Ama sırf eğlence olsun diye.
Je checkais dedans souvent, mais c'était juste pour le fun.
- İtalyan! Ne güzel.
C'est donc ben le fun, ça!
Eğlence olsun diye almadık herhâlde onları.
Penses-tu qu'on lui a acheté ça pour le fun? - Hein!
Tabii, eğlenceli olurdu ama zamanı yok. Çünkü dükkânlar beşte kapanır.
- Ouais, ça aurait été le fun, là, mais il a pas le temps puis les magasins ferment à 5h00.
Yapacak eğlenceli şeylerimizin bittiğini söylüyorsun.
Tu dis qu'on a fait le plus fun.
Ateş karıncaların nesi eğlenceli ki?
Ça a quoi de fun des fourmis rouges?
Aslında bunun için sabretmek imkânsız.
Disons que je préfère penser que tout ce qui m'attend, c'est hyper le fun.
Her şey çok heyecan verici.
Ah oui! C'est... Tout est vraiment le fun.
Eğlenmeni istiyorum.
Puis tu vas avoir du fun.
Bunu daha sonra açıklarım. Ne demek olduğundan bahsederim. Önemli olan şey, herkes olayın birer parçası olmak için gelmişti.
Et un jour, j'ai pris conscience que ça devient vrai quand ça commence à être moins le fun.
Bir şeye ihtiyacın olursa, para ya da yiyecek, beni araman yeter.
Y a pas juste des fans d'Alice Munro et des Maple Leafs, y a du monde le fun aussi.
O zaman ne eğlencesi kalırdı?
- Où serait le fun?
Ben de babamın eğlenceli olmadığını düşünürdüm.
Même mon père est plus fun.
Ben çok eğlenceli biriyimdir.
Je suis hyper fun.
Bilinçli olmasa da, başka bir türle iletişim halindesinizdir ve ikiniz de bundan nefes almanın ötesinde bir keyif alıyorsunuzdur.
C'est une autre espèce, il n'y a pas de communication directe, mais tous les deux on est là pour le fun, au-delà de considérations de survie.
Antigone ile sınıfta tartışmak her zaman hoşuma giderdi, ama eğlencesine.
J'ai toujours aimé débattre avec Antigone en cours, mais pour le fun?
Yahudi olurkenki tüm eğlenceyi bir Yahudiye bırak diyorsun yani.
Il n'y a qu'un juif pour retirer le fun du fait d'être juif.
Eğer bu bir oyunsa daha eğlenceli olacaktır.
Bien, appelons ça un jeu, c'est plus fun.
Hava eğlencesi-1'e hoşgeldiniz.
Bienvenu sur Air Fun One.
Hal'la birlikte sırf eğlence olsun diye alarmı mı kapatıyorsunuz?
Toi et Hal déclenchiez ces alarmes à la contamination pour le fun?
Bu çok... eğlenceliydi.
C'était si... si fun.
Etkilenmediniz.
Pas assez fun.
- Hoboken, dikkat et geçerken.
Hoboken, c'est pas fun!
Yayına son 5 4 3 2...
- L'homo fun? ! Les ragots et délires...
- Yok film provası yapacağız.
L'homo fun!
Eğlenceli geçecek, desene.
Ca va être fun.
Ve benim söz verdiğim tek şey ele avuca sığmaz müzikal bir oyun, nokta, nokta, nokta, eğlenceli, nokta, nokta, nokta, iyi!
Point, point, point, fun! Point, point, point, délirant!
Eğlenceli olacak.
Ça va être fun.