Ibrahim traduction Français
485 traduction parallèle
- Ali İbrahim!
Ali Ibrahim.
Hayır. Monasır'lı Şeik Ali İbrahim.
Cheik Ali Ibrahim, de la tribu Monassir.
Şeik Ali İbrahim'in kaçtığı bu sabahtan beri hiç haber yok.
Le Cheik Ali Ibrahim s'est enfui ce matin et depuis, on est sans nouvelles.
Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti.
Le Cheik Ali Ibrahim a été convaincu par mon ami et grand émir Mohammed el-Kheir, de me considérer comme l'Attendu, le vrai Mahdi.
İbrahim, İshak ve Yakub, yüksek insan ahlakının... ve asaletinin muteber kişilikleri olmuşlardır.
.. de la moralité la plus élevée et de la noblesse humaine. Mais nous savons maintenant que les Hébreux de la bible ne pouvaient pas ressembler à cela.
Omzunun üstünde beyaz bir güneş şemsiyesiyle Şeria İbrahim Paşa'nın yanında dolaşmak.
Et vous descendiez l'avenue avec une ombrelle blanche.
- "Kim yoldaş bir adamı sever, o..." - "İbrahim'in gerçek tohumudur."
- "Celui qui aime son prochain est..." - "Le vrai descendant d'Abraham."
"Kim yoldaş bir adamı sever, o İbrahim'in gerçek tohumudur."
"Celui qui aime son prochain est le vrai descendant d'Abraham."
Micah, ben On Emir tarafından, Musa'nın öğretisiyle, İbrahim, İshak ve Yakup'un yollarında sizi getirdim.
Micah, je t'ai élevé selon les dix commandements, les enseignements de Mo'ïse et les lois d'Abraham, d'Isaac et de Jacob.
" Ve Tanrı Sarah'ı ziyaret etti ve Tanrı'nın İbrahim'i ikna etmesi için kullandığı şeyleri getirdi ve ona şunları dedi :'İbrahim.'
Dieu mit Abraham à l'épreuve et lui dit : "Abraham!"
- " İbrahim sabah erkenden kalktı yanına oğlu İshak'ı aldı, yakmalık sunu için odun yardıktan sonra Tanrı'nın kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı.
Il emmena son fils Isaac, "fendit du bois pour l'holocauste " et alla vers l'endroit désigné.
Üçüncü gün İbrahim gideceği yeri uzaktan gördü.
"Le troisième jour, Abraham leva les yeux et aperçut l'endroit. " Ils arrivèrent à l'endroit et Abraham y dressa l'autel.
İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi oğlu İshak'ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı.
" Il lia Isaac son fils et le mit sur l'autel, par-dessus le bois.
Tanrı İbrahim'i durdurdu.
Dieu retint Abraham...
İbrahim'in Tanrı'sı, çocuğumu koru, sana hizmet için yaşasın.
Dieu d'Abraham, je mets mon enfant entre tes mains, qu'il puisse vivre pour te servir.
İbrahim'in Tanrı'sı, Yüce Tanrı.
Le Dieu d'Abraham, le Dieu tout-puissant.
Beni nereye gönderirsen gönder... İbrahim'in Tanrı'sı oğlumu bir amaç için seçtiyse, Musa bunu öğrenecek ve yerine getirecektir.
Qu'importe où vous m'envoyez... si le Dieu d'Abraham a prévu le dessein de mon fils, il viendra à le savoir et l'accomplira.
İbrahim'in Tanrısı.
Dieu d'Abraham.
Siz Bedevi'ler İbrahim'in tanrısını tanır mısınız?
Vous Bédouins, vous connaissez le dieu d'Abraham?
İbrahim pek çok ulusun atasıdır.
Abraham est le père de nombreuses nations.
Tanrı, halkı kurtaracağına dair İbrahim'le akit yaptı.
Dieu a promis de délivrer les hommes par son alliance avec Abraham.
Ben, atalarının Tanrı'sıyım. İbrahim'in Tanrı'sı, İshak'ın Tanrı'sı ve Yakup'un Tanrı'sı.
Je suis le Dieu de ton père le Dieu d'Abraham, le Dieu d'Isaac et de Jacob.
İbrahim'in Tanrısı!
Dieu d'Abraham!
İbrahim peygamber bir kurbanlık kuzu istiyor.
Ecoutez ce que dit Abraham à propos d'un mouton à sacrifier.
Ben, İbrahim'i sandviç ısmarlayan biri gibi gösteren o dahiyim.
Le gars qui envoie Abraham au restaurant du coin?
İbrahim'in kurban hikayesini de hatırlıyor musun?
L'histoire du sacrifice d'Abraham?
Kendi kendinize, "biz İbrahim'in soyundanız" diye düşünmeyin.
N'essayez pas de vous dire : "Nous sommes les fils d'Abraham."
Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan çocuk yaratacak güçtedir.
N'oubliez pas que Dieu peut, des pierres que voici, faire naître des enfants à Abraham.
"Ben İbrahim'in, Yakup'un ve İshak'ın Tanrısı'yım."
"Je suis le Dieu d'Abraham, " de Jacob et d'Isaac. "
Tanrı Emanuele Wald Luzzati'nin ruhunu kutsasın. İbrahim, İshak ve Yakup'la beraber olmayı nasip eylesin.
Que Dieu bénisse l'âme d'Emanuele Wald Luzzati... ainsi que celles de tous les fils d'Abraham, Isaac et Jacob...
Monasir halkı lideri Şeyh Ali İbrahim.
Le Cheik Ali Ibrahim de la tribu Monassir.
İbrahim!
Ibragim!
Bu İbrahim'in cübbesi!
C'est le sien!
Zavallı İbrahim!
Pauvre lbragim!
İbrahim'in dediği gibi, "Yabancı bir ülkede bir yabancıyım."
Comme disait Abraham : "Je suis un étranger, sur une terre étrangère".
Yusuf ne yanlış yapmıştı, ve İbrahim, ve Musa?
Qu'est-ce que Joseph a donc fait? Et Abraham, et Moïse?
Bir zamanlar tek Allah fikrine inanan Hz. İbrahim ve müminlerinin hac ve ibadet yeri olan mukaddes Kabe şimdi taştan ve tahtadan putların ve onlara tapanların yuvası olmuştu.
Autrefois le lieu le plus sacré pour Abraham, la Kaaba était devenue la maison de l'idolâtrie, abritant pas moins de 360 dieux.
-... sizin 300 tanrınız dili mi tutuldu? - Allah önce de konuştu insanlarla İbrahim, Nuh, Musa, İsa ile...
Dieu nous a déjà parlé à travers Abraham, Noé, Mo ¨ ï ¨ se et Jésus-Christ.
Allah bu evi İbrahim'e mukaddes bir yer olsun diye verdi başka hiçbir tanrıya tapmayın Allah'ın evini temiz tutun.
Dieu a offert cet endroit à Abraham pour que ce soit un lieu saint. Ne vénère aucun autre dieu que Lui et purifie sa demeure.
İbrahim'i oynamayı hiç istemezdim. Oğlunu öldürmeye pek meraklıydı.
J'avais une dent contre Abraham.
Musa, İbrahim, Süleyman, İsa.
Moïse, Abraham, Salomon, Jésus.
Ey damat, İbrahim kadar yüce Isaac gibi aziz ol Jacob gibi çoğal, huzur içinde yaşa Tanrı'nın emirlerini hakkıyla yerine getirmeye devam et.
Soyez exalté comme Abraham... chers époux, et soyez bénis comme Isaac... et multipliez comme Jacob, en marchant dans la paix... et en respectant les Commandements de Dieu.
İbrahim oğlunu öldürüyordu ama bir melek onu durdurdu.
Abraham voulait tuer son propre fils, mais l'ange l'arrêta.
Hani İbrahim'e oğlunu kurban etmesini söylemişti.
Il avait dit à Abraham de sacrifier son fils, n'est-ce pas?
İbrahim tam bıçakla oğlunu kurban edecekken Tanrı onu durdurdu.
Abraham a levé son couteau pour l'égorger mais Dieu a arrêté son bras.
İbrahim'in oğlunu kurtardıysa sence kendi oğlunu da kurtarmaz mı?
S'il a sauvé le fils d'Abraham, ne crois-tu pas qu'il voudrait sauver le sien?
Tanrı, İbrahim'den biricik oğlunu, kendisi için kurban etmesini istedi.
Ce Dieu demande à Abraham de lui sacrifier son fils unique, son fils bien-aimé.
"Burada İbrahim'in, Muhammed'in ve kutsal kitapların büyük Peygamberlerinin eski vatanında gördüğüm kardeşlik ve misafirperverlik hiçbir yerde yok."
Je n'ai jamais vu "hospitalité si sincère" fraternité si vraie.. .. "que celles qu'on pratique ici,....." dans la patrie d'Abraham, Mahomet,..... "et des grands prophètes des Ecritures."
Sanırım İbrahim'in hikayesini duymuşsunuzdur. Tanrı ondan bunu istediği için bir bıçakla oğlunu kurban etmeye gider.
Vous connaissez l'histoire... d'Abraham qui voulait sacrifier son fils.
İbrahim, oğlunu kesmek niyetiyle bıçağını kaldırır, kesin ve öldürücü darbeyi vurmak üzeredir, oğul bıçağın tam ağzındayken, bir melek kucağında bir koyun ile gelir ve der ki :
D'abord il voulait tuer son fils... avec un sabre. Dieu lui a commandé de le faire. Mais dès qu'il a brandi le sabre,
Yaptığı işi görmek için para verip gelen izleyiciye coşkulu duygular yaşatmalıdır. Sonra Tanrı'nın onlara söylediği yere geldiler. İbrahim orada bir sunak yaptı ve oğlu İshak'ı bağlamak için üzerine odun dizdi.
Et c'est ça, le devoir du cinéaste, ou du metteur en scène de théâtre, donner un sentiment exacerbé de la vie... aux gens qui paient pour venir voir son travail.