Halife traduction Français
43 traduction parallèle
Halife.
Le Calife
Halife efendimiz!
"Le Calife!"
Halife, taliplileri bekliyor.
Le Calife attend les prétendants.
En büyük tecavüz, kudretli halife, sizin soylu eviniz üzerinde işlenmiştir.
Votre noble maison a été souillée de la plus vile façon, ô puissant Calife!
Bir prens gibi ya da bir halife gibi zengin?
Aussi riche qu'un prince ou qu'un calife?
İşte, halife geliyor.
Voici le calife. Souris-lui.
Halife, cezanızı affetti.
Le calife vous graciera.
Bu karanlık, kasvetli ve... tükenmiş halife için!
Que ce calife lugubre, exsangue et épuisé sache enfin que nous ne sommes pas des martiennes!
Adım Ömer Halife ve size ihtiyacım olduğunu söylemek için 1,000 mil yol kat ettim.
Je m'appelle Omar Khalifa et j'ai parcouru 1500 km pour vous parler.
Jack Colton, Ömer Halife.
Euh, Jack Colton, Omar Khalifa.
- Bay Halife...
- M. Khalifa a...
- Çok yaşa Halife! - Çok yaşa!
Vive le Khalife!
Halife Mansur çok yaşa!
Vive le Calife Mansour!
Halife onun için yüz dinar ödüyor.
Le Calife m'en offrirait 1 00 dinars!
Eğer bu kitabı Halife'nin kütüphanesi için alamazsam beni katleder.
Si ce livre manquait à la bibliothèque du Calife, il m'égorgerait!
Ben Halife'nin oğluyum!
Je suis le fils du Calife.
Halife'nin oğlu dansçı olmak istiyor.
Un fils de Calife qui rêve d'être danseur!
Halife'nin oğlu ve fakir çingene kız...
Le fils du Calife et une pauvre Gitane...
Halife'nin oğluysan insanlar bakar.
Un fils de Calife attire les regards.
Halife'nin oğlunu mu?
Le fils du Calife, danseur?
Halife'nin oğlu halkın arasına karışmış. Çok mütevazisin.
Un fils de Calife qui se mêle au peuple, quelle modestie!
Halife'nin oğlu mu?
Le fils du Calife?
Ders vermesini yasaklaması için Halife'yi zorlamalıyız.
Faire pression sur le Calife pour qu'il lui interdise d'enseigner.
Halife'nin oğlu olup olmaman fark etmez. Devam edersen, vururum.
Une grossièreté de plus, et fils de Calife ou pas, je te flanque une gifle!
Halife'nin keyfi kanunlarımızın yerine geçiyor.
L'humeur du Calife s'est substituée à la loi.
Halife, kanunların üstünde değil. Onun da yaptıklarının hesabı sorulabilir.
Le Calife n'est pas au-dessus des lois, il doit rendre compte de ses actes.
Halife'nin çıkarcılara ihtiyacı yok.
Le Calife n'a pas besoin d'employer des mercenaires!
Halife'nin oğlu?
Du fils du Calife?
Halife'nin oğlu olmamın dışında saygı duyulan biri olacağım.
D'ailleurs, je suis le fils du Calife. Je saurai me faire respecter.
Halife sensin. Yellensen bile halk selama durur!
Tu es le Calife, et tu as raison même quand tu pètes!
İnsanları evhama sürüklemekten ve anlayışlarını fesada uğramalarından dolayı Halife, ilimlerini öğretmelerinin yasaklanmasını emretti.
Pour avoir sombré dans l'océan de l'illusion, et obscurci le jugement du peuple, ils sont condamnés par le Calife à l'interdiction d'enseigner, dans les écoles et les mosquées.
Halife hazretlerüne bizzat haber ilittün.
J'ai moi-même informé sa Sainteté le Calife.
Canumuzu dar attuk. Halife Mısır'a çağırmış Tatarı.
Nous nous sommes sauvés dare-dare...
Yüzlerce yıldır, İslamiyet yıldızı halife sayesinde parlıyor.
Pendant des centaines d'années l'étoile de l'Islam a brillé sur le monde.
- Ya da bir "halife". - Halife, senin gibi!
Ou les califes!
Evet, dostlarım, Halife Allah'ın merhametinin gücünü bilir.
Oui, le califat connaît le pouvoir de la miséricorde divine.
Ailenden kaçtın, ordudan kaçtın, Halife'den kaçtın.
Vous fuyez votre famille, vous fuyez l'armée, vous fuyez le califat.
İstihbarat birimimiz, Halife kuvvetlerinin başında Ihab Rashid'in olduğunu söylüyor.
Nos services secrets pensent que les forces du califat sont menées par Ihab Rashid.
Halife senin düşmanın.
Le califat est votre ennemi.
Kendini Halife ilan eden yabancı istilacıların şiddeti nedeniyle topraklarımızda yaşanan acıdan bahsediyorum.
Je parle de la souffrance qui prévaut sur notre terre en ce moment, amenée par la brutalité des envahisseurs étrangers qui déclarent être le véritable califat.
Banu Zahra'nın Halife'nin üstesinden geldiği duyuldu.
Les gens entendent que le clan Banu Zahra l'a emporté sur le califat.
Ondan sanki bir "halife" gibi söz ediyorsunuz.
La royauté, à vous entendre.
Halife'nin oğlu.
Ce n'est que le prince héritier.