Her zamanki şeyler traduction Français
231 traduction parallèle
Tabii, işte şurada. Her zamanki şeyler.
Les choses habituelles.
Her zamanki şeyler.
Comme d'habitude.
Hayır, her zamanki şeyler.
- Rien, tout est normal.
Her zamanki şeyler.
Oh, la vie habituelle.
- Her zamanki şeyler.
Je suis épuisé. - Quoi de neuf?
- Her zamanki şeyler : - İnsanlar, dedikodu, bilirsiniz.
- Oh, vous savez, la routine... les gens, le bavardage, le commérage, vous connaissez.
Bilirsin, her zamanki şeyler işte.
Tu vois, juste la routine.
- Her zamanki şeyler.
- Comme d'habitude.
- Her zamanki şeyler, Goldie ~ kaya tabanı ve çimento.
- Tout dépend de ce qu'on trouvera. - De la roche et du ciment.
Her zamanki şeyler.
Tu sais, comme d'habitude.
Her zamanki şeyler işte.
Moi? La petite routine.
Her zamanki şeyler.
Mais à quel sujet? Tout ce que tu connais.
Her zamanki şeyler. Okuyorum, yürüyorum, insanlarla konuşuyorum, öyle şeyler işte.
Ce qu'on fait d'habitude... je ris, je communique avec les autres.
Her zamanki şeyler işte. - Bu, kuzenim Angela.
Je te présente ma cousine Angela.
- Ne oldu? - Her zamanki şeyler.
Quoi de neuf?
Her zamanki şeyler Reed.
Reed m'a sorti son baratin habituel.
- Sen ne yapacaksın? - Her zamanki şeyler.
- Qu'est-ce que tu vas faire?
Her zamanki şeyler : Cüzdan, para, kimlik.
Les trucs habituels : portefeuille, argent, papiers d'identité.
Her zamanki şeyler.
La routine.
Bilirsin işte, her zamanki şeyler.
Toujours pareil.
- Çantanızda neler var? - Her zamanki şeyler.
Je peux vous demander ce que vous avez dans le sac?
- Her zamanki şeyler.
- Les classiques.
her zamanki şeyler. Karşılıksız çek vermeler bana söylemeden para çekmeler doktorun tavsiyelerini dinlememeler.
Chèques en bois, retraits sans ma permission, il n'écoute pas son médecin...
- Her zamanki şeyler.
- Oh, comme d'habitude.
Her zamanki şeyler oldu.
C'est comme d'habitude.
- Her zamanki şeyler.
- Aux trucs habituels.
- Her zamanki şeyler.
- Comme toujours.
- Halk arasında çıplak dolaşma. Uyuşturucudan uzak dur Kimseyi öldürmemeye çalış. Her zamanki şeyler işte.
Evite l'exhibitionnisme, la drogue, les homicides, toutes ces conneries.
Bilirsin her zamanki şeyler.
Le quotidien banal, quoi.
- -Yemek. Sinema. Her zamanki şeyler.
- Dîner, cinéma, comme d'habitude.
Her zamanki şeyler.
C'est le blabla habituel.
Bilirsin, her zamanki şeyler.
Oh, ce qu'on dit d'habitude.
Biliyorsun, her zamanki şeyler.
Comme d'habitude.
- Her zamanki şeyler.
- La routine.
Büyük bir servet, kısa bir ömür. Her zamanki şeyler.
Gros portefeuille, petite espérance de vie, la routine.
Hayır, her zamanki şeyler.
Non, la routine.
"Biliyorsun, her zamanki şeyler."
"Vous savez, c'est comme le reste."
Evet, bilirsin, her zamanki şeyler.
Ben, vous savez, c'est comme le reste.
Her zamanki seyler. Suçlari, tasariyi geciktirmesi... insanlari aç birakmasi... Joe!
Comme d'habitude, écrivez un bandit bloquant une loi d'aide publique, affamant le peuple.
Her zamanki gibi kendinizden de bir şeyler katmışsınız.
J'imagine que vous l'avez amélioré, comme toujours.
Bittiğinde her zamanki sıradan şeyleri söylediler. Tam olarak ikna olmadığınızda söylediğiniz şeyler işte.
On m'avait fait les compliments habituels, ce qu'on dit quand on n'y croit pas.
Bilirsin, şehirde yaptığın her zamanki şeyler.
Tu vois...
Her zamanki şeyler Yüzbaşı.
Les choses habituelles, mon capitaine.
- Her zamanki şeyler.
la routine. C'est tout?
Biliyorsunuz, yine her zamanki şeyler olacak.
Ce sera comme d'habitude.
- Her zamanki şeyler.
Voilà.
Oh, her zamanki şeyler.
Les trucs d'usage.
Bilirsin işte her zamanki şeyler.
Ia routine!
Ama her zamanki gibi delillerin anlatacağı şeyler var.
C'est bien là, le problème, mes amis.
Her zamanki şeyler Telefonda birini işletmek.
- La routine.
Her zamanki şeyler.
- Oui.