Gents traduction Français
30 traduction parallèle
Beğenmiyorum! Şehirdeki gençler bana göre değil.
Tous les jeunes gents du pays sont des nouilles.
Gents'e gitti, camdan dışarı baktı.
Il est allé aux toilettes et s'est tiré par la fenêtre.
Evsizler, işsizler, dilenciler,
Ce sont des pauvres gents, humbles, sans travail.
"And let me tell you, gents and dames"
Et permettez-moi de vous dire, Mesdames et messieurs
Köylüler iyi yürekli ve dürüst davrandılar.
" nos gents paysans, d'un commun élan,
İnsanlar bilmeyi gerçekten hak etmiyorlar.
les gents ne méritent pas de savoir!
Benim hikayem, yaşıtım kişilerin % 90'ıyla aynı.
Mon histoire ressemble à 90 % à celle des autres gents...
İnsanlardan nefret etmem, beklentilerime uygun yaşamıyor oluşumdandı.
détester tellement les gents... car il ne partageais pas mes..
Okuldaki sevilen çocuklara değil.
Pas avec les gents populaires de l'école...
Ondan sonra, insanların bana farklı baktığını fark etmeye başladım onlar bana normalde olduğundan daha garip bakıyorlardı.
Aprés j'ai réalisé que les gents me regardaient plus... plus bizarre que d'habitude.
Her zaman, özel bir şeyler yaptığımı, verebileceğim bir şeyler olduğunu biliyordum, insanlara iyi şarkılar yazabileceğimi gösterme fırsatı bulacağımı ya da en azından müziksel olarak katkı sağlayacağımı biliyordum.
J'ai toujours su que j'avais quelque chose de spécial que j'avais un truc à offrir et je savais que j'aurais l'oportunité de montrer au gents... Que je pourrais écrire de bonnes chansons ou au moins contribuer à un truc musicalement.
Bir grubum olmasını istediğimi sürekli belli ettim. Bir şeyler çalmak istiyordum ; ama Krist hâlâ benim en çok istediğimdi.
Je parlais toujours de former un groupe et de trouver des gents avec qui jouer mais Krist ne voulait pas.
Ben ortalama kişilerle anlaşamıyorum.
Je ne supportais pas les gents "normaux"
İnsanların koltuklarında ve Dale'in verandasının arkasında, bir kutunun içinde uyudum.
Je dormais sur les canapés des gents ou dans une boite, ou sur le porche de Dale.
Sorun yoktu ; çünkü insanların koltuklarında uyumak çok uygun bir durumdu.
C'était cool parceque.. ... c'était pratique... de rester sur les canapés des gents... car j'achetais des bières et on buvait, on faisait la fete..
Kesinlikle, insanların ne düşündüğünü müziğim hakkında ne düşündüğünü umursadım çünkü biliyordum ki gerçekten tam yapmak istediğim şeyi yapmak için hayran kitlesine ihtiyacım vardı.
Je me suis toujours préoccupé de ce que les gents en pensé! ... de ma musique... car je savais que.. ... pour faire ce que je voulais vraiment faire
Sonunda, tam istediğimiz şeyi yapmaya başlayacağımızı biliyorduk, ne olursa olsun, kimsenin hoşlanıp hoşlanmadığı umurumuzda değildi ; ama başta, yine de insanları mutlu etmeyi ve ne olacağını görmeyi istiyorduk.
On a commencé à vraiment trouver notre style at all costs et on se foutait de si les gents aimeraient ou pas even if trying to accontentarli beginning pour voir ce qu'il se passerait
Ama ben, o kişilerle pek uyuşamadım, gerçekten de bunu istemedim ;
Mais je ne trainais pas avec ces gents..
O, her şeyle ve herkesle ilgilenmeliydi.
Elle devait prendre soin des gents...
Ben burada mutluyum. Springfield'ın canı cehenneme.
Marge ses gents nous ont poursuivis avec des fourches et des torches!
İnsanlar hâlâ araç kullanmıyor.
Les gents ne conduisent toujours pas.
İnsanların beynindekileri okuyabilirim.
Je peux voir à l'intérieur du cerveau des gents.
Elektrik düğmesine yaslanma... dışarıdaki tabelayı kapatıyorsun.
Don Segundo, ne vous appuyez pas sur l'interrupteur, vous éteignez le panneau dehors, et les gents ne viennent pas.
Hadi! Ziyaretçiler mükemmel! Hadi acele et.
Les V sont super, viens il va y avoir des gents.
İnsanlar bunu öğrendiğinde çok geç olacak.
Le temps que les gents comprennent, il sera trop tard.
Bu insanlar saldırgan rekâbetten hoşlanır.
Ces gens ne mettent pas de gents blancs.
Sayın baylar bayanlar bizi bağışlarsanız. Bir dahaki sefere daha iyi oynarız.
Gents gens, point de remontrance et nous ferons repentance.
Şimdi eşitiz.
c'est un match nul, les gents.
Felaketler olur ve insanlar ölür Şerif.
Et bien, quand des catastrophe arrivent, des gents meurent, shérif.
- Baban size kötü adamların kim olduğunu söyledi mi?
Ton père t'a dit qui sont les gents méchants?