Girmeyin traduction Français
354 traduction parallèle
Girmeyin lütfen, sekreter kendini iyi hissetmiyor.
N'entrez pas, le secrétaire est de mauvaise humeur aujourd'hui!
Şimdi ikiniz de dışarı çıkın ve sakın içeri girmeyin!
Sortez! Tous les deux! Que je ne vous revoie plus!
Kabuslarımıza da girmeyin.
Interdiction de me faire cauchemarder!
Hayır, hayır. İnkar etme zahmetine girmeyin.
Non, inutile de le nier.
Benim için zahmete girmeyin.
Ne vous creusez pas la tête.
Onları kapının önüne koyun. İçeri girmeyin.
Déposez-les, mais n'entrez pas ici.
Aramıza girmeyin.
Ne vous mettez pas entre nous!
Ona girmeyin, size faydası olmaz.
Ne la prenez pas, ce n'est pas la bonne.
Dikkatli olun Mr.Kearny, içeri girmeyin.
N'entrez pas là, M. Lex!
- Haydi, Lil. - Şimdi içeri girmeyin lütfen.
Allons-y...
Girmeyin, efendim!
N'y allez pas.
- Tanrı aşkına, bayım, oraya girmeyin.
- Pour l'amour de Dieu, n'y allez pas.
Lütfen piste girmeyin.
Ne traversez pas la piste.
Piste girmeyin. Yaralanabilirsiniz.
Ne traversez pas la piste.
- Araya girmeyin, Mr.Denver.
- N'interrompez pas, M. Denver.
Oraya girmeyin!
N'y allez pas!
- Riske girmeyin.
- C'est risqué.
Siz sıraya girmeyin.
vous n'irez pas au bout d'une corde.
Bay Biegler, siz de her fırsatta bağıra çağıra araya girmeyin.
Vous cesserez de vociférer á tout propos.
O kapıdan girmeyin.
N'entrez pas en ce lieu.
İçeri girmeyin.
N'entrez pas.
Kazanacak eliniz yoksa açık karta girmeyin!
Vous fiez pas à une paire ouverte. Sauf si vous êtes sûrs de gagner.
İçeri girmeyin. Neden?
Vous ne pouvez pas entrer.
Lütfen Bay Barnard, oraya girmeyin...
N'y allez pas.
- İçeri girmeyin.
- N'entrez pas.
Girmeyin! Çıplağım!
Je suis nue!
Ve ışığı açmadan içeri girmeyin!
Et n'entrez pas sans avoir allumer!
Lütfen hiç zahmete girmeyin.
Ne vous dérangez pas.
Arama zahmetine girmeyin.
Inutile de chercher.
Kapıdaki kağıtta "girmeyin" yazıyor.
Il y a une pancarte sur la porte : "Ne pas entrer."
En önemlisi, biz gelene kadar tedbiri elden bırakmayın. Hiçbir şekilde riske girmeyin ve bu konuda tek kelime konuşmayın.
Dès que je serai là, vous ne risquerez plus rien!
- Kırılmış havalarına girmeyin!
- Quoi? Ne jouez pas à la femme vexée.
İçeri girmeyin!
- -- N'entrez pas.
Ormana girmeyin!
N'allez pas dans la jungle!
Ben söyleyene kadar içeri girmeyin.
Ne revenez pas avant que je vous appelle.
Tamam, açıyorum ; ama içeri girmeyin.
C'est bon. Mais vous n'entrez pas.
Kumsala girmeyin!
Plage rouge!
Siz ikinizin birbirinizi tanıdığınızı biliyoruz, bu nedenle onu gizleme zahmetine girmeyin.
Vous vous connaissez. N'essayez pas de le cacher.
Sizin kadar akıllı olduğuna göre bir münakaşaya girmeyin.
Ne discutez pas avec lui : Il est coriace.
Kişisel konulara girmeyin, Bayan Blum.
Nous n'avons pas besoin de détails aussi personnels.
O oda olmaz, o odaya girmeyin!
Pas là-dedans!
Tembel olmayın, işe girmeyin, okula gidin, sınavı geçin.
Debout, secouez-vous, en classe, pas de grimaces!
Oraya girmeyin, bu tuzak!
Non, c'est un piège!
Dinle. Etrafı sarın ama içeri girmeyin.
Cernez le coin mais ne bougez pas
- Yok, girmeyin! - Neden ki?
- Non, n'entrez pas!
Hey, bayım! Oraya girmeyin.
Non, monsieur, n'allez pas là-dedans.
BAĞIŞ YAPMADAN GİRMEYİN
N'ENTREZ PAS SANS APPORT
Oraya girmeyin?
N'y allez pas.
Araya girmeyin diyor.
De ne pas interférer.
KUYRUĞA GİRMEYİN
AVANT D'ÊTRE APPELÉ
Kanıma girmeyin.
Ne me tentez pas!