Gözüm üzerinde traduction Français
388 traduction parallèle
Teşekkürler, ama gözüm üzerinde olsun istiyorum, Rico.
Merci. Mais j'aime venir te voir, Rico.
- Gözüm üzerinde olmalı.
- Sois prudent.
Gözüm üzerinde, Bayan Sinclair.
Je l'ai à l'œil, Mme Sinclair.
Bir çocuğun zekasına sahip ama ne de olsa erkek. O yüzden gözüm üzerinde olacak.
Malgré sa mentalité d'enfant, il est père de famille, alors je le garde.
- Gözüm üzerinde.
Tu permets?
Bir süredir gözüm üzerinde. Beni ha bire ha evden göndermelerinin asıl sebebini merak edeceğim aklına gelmedi, değil mi?
Tu pensais que j'ignorais la raison pour laquelle tu m'envoyais sans cesse dehors?
Gözüm üzerinde olacak.
J'y veillerai.
Geldiğimden beri gözüm üzerinde.
Je vous ai à l'œil depuis mon arrivée.
Bir gözüm üzerinde ona göre.
Comme ça, je t'aurai à l'œil.
Ben de doğru yola sapmama ihtimaline karşı gözüm üzerinde tam arkanda olacağım.
Je vous aurai à l'œil. Dans le cas où vous vous tromperiez de chemin.
Ama gece gündüz gözüm üzerinde olacak böylece kaçıp gidemeyeceksin.
Mais je veillerai à ce que tu ne t'échappes pas.
Gözüm üzerinde olacak. Bu ülkede herkes özgürdür.
On prend au sud et on se dirige vers les collines.
Pekala. Pekala. Gözüm üzerinde, oldu mu?
Et je veux que vous me regardiez.
Gözüm üzerinde, Damien.
Je garde juste un œil sur toi, Damien.
Çizgiye gelene kadar gözüm üzerinde olacak. İyi bir asker olmasını sağlayacağım. Senin bir itirazın olmazsa!
Je veillerai moi-même à ce que vous suiviez la ligne, et je ferai de vous un bon soldat, sinon je saurai pourquoi!
Gözüm üzerinde olacak. Hadi.
Je les ai à l'œil.
Gözüm üzerinde, eğer çizgiyi aşarsan...
Si tu t'écartes du droit chemin...
Gözüm üzerinde.
Je t'ai observé.
- Oyununu bildiğin gibi oyna ama gözüm üzerinde.
Faites comme vous voudrez. Je vous lâcherai pas!
# Gözüm üzerinde bebeğim #
j'ai l'œil sur toi, mon pote l
Gözüm üzerinde.
Je ne vous perds pas de vue.
Gözüm üzerinde olacak.
On se reverra.
Gözüm üzerinde.
Je garderai un oeil sur vous.
Gözüm üzerinde olacak.
Allez-y, je la surveille.
Gözüm üzerinde, gözüm üzerinde, gözüm üzerinde ahbap.
Je t'ai à l'oeil, mon pote.
Gözüm üzerinde.
Je te surveille. Monte.
Gözüm üzerinde.
Je vous surveille.
Nasıl halledileceğini sana göstereceğim, gözüm üzerinde olacak.
Je vous expliquerai, le moment venu.
Gözüm Matmazel Brandon'un üzerinde iken benim yerime tanıdığım en güvenilir adamı Deli Yıldızını korumakla görevlendireceğim.
- Rien ne sera oublié. J'enverrai l'homme le plus fiable que je connaisse à la Tour
Gözüm hep üzerinde mi olacak?
Je ne peux pas te laisser!
Bir gözüm hep üzerinde.
Je la surveille.
Birkaç aydır gözüm bu yerin üzerindeydi. Şu kontrol noktaları sorunu var, bu sürücünün rahatça geçmesi için kimlik kartları ve benzer şeyler demek. Polisin gözü hepimizin üzerinde.
Donc il faut un laissez-passer et tout le toutim.
"Gözüm hep üzerinde" dedi. Oldukça da samimiydi söylediğinde.
Quand il dit : "Je t'ai suivi de près," il dit la vérité!
Gözüm üzerinde.
Tu as l'air d'un innocent pèlerin.
Gözüm şu yerin üzerinde.
C'est là-bas.
Gözüm dördünüzün üzerinde.
- Eh oui, je ne peux pas en surveiller quatre.
Gözüm onun üzerinde.
Je le surveille.
" Gözüm hep üzerinde
Je garde toujours un œil sur toi...
Gözüm Dudley'nin üzerinde olacak ve sana İngiltere'deki her okulun kapısını açacak bir referans yazacağım.
J'aurai l'œil sur ce Dudley. Et ma lettre de recommandation vous ouvrira toutes les écoles.
Gözüm kuzeninizin üzerinde.
J'ai l'œil sur votre cousine.
Bir gözüm de senin üzerinde.
j'ai toujours parié sur toi, Mark.
İyi, ama gözüm üzerinde.
Pourquoi on n'achète pas un magnétoscope VHS? On loupe plein de bons films.
Gözüm onun üzerinde olacak.
Il bougera pas, je l'ai a l'oeil.
Ama bir gözüm onun üzerinde olacak tamam mı?
– Mais je le surveillerai.
- Hey, gözüm üzerinde olacak, Newton.
Hé! Je vais te surveiller, Newton.
Sen Rikako'nun üzerinde Ay olurken, benim gözüm Yumi'deydi.
Je la contemplais pendant toi, tu dévorais Rikako des yeux.
Gözüm hep onun üzerinde. Senin için. Tamam mı?
Je garde un œil sur elle.
Gözüm hala üzerinde.
Je te surveille encore.
Uzun bir gece olacak. Ayakta ve bir gözüm onların üzerinde olmak zorunda kalacağım.
La nuit va être longue, il va falloir les tenir à l'œil.
Ve benim de elimden geldiğince bir gözüm onun üzerinde olacak.
J'ouvrirai l'oeil aussi.
Yerinde olsam bu aralar fazla kafa yapmazdım, böylece gözüm hep yeni dostlarımın üzerinde olurdu.
Tu sais, je voudrais avoir l'esprit clair en ce moment à ta place... pour garder mes petits amis à l'oeil.