Goremezsin traduction Français
1,233 traduction parallèle
Bu yüzden seninkiler kapalı, çünkü sen göremezsin.
Alors fermez les vôtres, puisque vous ne voyez pas les lasers.
- Göremezsin. Buna daha ne denir bilemiyorum.
- Non, car je ne sais pas qui vous êtes.
Bu konuyla ilgili bu kadar çok kitabı dünyanın hiç bir yerinde göremezsin.
Vous ne verrez nulle part au monde autant de livres sur le sujet.
Şehirde bunlardan bir tanesini bile göremezsin. Ama ne zaman buralarda olsak, Gestapo gibi peşimizden ayrılmıyorlar!
Pourquoi en ville, on voit jamais un flic, et dès qu'on en sort, ils nous tombent dessus comme la Gestapo?
Madrid'de, ama onu göremezsin.
Il est à Madrid, tu peux pas le voir.
Bir daha göremezsin beni.
Tu me reverras jamais plus.
Çok geç, üstten bakmalısın artık. Yoksa göremezsin.
C'est raté, maintenant il faut le regarder par le toit, mais tu ne le verras pas.
Olmuş bitmiş bir şeyi göremezsin.
On ne peut voir ce qui fut.
Çünkü bir doktorla birlikte olduğunda nasılsa onu göremezsin.
Les médecins, on les voit jamais! Tu te verras...
Ama yine de, belki de göremezsin.
Enfin, plus maintenant.
Sen geleceği göremezsin.
C'est impossible. Tu n'en as pas.
Andy bize mektup açacağını bırakmadığına göre bir sonraki kurbanı göremezsin.
On ne peut compter sur tes prémonitions, même si Andy nous a laissé l'arme pour essayer.
Nasıl bana saldıranın kim olduğunu göremezsin?
Comment n'as-tu pas pu voir qui m'attaquait?
Onu bir daha asla göremezsin.
Tu ne le reverras pas.
Doğru. Bahse girerim bu televizyonda açık saçık dövmemi bile göremezsin.
Avec cette télé, je parie qu'on peut pas voir mon tatouage cochon.
Bir upgrade kaldı, ondan sonra benim gibisini rüyanda bile göremezsin.
C'est la 1ère fois que tu vois un robot drag-queen?
Evet. "K" serisi araba süren çok erkek göremezsin.
C'est rare de voir un mec au volant d'une série F.
Hayır, tabii ki göremezsin.
- Non, bien sûr.
Başka kimseyi göremezsin, dostum.
Personne d'autre ne s'est présenté.
- Onu bir daha asla göremezsin.
- Tu ne le reverras pas.
Tekneden atla, yoksa bir daha şehri göremezsin!
Saute Miguel, ou tu ne reverras pas la cité.
Hayır göremezsin.
- Non!
Senin yerinde olsam parayı bulurdum, yoksa oğlun ortadan kaybolur... ve akşam haberlerine kadar onu göremezsin. Bu tek uyarıdır.
Vous feriez bien d'en trouver vite, ou votre gamin va disparaître... et vous ne le reverrez pas avant les nouvelles du soir.
Fakat kapıyı kapatırsan, çitlerden atlar kaçarım. Bir daha beni asla göremezsin.
Mais si tu fermes l'écurie, je sauterai la barri?
Şimdi ne kadar yaşlı olduğumu göremezsin.
Comme ça, tu verras pas mon âge.
Sen kardeşisin. Benim gibi göremezsin.
Tu es sa sœur, tu le vois différemment.
Solina, sen sen beni göremezsin.
Bien sûr que si!
- 25. yılı göremezsin. - Yarın görüşürüz.
- Tu ne dureras pas 25 ans.
Tamamen açmazsan, hiçbir şey göremezsin!
Ouvre-le complètement.
Baba, senin gördüğünü ben göremem. Benim gördüğümü de sen göremezsin.
Papa, je vois pas ce que tu vois et tu vois pas ce que je vois.
Oradalar, ama onları göremezsin.
Ils sont là, mais tu ne les vois pas.
Onun kadar çok patronu olan bir kadını asla göremezsin.
J'ai jamais vu une femme avec autant de patrons qu'elle.
Haritada göremezsin.
C'est pas sur la carte.
Her yerde toz olur. Pek bir şey göremezsin.
Il y a de la poussière partout, on n'y voit rien.
Bak gidersem bir daha gelmem dedim. Sonra beni bir daha asla göremezsin.
Si je pars maintenant, je pars pour toujours!
Göremezsin.
Non.
Her şeyi göremezsin.
Tu ne peux pas tout prévoir.
Göremezsin.
Vous trouverez.
O halde bu son arzumu bana çok göremezsin.
Alors tu ne peux pas me reprocher ce dernier vœux.
Bilgi işe yarar değilse kızını büyüyünceye kadar göremezsin.
Si les infos ne sont pas bonnes, vous ne verrez pas Jillian avant longtemps.
ardından çok ufak mikroplar sen onları göremezsin, onlar şuan bile üzerindedirler bedenini yemeğe başlarlar ve vücudundaki bütün elementler toprağa geri döner.
puis de petits microbes que tu ne verras jamais, mais qui sont sur toi maintenant commencent à dévorer ta chair et redonnent tous les éléments de ton corps au sol.
Hergün patronunu içerken ve kağıt parçalarken göremezsin...
Ce n'est pas tous les jours que tu vois ta patronne soûle.
Carlo'yu ya da Lucky'yi, ya da Douglas MacArthur'u duvarları yumruklarken göremezsin!
On n'a jamais vu Carlo ou Lucky ou Douglas MacArthur... en train de cogner contre des murs.
Ah, ama harita üzerinde göremezsin.
Enfin, plus maintenant.
Patrick, kiz arkadasimi çiplak göremezsin. Kurallar böyle!
Tu ne dois plus voir ma petite amie nue, c'est la règle.
Bazen kıçına tekmeyi hak ediyorsun ama beni bunu yaparken göremezsin, değil mi?
Je dis "Loués soient-ils" Loués soient ces gosses.
Ona baktığında göremezsin ama Red'in çok hızlı parmakları vardır.
On croirait pas, mais Red est habile de ses doigts.
Hayır, melekleri göremezsin.
Non, un ange on ne peut pas le voir.
Ölmüş akrabalarını da göremezsin.
Les ancêtres non plus, on ne peut pas les voir.
Rakibini göremezsin, ama gözlerini korursun.
On perd de vue l'adversaire mais on se protège les yeux.
Ama bendekini bir daha göremezsin.
Mais tu ne prendras plus ce qui m'appartient.