Izler traduction Français
2,722 traduction parallèle
Ondan önce, bu izler bayağı iyi.
Mais les empreintes sont bonnes.
Her gün, 11 : 00'da bir makine gibi, TV programlarını izler.
Jamais. Chaque jour à 11 h tapantes, elle regardes ses séries télévisées.
Onu gidip kim izler ki?
Qui voudrais voir ça?
- Maç izler misin?
Vous allez voir le match?
Yeterli güneş kremi sürmediğimde bende de izler olur.
Comme moi quand j'utilise pas de crème solaire.
Ya sol kolundaki izler?
Intéressant. Et ses taches sur le bras?
Herb'ün teknesinden aldığımız izler eşleşti.
Nous avons obtenu sur un des tirages, que nous avions pris partir d'un bateau d'Herb.
Evet, bu izler sakat bir ayağa ve bastona ait gibi görünüyor.
Tout à fait, à sa jambe handicapée et à sa canne.
Çünkü affetsen bile acının bıraktığı izler kolay kolay geçmez.
Parce que la douleur du pardon est plus longue que la vengeance.
Uğrayıp izler, bağıra bağıra tezahürat yaparım diye düşündüm.
Je pensais passer et t'encourager...
- Belirgin izler var.
- Il y a des signes évidents.
- Belki başka izler de bırakmıştır.
Il en a peut-être laissé plus.
- Kim Lassie'yi izler ki?
- Mais qui peut bien regarder "Lassie"?
Noktalı izler bana 80'lerdeki uyuşturucu çatışmalarını anımsatıyor.
La tache me rappelle les guerres de gang dans les années 80.
Kurşundaki izler susturucuyu işaret ediyor.
Les rainures indiquent un silencieux.
Tamam ama hala elimizde izler var.
OK, mais on a les empreintes.
Neden hiç savunma yaptığına dair izler yok?
Pourquoi il n'y a pas de signes de lutte?
Çünkü ekranlar üzerinde bulduğumuz izler tazeydi.
Parce qu'on a trouvé des empreintes récentes vous appartenant sur ses iPads.
Bir hükümet, hayatta kalması için gereken politikayı izler.
Un gouvernement mène la politique nécessaire à sa survie.
Bana sorarsan bu izler, cesedi bulduğumuz tahta sandıkla aynı boyda görünüyorlar.
D'après moi, elles ont l'air d'avoir la même taille que la caisse où le corps a été trouvé.
Otel odasındaki parmak izleriyle ölen kadının evindeki izler uyuşuyor.
On a les mêmes empreintes dans l'hôtel et dans la maison de la morte.
Üçüncü ve daha eski bir kısmi parmak izi daha buldum ama onlar yüzünden izler bozulmuş.
J'ai réussi à trouver une 3éme empreinte partielle, mais elle a été détruite par les parents.
Üzerinde bazı izler bıraktığı için ona teşekkür etmeyi unutturmayın bana. Yoksa burayı asla bulamazdık.
Rappelle-moi de le remercier d'avoir laissé une trace sur elle, on n'aurait jamais trouvé cet endroit.
Nükleer patlamaların oluşturduğu izler gibi. Evet, aynı mantık.
Similaire à une de ces ombres laissées par une explosion nucléaire?
Buradaki izler ayı izlerine benzemiyor.
Les traces que vous voyez là, ne correspondent pas avec celles d'un ours.
Hans Raglefanten'e ait olduğunu düşündüğü izler buldu.
Hans a découvert des traces qui appartiendraient à un Ringlefinch...
Hans Raglefanten'e ait olduğunu düşündüğü izler buldu.
Hans a trouvé des traces, ce serait un Raglefant.
Burada gördüğünüz izler Finlandiya ve İsveç üzerinden gelen bir Rus ayısına ait.
Les traces qu'on peut observer à cet endroit sont celles d'un ours russe, qui a traversé la Suède et la Finlande.
Hey, izler ne olacak?
C'est quoi, ces empreintes?
Korkuluktaki izler ayakkabılarınla eşleşecek. Ben iyiyim.
Shane, les éraflures sur la barrière, correspondront à vos chaussures.
Pekala, bu yöne doğru giden izler buldum.
Très bien, j'ai du sang qui va par là.
Evet ama görünüşe göre o izler, ikincil transfer.
Oui, mais on dirait un transfert secondaire.
Bu izler, vitrindeki izlerle uyuşmuyor.
L'empreinte ne correspond pas à celle de l'exposition.
Ayrıca kanlı bölgedeki izler, Richard Grossman'ın kafasında bulduğum izlerle eşleşiyor.
Plus les marques au bout correspondent à la blessure trouvée sur le crâne de Grossman.
Tetikçinin bıraktığı izler buldum. Otların üzerinde namlu alevinin neden olduğu barut yanığı ve yanık izleri buldum ve numune aldım.
J'ai des empreintes du corps du tireur, des brûlures de poudre, brûlures sur l'herbe dues au flash du canon,
Onu izler ve birkaç soru sorarım.
Je vais le retrouver. Je vais lui poser quelques questions moi-même.
Tıbbî tetkikçinin dediğine göre, böyle izler bırakabilmesi için Kaleo'nun...
- Le médecin légiste dit que Kaleo devait être tout près pour laisser ces traces.
Şili'ye geri dönebilirsem onlardan bazı izler bulabilirim Quintana'nın yerini onlara söyleyenleri yaptıkları yerel anlaşmalar...
Si je pouvais retourner au Chili, je retrouverais leurs traces. Quelqu'un de corrompu chez Quintana, leurs recrues locales...
Buradaki izler şu tarafı işaret ediyor.
Elle se déplaçait bien. Ça indique une direction, par là.
Tüm izler bize..
Toutes les gouttes nous ont menées
- Kızı izler ve korursan kadını elde edersin. - Bu iş böyle yürür.
Si vous protégez cette petite fille, vous aurez la femme.
İzler Irwin'lere ait.
Oui, elles appartiennent aux Irwin.
Hayır. Kim onu izler ki?
Qui regarderait?
İzler, Otto Derzius adında bir adama ait.
Un type :
Yumurta şekilde bir yol izler.
Europe tourne autour de Jupiter en 3,6 jours en suivant un parcours ayant la forme d'un oeuf.
Maçı yukarıda izler misiniz?
Allez regarder en haut.
İzler burada yok oluyor.
La piste se termine ici.
İzler yeni gibi görünmüyor.
C'est pas récent.
İzler şu tarafa gidiyor.
Les traces vont par là.
İzler içeriye doğru devam ediyor.
Il y a des traces par ici.
İzler burada bulunduklarını gösteriyor.
Il y a des traces. Ils sont passés par là.