Gain traduction Français
473 traduction parallèle
Dünyada para kazanmaktan daha heyecan verici bir şey yok.
Il n'existe pas de plus grand frisson que le gain d'argent.
Bu büyük kazanç hırsını, ortakların yolsuzlaşması şiddet ve cinayet takip etti.
L'appât du gain entraîne inévitablement la corruption et le meurtre.
Buna gelince... İhtiyacı olanın kullanması için dünyaya hediyem olacak... - Ücretsiz.
Et ceci est mon cadeau au monde, à utiliser sans gain financier.
Adam gergin bir tip değil.
Gain de temps.
Arada bir çok kazanan oyuncu, kumarhane için en iyi reklamdır.
Non! Un gros gain de temps en temps est la meilleure des publicités!
Birlikte kadeh kaldıralım. Hem kaybettiğime hem de kazandığıma.
J'aimerais que vous leviez votre verre à ma perte et à mon gain.
Kazansanız da kaybetseniz de gün doğduğunda kağıtları toplarım.
Gain ou perte, j'arrête au matin.
Boşuna iş yapılmasın diye.
Un simple gain de temps.
Bir yazarı besleyen şey, mesela seni ele alalım. Seni besleyen şey, kar düşüncesi değildir. İhtiyaçtan doğan bir duygudur.
Ce qui soutient un écrivain, par exemple Pontano, ce n'est pas l'appât du gain, mais un sentiment de nécessité.
Sıfır risk ile büyük kâr ederiz.
Tout est gain, sans risque.
Piskopos, bu olay Papa'nın kulağına giderse eğer... Tüm krallığı, papanın yasaklarıyla men edilmiş bulabiliriz.
s'il a gain de cause, Evêque, nous pouvons retrouver le Royaume entier sous interdit papal.
Biliyor musun Pickering, bir şilini... bildiğimiz şilin gibi değil de, bu kızın gelirinin bir yüzdesi olarak düşünürsen... tam olarak bir milyonerin cebinden çıkan... 60-70 pound'a denk düşer.
Pickering, si nous considérons 1 shilling proportionnellement au gain quotidien de cette fille... cela équivaut facilement a... 60 ou 70 livres pour un millionnaire.
Ziyafetten sonra onu bize getir ve sonra ödülümüzü inceleyeceğiz.
KHAN : Amenez-la-nous après le banquet, et ensuite, nous examinerons notre gain.
Elbette! Var biraz. Getiriyorum.
Heure du matin, heure du gain.
Seville mahkemesi Moro'yu haklı buldu.
Moro a eu gain de cause.
Ayarını yükselt.
Augmentez le gain.
Hırsın veya çıkarın motivasyonunu getir aklına.
Intéressez-vous aux motifs de la passion ou du gain.
Devletin de desteklediği küçük bir gelir.
Petit gain que l'Etat m'octroie.
Kaybedecek bir şey yok, ama kazanacak çok fazla... Eğer aşk kalmaya karar verirse
Nothing to lose, but much to gain if love decides to stay
Mümkün olan en yüksek güçte.
Gain le plus élevé possible.
O yalnızca para için bu işi yapıyor olmalı.
Il se peut qu'il le fasse pour le gain.
Bizimle gelmek istediğine emin misin? Sana bir şey ödemeyeceğiz Siang Birader!
C'est l'appât du gain qui te pousse à nous suivre?
Matematiksel beklenti. Olası kâr bölü olasılık.
- C'est l'"espérance mathématique", le produit du gain par la probabilité.
B hipotezinin olasılığı az olmasına rağmen, olası kârı sonsuz oluyor.
Dans le cas de ton hypothèse B, la probabilité peut être faible, mais le gain est infini :
" Kazanmaya nazaran kaybetme olasılığı sonsuz olmuyorsa hiç çekinmeyin.
"Partout où est l'infini, " et où il n'y a pas de hasard de perte contre celui de gain,
Bir ihtimal olduğunu düşünüyorsan kârın sonsuza çıkıyor.
- Si je crois qu'il y a probabilité, et que le gain est infini.
Billie Jean King düz setlerde yem oldu Laver ilk seti aldıktan sonra pestile çevrildi Pancho Gonzalez voleleri ve ters vuruşlarıyla mükemmel servisler atarken ağdan emilip iki dakikada yutuldu.
Billie Jean King mangé en deux sets secs. Laver complètement étouffé après le gain du premier set. Et Pancho Gonzales, servant comme jamais, avec de superbes volées et des retours décisifs en revers, a été sucé à travers le filet lors de la balle de match, et entièrement avalé en tout juste deux minutes.
Bir de şu var : Hava limanına gidip gelmede harcanacak zamanı düşünün. Ne kadar zaman kazanırsınız ki?
Le temps d'aller jusqu'à l'aéroport et d'en revenir, ce n'est pas vraiment un gain de temps.
Seninki kazanıyor.
Ton gain!
Sen hırslı, duygusuz, yeteneksiz, umursamaz kendini beğenmiş, vicdansız bir pisliksin.
Vous êtes âpre au gain, sans cœur, incompétent, indifférent, arrogant et profiteur au-delà de toute expression.
102 metredir topu elinden bırakmadı.
Un gain de 112 yards en 21 essais.
Ama en önemlisi de artık avluda satıcılık yapmayacak olması.
Il y a plus que le gain : Il ne doit plus aller lui-même faire l'article dans ces affreuses arrière-cours.
Böylece vakit ve para tasarruf ediyorum.
C'est un gain de temps et d'argent.
Onun ayrılışı bizim kazancımız oldu.
Inutile de dire que sa perte c'est notre gain.
Michigan'a en az sekiz fark atacakları söyleniyor.
On leur prédit un gain par 8 points contre Michigan.
İşte demek istediği : "Zarardan ders alınır."
"C'est ce que l'on entend par une chute dans le puits... est un gain pour votre vivacité d'esprit."
Böylece halkın, idareyi ele geçirmesi imkansız! " Bu lbd.'den, sayfa 159. - lbd?
Et de ce fait, rend impossible le gain du pouvoir par le peuple. " - C'est de Hibbett, page 150. - Hibbett?
Sen de para düşkünüsün!
On est mandarin par appât du gain.
Aferin, dostum.
C'est mon gain. Bravo, mon ami.
Yarın Longchamp'teki sekiz yarışın her biri için kazanma şansı en yüksek olan üç atı öğrenmek istiyorum.
Je veux les trois chevaux avec les meilleures chances de gain pour chacune des 8 courses à Longchamp demain.
Pums malları dağıtacak sonra gelsin paralar.
Pums livre la marchandise. Le gain est important.
Yüksek kapasiteli anten, ikisi tekerlekli dört mobil birim artı bir helikopter ve hazırda bekleyen bir diğeri.
Antennes à haut gain, quatre unités mobiles, deux véhicules, plus un hélicoptère et un autre à disposition.
Aç gözlülük yine kazandı.
L'appât du gain!
Hep kendi bildiğimi okudum. Sonsuz güven.
J'ai toujours eu gain de cause, en toute sérénité.
Bu yolculuğun kazancı.
Le gain de ce voyage.
At gelmeden önce mi sonra mı?
Ce sera avant ou après votre gain aux courses de chevaux?
Bu yolculuğa ben karar verdim çünkü batıda daha fazla gelir kapısı var ve burada kuracağınız her türlü ilişkiden anında dayınız da haberdar olacaktır.
J'ai décidé ce voyage pour vous parce que les possibilités de gain sont bien meilleures pour vous à l'ouest, et qu'ici dans toutes les choses qui pourraient venir pour vous en considération, votre oncle a ses mains et une rencontre doit être absolument évitée.
İyi bir atış tüm kötülükleri yok edebilir.
Un gain compense pour toutes les pertes.
Cass. Bana kazandıklarıma ve bir aylık maaşıma mal oldu.
Tout mon gain, plus un mois de solde.
Gitti koca bi günün kazancı.
Le gain de ma journée foutu!
Alfa 2'de değerler düşük.
Moins de gain, Alpha 2..