Garçon traduction Français
35,637 traduction parallèle
Aynı çocuk olamaz.
Ce ne peut être le même garçon.
Burada bir çocuk var.
Il y a un garçon.
Çocuk nasıl?
Comment va votre garçon?
Çocuğun dediğinden.
Ce que le garçon dit.
Çocuk haklı, Hawk.
Le garçon a raison, Hawk.
Büyümüş de küçülmüş gibisin, çocuk.
Tu as la tête sur les épaules, mon garçon.
Bu yüzden o salak çocuğu gönderdin.
C'est pour ça que as choisi ce garçon stupide.
Çok inatçı bir çocuk.
C'est un petit garçon têtu.
Oğlan ne durumda?
Et votre garçon?
Neye baktın, genç?
Tu cherches quoi mon garçon?
Çocuğu buraya getiremezsiniz, adil değil.
Vous n'avez pas besoin de George. Vous ne pouvez pas mettre un garçon dans cette position, c'est injuste.
- Oğlanı indirin. - Martha yalan söylüyor.
- Faîtes descendre le garçon!
- Annie, çocuğu getir. - Olmaz.
- Annie, amenez le garçon.
George sadece bir çocuk!
George est juste un garçon!
Bırakın çocuğu, Bay Coates.
Laissez le garçon, Mr Coates.
Aynı senin oğluna gönderdiğin gibi.
Comme tu le fais pour ton garçon.
Oğlum, gergin görünüyorsun.
Mon garçon, tu as l'air nerveux.
Bir oğlan.
Un garçon.
Bir yaramazlık yapmamış, değil mi?
Il n'a pas fait son vilain garçon, hein?
Çocuk haklı.
Le garçon a raison.
Sana bir soru sormak istiyorum bu yetenek şovundaki kaba çocukla ilgili...
Laisse moi te demander à propos de ce méchant garçon au concours de talent...
Uh, kırmızı beysbol şapkalı çocuğu hatırladınız mı?
Uh, vous vous souvenez du garçon à la casquette rouge?
- Çocuk burada.
- Le garçon est ici.
Hangi çocuk?
Quel garçon?
Tabii, erkekse yaşam daha kutlu olur.
Bien sûr, s'il s'agit d'un garçon, c'est une plus grande bénédiction.
Erkek mi?
Est-ce un garçon?
Kız ya da erkek, çıktığı anda bitersin.
Garçon ou fille, une fois sorti, c'en est fini de toi.
- Erkek mi?
- Est-ce un garçon?
Bir erkek.
Un garçon.
Sağlıklı bir erkek bebek.
Un petit garçon en bonne santé.
Bir oğlumuz var.
Nous avons un garçon.
Bir oğlan, bir de kız.
Un garçon et une fille.
Ben hoş bir genç çift ve oğullarını beklerken...
Je m'y attendais un beau jeune couple et leur petit garçon.
Ellerinden çoktan kirlendi zaten evlat.
Vos mains sont sales beaucoup déjà, mon pote garçon.
Köşede sarı yağmurluklu bir çocuk annesinin elini tutuyor.
Au coin de la rue un petit garçon portant un imperméable jaune tient sa mère par la main
Burada bir çocuk var.
Il y a un garçon ici.
Bir paketçi laboratuvarda ne yapıyor?
Qu'est-ce qu'un garçon comme ça fait ici?
Neden oyuncak erkeğine seni kavgaya dahil etmenin iyi sonuçlanmadığını söylemiyorsun?
Pourquoi tu ne dirais pas à ton garçon jouet que de te faire aller te battre n'a pas si bien marché.
Benim oğlumdu.
Il était mon garçon.
Gel buraya koca oğlan.
Viens-là, garçon.
Kimmiş babasının koca oğlanı?
Qui c'est le garçon à son papa?
Neredeymiş koca oğlan?
Où est mon grand garçon?
Cidden, nerede koca oğlan?
Sérieusement, où est mon grand garçon?
Gel buraya koca oğlan.
Viens-là, grand garçon.
- Gel buraya koca oğlan.
- Viens-là, garçon.
Çocuğun ailesi Amerika'dan geliyor.
La famille de ce garçon arrive des Etats-Unis.
Yenilmek için para alıyorsun, Mijo. Daha iyi ne olabilirdi?
On te paye pour perdre, garçon.
Oğlunun arkasından gidecekti.
Elle cherchait son garçon.
Çocuk neden kaçtı?
Pourquoi son garçon s'est enfuit?
Çocuğa gerek yok. George'a gerek yok.
Non, vous n'avez pas besoin du garçon.
Susun, çocuk konuşsun!
Laissez le garçon parler!