English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ H ] / Hodge

Hodge traduction Français

329 traduction parallèle
Bayan Hodge için bir etek.
Un jupon en flanelle pour Mme Hodge.
Hodge County'den bir Styles ile evlendi.
Elle a épousé un Styles du comté de Hodge.
Dr Da Silva, Dr Hodge?
Dr Da Silva? Dr Hodge?
- Onu sen muayene ettin Hodge. - Evet.
- Vous l'avez examiné.
Mulder,... silahı bırak ve Hodge'un sana kan tahlili yapmasına izin ver.
Mulder, pose ton arme et laisse Hodge te faire une prise de sang.
Hodge?
Hodge?
Bu gece bizimle CIA bölüm şefi Walter Hodge beraber olacak.
Six chefs d'accusations ont été retenus contre lui. walter Hodge, chef de section de Ia CIA se joint à nous.
Tiffany Hodge, Tiffany Duke, Tiffany Fairchild, Tiffany Blum-Deckler?
Tiffany Hodge, Tiffany Duke, Tiffany Fairchild ou Tiffany Blum-Deckler?
John Hodge, Uçuş Yöneticisi.
"Directeur de vol"
Benden istedikleri her şeyi yaptım Hodges.
J'ai obéi aux ordres, Hodge.
Hodges Caddesi'nde yaşıyor.
Elle habite sur Hodge street. Je ne me souviens pas d'une Eva Mae.
Haydi dostum. Ben buna parti derim. Söylüyorum sana, Hodge - -
Mec, en route pour la fête... je te le dis Hodge...
Ofis numarası bin kırk dört. Bir hac kilidi açman gerekecek.
Tu devras te battre avec une serrure à pêne dormant Hodge.
- NasıI gidiyor, Hodge?
Comment tu te sens, Hodge?
Hodge, iletişimden sen sorumlusun.
Hodge, tu t'occupes des communications.
Bay Hodge'dan hassasiyete ve saygıya etkileyici bir karşı çıkış.
Un non retentissant à la sensibilité et au respect pour monsieur Hodge!
Hodge.
Hodge.
Nerelisin Hodge?
D'où venez-vous, Hodge?
Hodge üç defa çaktı.
Hodge en est à sa troisième tentative.
Umutla yüzülmez Hodge.
L'espoir ne garde pas à flot, Hodge.
Hodge, sıra sende.
Hodge, c'est à votre tour.
- Kaç yaşındasın Hodge?
- Quel âge avez-vous, Hodge?
- Hodge, buraya gel.
- Hodge, par ici.
Buna katlanmak zorunda değilsin Hodge.
Tu n'es pas obligé d'endurer ça.
- Otur yerine Hodge.
- Assieds-toi, Hodge.
Evet, otur Hodge.
Oui, assieds-toi, Hodge.
- Kıskacımdan kurtul Hodge.
- Libère-toi de ma prise, Hodge.
Hodge'un hiçbir suçu yok.
Hodge n'a rien à voir avec ça.
- Bu doğru mu Hodge?
- C'est vrai, Hodge?
Hodge, daha önce de bu okuldaydın.
Hodge, tu es déjà passé par là.
Hodge, havuzun kenarına gel.
Hodge, allez sur le côté de la piscine.
5506 Sınıfı, üçe kadar sayınca, "Hurra Hodge" diyeceğiz!
Classe 5506, on félicite Hodge à trois!
Hurra Hodge!
Hourra, Hodge!
William Hodge, Astoria, Oregon.
William Hodge : Astoria, en Oregon.
Hey Monty, gelip buradaki enkazı kaldırın. Hodd'un yerinden yaklaşık çeyrek mil ötede.
Il y a une épave de voiture à remorquer, à environ 500 m de chez Hodge!
- "Davulcu Hodge." Hardy.
- "Hodge Joueur de tambour", Monsieur. Hardy.
" Davulcu Hodge'u son yolculuğuna gönderdiler Tabutsuz, bulunduğu gibi
" Ils balancent le corps de Hodge, dans la fosse... non-cercueillé, tel que trouvé :
Genç Davulcu Hodge hiç bilmiyordu Wessex'teki evinden henüz ayrılmıştı Sonsuz Karoo'nun anlamını Güney Afrika'nın bereketli topraklarını Gece indiği zaman Karanlığın ortasında tuhaf yıldızlar
Le jeune Hodge Joueur de tambour n'a jamais connu, venant directement de sa résidence de Wessex, la signification du large Karoo... du buisson, du terreau poussiéreux... et pourquoi dans le ciel de nuit se levaient... d'étranges étoiles au crépuscule.
Yine de bu bilinmeyen toprağın bir yerinde Hodge ebediyen var olacak,
Mais une portion de cette plaine inconnue... dont Hodge fera toujours partie ;
"Yine de bu bilinmeyen toprağın bir yerinde Hodge ebediyen var olacak." Bu Rupert Brooke'a benziyor mu?
Je me demandais si cette "portion de la plaine inconnue dont Hodge fera toujours partie"... est comme Rupert Brooke, Monsieur.
- Hodge?
- Hodge?
Bir toplu mezarlığa atılmış olsa da, o yine de Davulcu Hodge.
Alors, même étant balancé dans une fosse commune... il est toujours Hodge Joueur de tambour.
"Yine de bu bilinmeyen toprağın bir yerinde Hodge ebediyen var olacak."
" Mais une portion de cette plaine inconnue... dont Hodge fera toujours partie ;
Homini gırtlak Hodge dahi ona pençelerini geçirmişti.
Et "l'Enorme" Hodge a bondi sur elle.
- Bir de Sue Hodge var.
- Brian "pense"? - Et aussi Sue Hodge.
Hodge geleneği. Tıpkı babayla koca arasındaki kız alış verişi gibi.
Comme devenir un bien d'échange entre le père et le mari.
Orson Hodge.
Orson Hodge.
Hodge haklı!
Hodge a raison!
Hodge!
Hodge!
- Konuş benimle, Hodge. - Manevra yapmalıyız, efendim.
- Parle-moi, Hodge.
- Hodge?
Hodge!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]