English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ H ] / Hpd

Hpd traduction Français

455 traduction parallèle
Ben Tokmakkent Emniyet Teşkilatından Şef Fairbanks. Silahlarınızı atın.
Ici le capitaine Fairbanks du HPD Baissez vos armes.
Ailemizle HPD'nin * arası...
- Entre notre famille et la police...
HPD, Graham'i olay yerinde cinayet silahını elinde tutar halde bulmuş.
Lui. La police a trouvé Graham sur la scène du crime, l'arme à la main.
HPD'nin dediğine göre, komşular Graham'in evinden çığlıklar duyduklarını belirtmiş.
Les policiers disent que les voisins ont entendu des cris venant de chez Graham.
Araç için bülten çıkardım. HPD barikatlar kuruyor.
J'ai lancé un avis de recherche sur le véhicule et placé des postes de contrôle.
Ama herhangi bir HPD veritabanından da sonuç çıkmıyor ben de aramayı tüm yurda genişletiyorum.
Mais on ne les trouve pas sur les données de la police. On va voir au niveau national. Super.
HPD'ye göre yüksek rütbeli bir teğmenmiş.
La police dit que c'est un type haut placé.
Chin, HPD'den ayrıldığını söyledi.
Chin a dit que vous aviez démissionné.
Pekâlâ, şimdi HPD ile telefonda konuştum.
Bon, je viens de parler à la police d'Honolulu.
HPD'nin gözünde puan kaybetmeme neden olduğunu biliyorum.
Ce qu'il a fait m'a causé bien des problèmes dans ma carrière.
Şu HPD'deki herifler hani şu sana destek olacakları konusunda bel bağladıkların...
Tu sais, les policiers dont tu dépends comme renfort?
HPD, Sid için kırmızı halı seriyormuş. Nasıl yani?
La police déroule le tapis rouge pour Sid.
- Tamam, dinle. Bulduğunuz parmak izlerini de ekleyip bu resmi HPD'ye, NCIC'ye, FBI'a, Interpol'e havaalanına ve marina güvenliklerine dağıtın.
Bon, ajoute ce que tu as imprimé et envoie la photo à la police, au FBI, à Interpol, à la police des aéroports et des ports.
- Tamam. Ayrıca HPD'nin tehdit oluşturdukları gerekçesiyle izleme listesine aldığı zirvedeki protestocuların listesi de lazım.
Il nous faut la liste des manifestants qui étaient à la conférence.
Şu an HPD desteğiyle eve doğru yol alıyorum.
Je vais à l'adresse escorté par la police.
HPD'deymiş.
Il est au commissariat.
HPD onu birden çok kez tutuklamış. Silah satışı nedeniyle de tutuklanmış.
La police l'a souvent arrêté, notamment pour vente d'armes.
Hayır. HPD şu an inceliyor.
Non, la police s'en occupe.
HPD ve SWAT Ekipleri gelene dek burada saklanacağız.
On reste ici jusqu'à ce que la police et le GIGN arrivent.
HPD ve SWAT Ekiplerini 2727 Piikoi Caddesi'ne gönderin.
Envoyez la police et le GIGN au 2727 rue Piikoi.
Tüm HPD görevlilerine hedefin Nick Taylor olduğu bilgisini verin.
Informez tous les agents que Nick Taylor est celui qu'on cherche.
HPD geldi.
C'est la police d'Honolulu.
HPD'nin nerede olduğumuza dair hiçbir fikri yok.
La police ignore où nous sommes.
HPD geldi.
C'est la police.
- Aferin sana. Saldırganların kim olduğunu bulana kadar HPD'nin orada kalmasını sağlayacağım.
Je vais mettre la police à stationner dans ce village jusqu'à ce qu'on trouve qui l'a attaquée.
HPD, Ben Bass'i muhtemel sebepten içeride tutuyor.
La police a Ben Bass en garde à vue pour cause probable.
HPD'nin elinde herhangi bir şüpheli var mıymış?
La police a des suspects?
Danny'yle ben de gidip HPD'den bilgi alalım.
- Danny et moi allons voir la police.
Sang Min, Kono'nun fotoğrafını çekti ve HPD'den Kono'nun polis olduğunu söyleyen birine yolladı.
Sang Min a pris une photo de Kono. Il l'a envoyée à la police d'Hawaï qui a dit que c'était un flic.
İçeride bir adamı var. HPD'de.
Il a quelqu'un dans la police d'Hawaï.
HPD ailesini kazandığı tüm haklardan mahrum bırakacak.
La police empêchera sa famille de toucher toute allocation.
HPD'yle bir sürü sonuçsuz kalmış narkotik davası konusunda görüştüler.
Ils sont venus voir la police au sujet d'affaires de stups qui ont échoué.
Kıpırdamayın! HPD!
Ne bougez plus, police!
Pekâlâ. Chin, HPD ve TSA ile irtibata geç.
Contacte la sécurité des transports.
- Evet. Ben de görüntüyü yüz tanıma programına yükleyip HPD sabıka fotoğrafı veritabanında bir eşleşme sağladım.
J'ai utilisé un logiciel de reconnaissance faciale, et j'ai eu un résultat dans la base de données de la police.
Caddeler kapalıymış. HPD her tarafa dağılmış haldeymiş.
Les rues étaient fermées, la police éparpillée.
HPD'yi alarma geçirebiliriz ama nereden başlamalarını söyleyeceğiz ki?
On peut alerter la police d'Honolulu, mais que feront-ils?
Kono, HPD'ye triatlon rotasındaki tüm bankaları ve lüks kuyumcuları alarma geçirmesini söyledi.
Les banques et les bijouteries de luxe sont prévenues.
Hatta babamın HPD'deki eski masasının bile izini sürdüm. Hiçbir kilide uymuyor.
J'ai même trouvé son ancien bureau à la police, mais rien.
Hayır, onu da düşündüm. HPD'nin numaralandırma formatına uymuyor. - Hayır, hayır.
Non, leurs numéros ne sont pas comme ça.
HPD ifadesini almaya çalışmış ama otelin 30 kilometre uzağındaki ormana nasıl geldiğini bile bilmiyor.
La police l'a interrogée, elle ne sait pas comment elle s'est retrouvée à 30 km de l'hôtel.
HPD ile birlikte seni otel odasına göndermemize ne dersin?
On peut vous mettre dans une chambre, avec un détective.
HPD'den aradılar.
La police d'Honolulu.
HPD arşivindeki arkadaşımdan haber geldi.
J'ai eu le type aux archives de la police.
HPD, kayalıkların oradaki dalga havuzunda bir cep telefonu bulmuş.
Qu'est-ce que c'est? On a trouvé son portable dans une flaque près des falaises.
HPD'dekiler mi?
À la police d'Honolulu?
1. Bölge'deki HPD genel merkezinin altında.
C'est sous le QG du commissariat, district 1.
Birincisi HPD'den.
Par le commissariat.
HPD!
Super.
HPD'nin takip sürüşü sınavından geçmiştin, değil mi?
Tu as passé le test de poursuite de la police?
HPD mesafeli davranıyor.
La police se tient à distance.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]