Güçü traduction Français
10,666 traduction parallèle
O evde her ne varsa ondan gelen gücü hissedebiliyorum.
La chose qu'il y a dans cette maison, je sens le pouvoir qui en émane.
O evde ne varsa, ondan gelen gücü hissedebiliyorum.
Je peux sentir le pouvoir de ce qui est dans cette maison.
Karanlık'ın neredeyse sınırsız gücü vardır.
Les Ténèbres sont un pouvoir infini.
İnsanların gücü dostum.
Le pouvoir au peuple, mon ami.
Daha çok güçlenip daha çok Hız Gücü ile dolmasını istiyorsun.
Tu veux qu'il devienne plus puissant, avec plus de... force véloce.
Ne kadar çok gücü olursa o kadar çok alabilirim. Sense bana yardım edeceksin.
Plus il aura de pouvoirs, et plus je pourrais lui en prendre et tu vas m'aider.
Vampir duyma gücü yeterince kötüyken kâfirler yerde sürünmeye başlayınca uykum kaçıyor işte.
L'ouïe de vampire craint, mais quand les hérétiques commencent à ramper, c'est là que je perds sommeil.
Bu asiler acımasızdı. Cadı gücü olan vampirler.
Les hérétiques sont sans pitié, des vampires avec des pouvoirs.
Bazen cadılar güçlü bir tılsım ya da eseri gücü içine gizleyerek saklar.
Parfois les sorcières dissimulent un puissant talisman ou une relique en cachant la magie à l'intérieur.
" Taş kılıca ölümsüz düşmanlara karşı olan gücü veriyor.
" La pierre donne l'épée de son pouvoir contre des ennemis immortels.
Aurora bana zarar vermeye ne niyeti ne de gücü yeter.
Aurora n'a ni les moyens ni la volonté de me nuire.
Kalkanın gücü görünmez olabilir, ama etkileri değil.
Le pouvoir du bouclier est invisible, pas ses effets.
Efsane der ki cadı bu iksiri bir prensin kaderini değiştirmek için kullanmış prense 10 adam gücü vermiş.
La légende dit que cette sorcière l'utilisa pour changer le destin d'un prince, lui donnant la force de 10 hommes.
Tony de ben de Birleşik Terörizm Görev Gücü'ndeydik.
Tony et moi étions à l'anti-terrorisme ensemble.
Onları hizaya getirmek için büyük irade gücü gerekti.
Ca a demandé beaucoup de force de les soumettre.
Bir yıl kadar önce yerel polis departmanlarına bir haber geldi. - Gücü olan her insan için 10 bin dolar.
Il y a un an, ils ont proposé aux flics locaux, 10 000 dollars par tête pour ceux qui ont des pouvoirs.
T'evgin'in gücü bende.
J'ai pris la force de T'evgin.
Gapoliraaz, gücü ele geçirme.
Gapoliraaz, prendre la force.
İlacın mucizevi bir gücü var Majesteleri.
Les pouvoirs de ce médicament sont miraculeux, Votre Majesté.
Ben ve Charlie'nin gücü.
Notre opération.
Bu metin size kim ki gerekli gücü sağlayacak kafatasını getirirse ona ölümden döndürmekte rehber olacaktır.
Ce texte sera le guide grâce auquel le témoin se procurera le crâne qui lui accordera le pouvoir de ramener les morts
Sarah o şeyin bir gücü olduğuna dair garip bir fikre sahipti, ancak ben inanmadım.
Sarah avait cette idée étrange que cette chose avait du pouvoir, mais je ne l'ai pas cru.
Buharlaştırmanın soğutma gücü, sıcaklığı düşürmenin en hızlı yollarından birisidir.
Vous avez suivi? L'effet de refroidissement par évaporation est le moyens le plus rapide pour diminuer la température.
Devam et kanıtla bunu, ama buradan iki yıl sonra çıkacağım ve avukatlığın bütün gücü onda var.
Et bonne chance pour aller de l'avant et prouver ça, mais il a tout les pouvoirs d'un représentant jusqu'à ce que je sorte d'ici dans deux ans.
Muazzam bir hayal gücü var. Hakkını veriyorum.
Elle a une imagination débordante, on ne peut pas lui enlever ça.
Shawn'ın evine gücü sağlayan anahtarı ara üzerinde Birincil Gerilim Konventörü yazacak.
cherche après le levier avec indiqué "Convertisseur de première tension" c'est ce qui contrôle la puissance qui va chez Shawn.
Shawn'ın evine gücü sağlayan anahtarı ara üzerinde Birincil Gerilim Konventörü yazacak.
Cherche le levier marqué "Convertisseur de première tension", c'est ce qui contrôle la puissance qui va chez Shawn.
Kanını boşaltma işlemi, vücudundaki gücü meşgul ediyor.
Drainer ton sang garde ton corps puissant occupé.
Artık daha fazla parası yok daha fazla gücü ya da arkadaşı da yok.
Il n'a plus d'argent, plus de pouvoir, plus d'amis.
Şu anda Penny'nin hayal gücü kontrolden çıkmış durumda ama buluşurlarsa gizem ortadan kalkar ve korkusu diner.
Eh bien, maintenant, l'imagination de Penny se déchaîne, mais si ils se rencontrent, qui permettra d'éliminer le mystère et atténuer ses craintes.
Sen de yalnızlığın gücü müsün?
Et toi le pouvoir de l'isolement?
Başkan Eckhart'ın düşmesini isteyen biri varsa patronunun bunu yapacak gücü vardı.
Si quelqu'un voulait s'en prendre au président Eckhart, ton patron avait le pouvoir de le faire.
Bu onun gücü müydü yoksa senin zayıflığın mı?
Était-ce sa force ou ta faiblesse?
Gücü kaybettik! Acil durum protokolü başlatıyorum.
Nous perdons le courant!
Üçümüzü taşıması için yeterli tahrik gücü yok.
Il n'y a pas assez de propulsions avec nous 3 à l'intérieur.
Sana ileri itme gücü için çok fazla beden olduğunu söylemiştim.
Je t'ai déjà dit qu'il y avait trop de personnes pour flotter.
- Bu aletin gücü bu kadar.
Cette machine à elle seule en sait tellement sur elle.
Evet, garip bir hayal gücü var.
Avec une imagination flippante.
Sağlam bilgilere dayanarak önleyici polis gücü oluşturulacak bazı genetik ucubelerin medyum içgüdülerine bağlı olmayacak.
Police préventive se basant sur des données solides, - non sur les instincts psychiques de monstres génétiques
Geceleri nasıl uyuyorsunuz, Dedektif bir polis gücü olarak çalıştığınızı bilerek?
Comment dormez vous la nuit, inspecteur, sachant que vous travailler pour la police d'état?
Bu gücü dünyanın kalanına da vermeliyiz.
Il faut donner cette force au reste du monde.
Gücü eline aldığından ve motorla deneyim kazandığından dolayı her parkurda çok büyük riskler alıyordu.
Il a réussi à contrôler la puissance et il a plus d'expérience avec sa moto, mais il prenait de gros risques à chaque fois qu'il roulait.
Hayatlarının bir noktasında, güç buluyorlar. İmkansız bir şeyi başarma gücü.
Ils acquièrent de la force et de la volonté au fil du temps et cela fait naître un désir très fort de chercher à accomplir l'impossible.
Çekiş gücü kontrol sisteminin bir parçası.
Il fait partie du système d'antipatinage.
Gücü doğrudan halkın eline verdim.. .. kimsenin skalalar hakkında bir bilgisi yok.
En dispersant le pouvoir directement dans les mains du peuple, aucun individu ne peut faire pencher la balance.
Tiyatronun gücü.
C'est le pouvoir du théâtre.
Sadece gücü büyüleyici.
Son seul pouvoir est l'enchantement.
Bir yerin gizemlerle dolu olduğunu söyle ve hayal gücü her şeyi devralsın.
Un endroit qui est plein de secrets et où l'imagination prends place.
Onu bulmak için Metro'nun gücü seninkinden daha fazla.
La police a plus de ressources pour le trouver que toi.
Ama annem onu yapacak gücü kedinde hiç bulamadı.
Mais elle ne pouvait pas se résoudre à le faire.
Delta Gücü Koruyucunuz teğmen Hammond'a ne oldu?
Qu'est-il arrivé à votre escorte Delta Force? Lieutenant Hammond?