Hoşuna gidecek traduction Français
755 traduction parallèle
Demek asılmam hoşuna gidecek.
Vous aimeriez me voir pendre.
Bu işte sen de olacaksın, ve hoşuna gidecek.
Tu es sur ce coup et ça va te plaire.
Çok hoşuna gidecek.
Il sera ravi.
Çok hoşuna gidecek.
Vous aimerez beaucoup.
Umuyorum ve inanıyorum ki hem burada hem Red Gap'te bizimle olmak hoşuna gidecek.
J'espère que vous vous plairez ici et à Red Gap.
Bak, bu çok hoşuna gidecek : "Oturma odası, salon, teras, yüzme havuzu, ahır."
Que penses-tu de ça? Solarium, terrasse, piscine, écuries...
Bu hali de hoşuna gidecek.
C'est mieux.
Senin de çok hoşuna gidecek.
- La marijuana, j'aime. - Tu finiras par aimer le thé.
Hoşuna gidecek.
Il vous plaira.
Elbette gitmeyecek ama benimki senin hoşuna gidecek.
Mais je vous amuserai.
Burada çalışmak çok hoşuna gidecek.
Tu vas être enchanté du travail qu'on fait ici.
Pastalar çok hoşuna gidecek. Laura.
Ouaip, tu vas adorer ces biscuits.
Bu hoşuna gidecek.
Cela va te plaire.
Çok hoşuna gidecek.
Je vais faire un deuxième essai.
Mexico City'i tekrar görmek hoşuna gidecek.
Ca vous fera du bien de revoir la capitale.
Bunu duymak hoşuna gidecek, anneni de davet ettim.
Une autre bonne nouvelle! Ta mère sera là. Je l'ai invitée moi-même.
Silvana'ya götüreceğim. Çok hoşuna gidecek!
Ça l'amusera, j'en suis sûr.
Babanın çok hoşuna gidecek.
Ton père sera ravi.
Hollywood hoşuna gidecek mi bir bakmak istiyormuş.
Elle veut voir si elle se plaît à Hollywood.
Onun hoşuna gidecek ve sen bir salaksın.
Il en sera très content, idiot!
Bana yardım et sana hoşuna gidecek bazı şeyler getirdim, Bay Bonney.
Vous m'avez aidé, alors je vous ai apporté des choses, M. Bonney.
- Hayır. Merak etme. Bir gün hoşuna gidecek!
Tu verras... que tu... aimeras!
Her kızın hoşuna gidecek bir karşılama.
C'est le type de salutation qu'une femme adore
Sanırım hoşuna gidecek.
Je crois que vous aimerez.
O tepeler çok hoşuna gidecek.
Il adorera la vie dans les collines.
Bu kablolar Molumphry'nin çok hoşuna gidecek.
Ça, ça fera plaisir à Molumphry.
Babanın çok hoşuna gidecek değil mi!
C'est monsieur papa qui va être content, hein.
Onun hoşuna gidecek.
Il se plaira ici.
7 : 30'da orada buluşuruz, hoşuna gidecek.
Je vous y attends vers 7h30.
Daha önce söz verdiğimiz gibi, herkesin hoşuna gidecek bir sürpriz.
Comme nous l'avions promis, voici une belle surprise.
Hediyen hoşuna gidecek.
Vous aimerez ce cadeau.
Hoşuna gidecek mi bilmiyorum ama.
Remarque, je ne sais pas si ça va te faire plaisir.
Çok hoşuna gidecek. Evet.
Elle te plaira.
Hoşuna gidecek.
- Tu crois?
- Lütfen baba. Hoşuna gidecek.
- S'il te plaît, ça va te plaire.
İnan hoşuna gidecek.
Ça vous plaira.
Hoşuna gidecek bir hikaye.
Vous allez adorer.
- Senin de hoşuna gidecek, inan bana.
- Tu vas aimer ça, crois-moi.
Eminim hoşuna gidecek. Bakayım.
Montre, passe-le-moi.
Bora, senin hoşuna gidecek bir iş var.
Mors Bora'? Tu ne'pues mus'? J'ai une affaire à te proposer,
Sen yatağa git, ben hoşuna gidecek bir şey alıp hemen geliyorum.
Va dans le lit, je vais venir te faire quelque chose qui va te plaire.
Hoşuna gidecek bir fikir.
Une idée qui lui plaira peut-être.
Hoşuna gidecek bir kız da gelecek.
Il y aura une fille qui, peut-être, vous plaira.
Bakalım hoşuna gidecek bir şeyler bulabilecek miyiz?
Voyons si on trouve quelque chose pour toi.
Silahlardan o kadar memnun oldu ki, bize iyilik yapmak hoşuna gidecek.
Il est ravi d'avoir les fusils. Il nous accueillera.
Genelde senin hoşuna gidecek bir yaşam sürmüyorum.
Rien de brillant. Je ne crois pas que tu approuverais mon style de vie.
Hoşuna gidecek gibi görünmediğine göre, yoksun gibi görünüyor.
Comme ca n'a pas l'air de lui plaire, c'est fichu pour toi.
Ah bu şarap hoşuna gidecek.
Il est bon, ce vin.
- Ve bu hoşuna mı gidecek?
- Et cela vous plaira.
Eminim hoşuna gidecek!
Tu aimeras.
Bir sonraki adım hoşuna gidecek, Chris.
Maintenant je vais suivre votre conseil.