Hobby traduction Français
565 traduction parallèle
- Hobiniz var mı Bay Kirby?
Avez-vous un hobby?
Hobiler, zihni olduğu kadar bedeni de geliştirmelidir.
Le hobby idéal est celui qui sert le corps autant que l'esprit. Le hobby idéal est celui qui sert le corps autant que l'esprit.
Matbaacılık hobisi. Hepsi bu.
L'imprimerie est son hobby.
Hobim kelebeklerle uğraşmaktır.
Les papillons sont mon hobby.
Franz Kindler'la ilgili hiçbir kanıt yok. Küçük bir şey hariç, neredeyse saplantıya varan bir hobisi var. Saatler!
Il n'y a aucun indice de son identité à part une chose, il a un hobby qui est presque une manie, les horloges.
Çıktığımda da bir koruyucu aileye yollandım.
Après, on m'a placée chez une dame qui avait un hobby social.
Sahtecilik benim için hobi değil. Bir sanat.
Pour moi, la falsification n'est pas un hobby mais un art.
- Bu onun hâlâ hobisi mi?
- C'est toujours son hobby?
Bir tür hobi gibi.
Un sorte de hobby
- Hayır, Don, sizin için bir hobi.
- Non, pour toi, Don, c'est un hobby.
Kadınlar, bu benim hobim.
Les femmes, c'est mon hobby.
- Yaşlı bir adamın hobisi işte.
- C'est mon hobby.
Benim hobim olan bir gezegenden ziyaretçilerim var buna ne kadar sevindiğimi sizlere anlatamam.
Quel plaisir que de recevoir des visiteurs de la planète dont j'ai fait mon hobby.
- Bu tür hiçbir uğraşın yok mu?
Tu n'as pas de hobby?
Ama en çok hoşuma giden hobim yarış güvercini meraklılarıydı.
Mais mon hobby préféré est la course d'éleveurs de pigeons.
Bu onun hobisiydi.
C'était son hobby.
Petrol benim sadece hobim.
Le pétrole, c'est mon hobby..
Benim asıl mesleğim balıkçılıktır!
le pétrole, c'est mon hobby!
İş mi, yoksa bir hobi mi?
Qu'est-ce que c'est, un travail ou un hobby?
Hiç bir merakım olamaz mı?
Je n'ai pas le droit d'avoir un hobby?
Suç, sizin hobinizdir. Degil mi?
Le crime est qu'un hobby pour vous, n'est-ce pas?
Suç işlemek, benim hobim mi sence?
Je dois te prouver que le crime n'est que mon hobby.
Bir hobiniz var mı?
Aez-vous un hobby?
Peynircilik babamın hobisiydi.
Le fromage n'était qu'un hobby.
En sevdiğin renk mavi. Hobin yelkencilik, en sevdiğin yemek Çin yemeği. Kadınlardaki seçimin eskisi gibi değil.
Ta couleur préférée, c'est le bleu, ton hobby préféré, la voile, ton resto préféré, le chinois, et ton type de femmes a sacrément changé.
Pahalı bir hobi gibi görünüyor.
On dirait un hobby très cher.
Bu hayatımın en rahatlatıcı hobisi.
J'ai trouvé un nouveau hobby!
Bir tür hobi.
Disons... c'est un hobby.
Eski sevgilinin hobisi adam öldürmek, belli.
Le hobby de ton ex, c'est le meurtre. C'est quoi, son métier?
Duyduğuma göre, komik bir DJ'mişsin. Komedi benim hobimdir.
Il parait que vous etes trés drôle comme animateur, et le comique, c'est mon hobby.
Aslında hobiden de öte bir şey.
En fait, c'est plus qu'un simple hobby.
Hobim - dünyanın en ünlü savaşlarının strateji ve taktikleri.
Mon hobby : la stratégie des grandes batailles de l'histoire.
Herkesin bir hobisi vardır.
- Tout le monde a un hobby.
Biliyordum, onları hiddetlendirecek olan, benim küçük - hobindi?
Je savais qu'ils seraient réticents sur... – Votre hobby?
Yani, emniyet mülahazasıyla efendim, odaya giren herkesin kıçı bu sapık herif tarafından okşanacak mı?
Je fais mon travail. Une veine que votre travail soit aussi votre hobby!
Ancak küçük bir hobisi var. Daha ziyade bir takıntı.
Mais il a un hobby, plutôt une obsession.
Evet, bir iş bul veya hobi.
Trouve-toi un boulot. un hobby.
Belki bir hobi bulmanın zamanıdır.
Tu devrais changer de hobby.
Özel merak mı?
C'est comme un hobby pour toi?
Sadece hobi.
Ce n'est qu'un hobby.
Tek ihtiyacım olan... Bir hobi.
Voilà ce qu'il me faudrait, un hobby.
Sen benim hobim haline geldin.
Tu es devenu mon hobby.
Sanırım artık yeni bir hobi bulmalıyım.
Je crois qu'il me faudra un nouveau hobby maintenant que Charlie est...
Senin için "hobim" mi dedi?
Il vous a appelé son hobby?
Bu bizim için bir hobi.
En fait, c'est plus un hobby qu'autre chose.
Sahi mi?
C'est son hobby.
Güreş.
Parce que la lutte était leur hobby.
Ben bu kelimeden hiç hoşlanmam.
"Hobby", c'est un mot qui ne me plait pas.
Bu senin hobin mi?
C'est ton hobby?
Doldurmak.
- C'est mon hobby.
Belki bir hobi.
Un hobby, peut-être.