English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ G ] / Girdik

Girdik traduction Français

1,913 traduction parallèle
Takviye işine girdik.
Nous sommes dans le business de supplément maintenant.
İçeri girdik ve onlara söyledim.
On est entrés, et je leur ai dit.
İçeri girdik, ve ardından Dünya Ticaret Merkezi'nin en yüksek ve meşgul katındaydım.
On venait d'emménager, et je travaillais sur le dernier étage occupé dans les deux tours.
Girdik.
Ça marche.
O'Hara'yla küçük bir yarışa girdik. Affedersin.
O'Hara et moi sommes en compétition...
Ve Gus kötü adamı yakalarken biz içeri girdik.
On est arrivés après la bataille.
Onlarla bir haftalık yiyeceğine bahse girdik. Gördün mü?
On a parié une semaine de taffle qu'on disait la vérité.
Zihinlerine girdik ve öyle yetenekler bulduk ki.
- Nous avons ouvert leurs esprits.
Pekala, ama bu hastalıkla uğraşırken epey zora girdik.
D'accord, mais on manque de ressources à cause de cette maladie.
Bir Wraith kruvazörüyle çarpışmaya girdik.
Un croiseur wraith nous prend d'assaut.
Savaşın başlarında, aranan Filistinlileri bulmak için Lübnan köylerinin içlerine girdik.
Au début de la guerre, quand on cherchait des suspects palestiniens dans les villages...
Dar bir sokağa girdik, çok dar bir sokaktı bir buçuk insan genişliğindeydi.
On est allés dans une ruelle étroite, la largeur d'un homme et demi.
Bir şey bulmak için Guy'nin odasına girdik, sonra bir kutu bulduk, açtığımızda Sarah ve benim üstüme bir şey saçtı.
On était dans la chambre de Guy, il y avait une boîte, en l'ouvrant, ça a pulvérisé un truc.
- Biraz önce otele girdik.
On vient d'entrer dans l'hôtel.
ERİŞİM ONAYLANDI - Girdik.
Regarde, on est rentré.
Oo içeri girdik.
- On s'est incrustés.
Girdik, kameraları yerleştirip çıktık.
On est entré, - on a posé les caméras, on est sorti.
Bir gün bu çocukla okulda bu şeye girdik.
Un jour, je me suis battu à l'école.
Bu işe para kazanmak için girdik. 295.
On est là pour se faire du fric.
Ben ve Dr. Brennan daireye girdik ve bir kan gölü bulduk.
Le Dr Brennan et moi avons pénétré dans son appartement, et avons trouvé une grande flaque de sang.
Self'in internet bilgilerine girdik. Silmeye yeltendiği dosyalara ulaştık.
On a accédé au compte de Self et aux fichiers qu'il a supprimés.
Zoe ve ben içeri girdik ve SARAH çıldırdı.
On est entrés et Sarah a pété les plombs.
Billings'le sorgulama olayına girdik.
J'étais coincé avec Billings.
Neredeyse taşaklarımı çiğniyordu çünkü az adamla ve çok hızlı içeri girdik.
J'ai failli me faire bouffer les couilles car on y est allés trop vite sans renforts.
Onlarla çatışmaya girdik.
Combat engagé.
Şu anda dönemece girdik.
On tourne maintenant.
O araçlarla, çatışma yaşanan o şehre de giremezdik, ama girdik.
On met pas de Humvee en tête pour attaquer une ville, et pourtant...
Az önce, az önce çatışmaya girdik.
On vient d'entrer en contact.
Hokey takımına girdik.
On est pris dans l'équipe de hockey!
- Öyle. Ama John Scott'ın anılarını baştan yapılandırırken çıkmaz bir sokağa girdik.
Mais reconstruire les souvenirs de John Scott ne donne rien.
Evet Pitt'e beraber girdik.
On a réussi à aller dans les loges.
İçeri girdik, kurtarabileceğimiz kadar çok insan kurtardık, sonra da dışarı çıktık.
On est entrés, on a secouru le plus de gens possible, et on est ressortis.
Oraya gittik ve kasaya girdik...
Nous y sommes donc allés et sommes entrés dans un caveau...
Daedalus girdik.
Daedalus, on y est.
İddiaya girdik.
C'est un pari.
Var mısın, yok musun? - Varım. Bahse girdik.
- À prendre ou à laisser.
Bir kez girdik mi geri dönüşü yok demektir.
Une fois dedans, impossible de faire demi-tour.
Dokuzuncu saate girdik.
C'est la neuvième heure.
- Eve girdik. - O konuda pek bir seçeneğimiz yok.
- À votre place, je me poserais une question :
Karamsar bir havaya girdik, Bayan Adams.
Nous devenons morose, Mme Adams.
Girdik. Bodrum katındayız
Nous sommes dans les sous-sols.
Her şeyine iddiaya girdik. 6 hafta sonra mezuniyet geçişinde en öndeydi.
On avait pris des paris. 6 mois plus tard, il était à la tête de la parade du diplôme.
Girdik ve çıktık.
On est entrés et ressortis.
- Çıkmaz yola girdik.
- Ça a tourné court.
Korumalar ve striptiz kulüpleriyle beraber bahis işine de girdik.
On s'est mis aux paris, aux escort-girls et aux boîtes de strip-tease.
Evinize girdik ve ailenin sahip olduğu her şeyi gözden geçiriyoruz.
On a emménagé chez vous, et on va éplucher tout ce que votre famille possède.
Kalmam için beni ikna edebilirsen, o ayrı. Bir hususta çıkmaza girdik diye, arkadaşlığımızı bozmamalıyız.
Eh bien, simplement parce que nous avons atteint une impasse un point ne signifie pas que nous ne pouvons pas être amis.
Sokağa girdik.
On est allés dans la ruelle.
Hayır, çıkmaza girdik.
Le commandant de la base parlait comme si l'affaire était close.
Çatışmaya girdik!
On dégage!
İndirime girdik.
C'est les soldes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]