Gülümsüyor traduction Français
554 traduction parallèle
Evet. Hep ona gülümsüyor.
Elle est toujours à lui sourire.
Benim yanımda olmak için seni kullanıyor... arkandan bana gülümsüyor... kalbimde ölmüş olan şeyi canlandırmaya çalışıyor.
Il se sert de vous pour me voir, pour essayer de raviver une passion d'antan.
Muhteşem Machiavelli, ahlaksız Sidney Kidd'e gülümsüyor.
Un petit Machiavel, derrière ses sourires.
Gülümsüyor. - Çok, çok uzaklarda.
Dans un autre monde...
Bana gülümsüyor.
Il me sourit.
Kadının gözleri bile gülümsüyor.
Elle sourit avec ses yeux.
Sırıtmadan gülümsüyor.
Elle sourit sans minauder.
Oyunlarda gözü yok Antonius, senin gibi. Çalgı dinlemiyor hiç, binde bir gülümsüyor. Gülümseyince de öyle bir gülümsüyor ki alay ediyor sanki kendisiyle şaşıyormuş gibi kendi aklına gülümseyerek bir şey bulabildiği için.
Il n'aime pas le théâtre comme toi, n'écoute pas de musique, sourit rarement, comme s'il se moquait de lui et se méprisait de pouvoir sourire.
Gülümsüyor bak.
Vois, il sourit.
Aramıza karışmış, sana bakıyor, gülümsüyor, yanından geçti.
Il est parmi nous, perdu dans la foule. Il te regarde, te sourit.
Birazdan uykusunda gülümsüyor olacak. Bir çocuk gibi.
Dans un instant, il va sourire... comme un enfant.
Orada yatarken öyle çaresiz görünüyor ki... bir çocuk gibi uykusunda gülümsüyor.
Il a l'air tellement vulnérable comme ça... il sourit dans son sommeil, comme un enfant.
Çünkü herkes gülümsüyor
Parce que tout le monde sourit...
Ölüm'e gülümsüyor Tanrı'ya kıkırdıyor, kendisine gülüyor ve kızlara gülücükler yolluyor.
Il sourit à la Mort. Il la nargue, ricane du Seigneur, se rit de lui-même et sourit aux filles.
Sanırım belediye başkanı sana gülümsüyor. Aynısını yap.
Le maire t'a fait un sourire.
Bugün hayat bana gülümsüyor, size de gülsün isterim.
La vie me sourit. Souriez aussi.
Şimdi yukarıdan bizi izliyor ve gülümsüyor.
Elle nous regarde de là-haut en riant. Ne vois-tu pas?
Sürekli gülümsüyor.
Il sourit tout le temps.
Son üç-dört aydır her karşılaşmamızda bana gülümsüyor olman Balestrieri ile yaptığın şeyi benimle de yapmaya hazır olduğunu anlatıyordu.
ça fait 3 ou 4 mois que vous me souriez en me voyant... que vous êtes prête à faire avec moi ce que vous avez fait avec Balestrieri.
Gülümsüyor.
Elle sourit.
Gülümsüyor.
Elle sourit!
Bak, nasıl gülümsüyor, dişleri nasıl ışıldıyor koyu renk saçlarını nasıl savuruyor.
Regarde-la sourire, vois briller ses dents, comme elle secoue ses cheveux sombres.
- Gülümsüyordu. - Gülümsüyor muydu?
Il souriait.
İnsanlara gülümsüyor, ellerini sıkıyor, merhaba diyordun...
Tu serrais des mains, tu faisais des sourires et des salutations.
Bu kadın bir banyo alma çabası içerisinde... Şu genç adamın yanında sevimli bir şekilde gülümsüyor.
D'abord, cette femme se lave puis sourit au jeune homme.
Başkanımız festival coşkusuyla gülümsüyor,
Mamans et papas, les portes sont grandes ouvertes.
Hiç konuşmuyor sürekli gülümsüyor!
Tu vois, elle dit jamais rien. Elle fait des sourires, toujours des sourires.
Çocuk gülümsüyor mu diye kontrol ediyordum.
Non, non non. Pas du tout.. je m'assure seulement que ce garçon sourit!
- Gülümsüyor.
- Il sourit.
- Hâlâ gülümsüyor musun?
- Toujours le sourire, Skinner?
Bebek çok hoş, hep gülümsüyor.
Le bébé est sympa, il sourit tout le temps
Ve tüm küçük yaratıklar Gülümsüyor neşeyle
Et les petites créatures S'ébattent dans la nature
Gülümsüyor çünkü budala.. budala.
Ça le fait sourire, d'être un connard!
Yüzündeki çizgilerin kombinasyonuna bakın, ona gülümsüyor görüntüsü veriyor. Yaklaşın, bu gülüşün maskesi düşer. Acılı bir buruşukluk ve yavanlık olur.
Une certaine composition des rides donne à son visage l'apparence du sourire qui vu de près, n'est qu'une grimace sordide.
Erkeklerin hepsi yalan olup mahvolurken o neşeli ve gülümsüyor.
Gaie et souriante, pendant que les hommes se couchent pour mourir.
Neden herkes mutlu ve gülümsüyor, baba?
Pourquoi chacun est-il heureux et souriant, père?
Neden herkes mutlu ve gülümsüyor baba?
Pourquoi chacun est-il heureux et souriant, père?
Mutlu bir başkan gülümsüyor.
Un président heureux, souriant.
İyi şans üzerinde gülümsüyor.
La chance vous sourit.
Gülümsüyor ve sen onu seçiyorsun.
Il te sourit et tu le choisis,
Gülümsüyor. Çekebilir miyim şimdi?
Regarde, elle sourit.
Baksana gülümsüyor.
Elle n'est plus très jeune.
- Herkese gülümsüyor.
– Il sourit à tous.
Sürekli gülümsüyor ve aşırı ilgi gösteriyordu. Ama samimi olmadığını derhal anlamıştım.
Il n'arrêtait pas de sourire et de me dorloter... mais j'ai su tout de suite qu'il n'était pas sincère.
Bana gülümsüyor gibiydi, ben de karşılık verdim.
Ce séant semble me sourire. Je réponds donc à ce sourire.
[gülümsüyor] O zaman sorununuz çözüldü.
Il est réglé.
İki - [Gülümsüyor]
Deux :
[Gülümsüyor] İç çamaşırı yok mu?
Pas de slip?
Pagan çobanı gülümsüyor :
Le Pasteur Paganus sourit :
Nick, gülümsüyor şu an.
Nick, elle a envie de rire.
[Gülümsüyor]
- Tu veux parier?