Içki traduction Français
22,490 traduction parallèle
İhtiyacımız olan tek içki bu boruların içinden geçiyor.
Et bien tout l'alcool dont on aura besoin circule par ces tuyaux.
Son bir içki...
Un dernier verre.
Babamın biriken içki borçları.
Des dettes accumulées pendant que mon père buvait.
Bana içki almak ister misin?
Tu me payes un verre?
Beyaz çizgili siyah bir sedan içki dükkanının önünden son bir saatte üç kez yavaşlayarak geçmiş.
Une Sedan noire à pare-chocs blancs est passée devant son magasin trois fois en une heure.
Hadi, içki satıcısının yatzıbar kucaklaşmasına ihtiyacı var.
Viens, un vendeur d'alcool veut qu'on le câline.
Bundan 10 dakika önce iki içki dükkanına daha ateş açılmış.
2 autres magasins attaqués juste avant celui-ci.
Kanıt ekibi üç içki dükkanında da saçılmış tüfek mermileri bulmuş.
L'équipe scientifique a retrouvé des balles de calibre 12 aux 3 magasins de vins.
Sana bir içki getireyim.
Je vais vous servir un verre.
Yemek yiyecek kadar içki içecek kadar seni kollarımızla saracak kadar nefesimizi teninde hissedecek kadar kanlı canlı.
Assez concrets pour nous voir manger, boire, sentir votre bras qui se serre, notre souffle sur votre peau.
Şu kapının ardında gizlice şifre korumalı....... gizli içki alemi yapılan yer olduğu sürece.
À moins qu'il y ait un bar clandestin avec code d'entrée, derrière la porte.
Burada gizli içki odası nerede?
C'est là, le bar clandestin?
Başka herkes gibi bana içki aldın ve "Servis için teşekkürler" dedin.
Les autres veulent juste me payer à boire et me remercier d'avoir servi.
Her zaman sana içki ısmarlamadığımdan dolayıdır bir tane daha küçük şemsiye alırım.
Pas seulement parce qu'on me donne un parapluie avec chaque verre.
Burası içki sorunu yüzünden Dylan McKay'in gönderildiği yere benzemiyor.
C'est pas dans un endroit comme ça que Dylan McKay a soigné son alcoolisme.
Dr. Bayden, gündüz içki mi içiyorsunuz?
Dr Bayden, vous buvez dans la journée?
Terapistimin içkiyi kesmesi için bir planım var ve bunun için ona içki içermeye başlayacağım.
J'ai prévu d'aider ma psy à arrêter de boire. En commençant par la soûler!
Bugün içki içmeni durdurmak için burdayım.
Je suis venue vous empêcher de boire.
Bu bende daha fazla içki içme isteği uyandırıyor.
Ça me donne encore plus envie de boire!
- Dikkat et de içki akmasın.
Doucement, avec ce verre.
Bilmiyorum. Son zamanlarda çok fazla sigara ve içki tüketiyorsun.
Dernièrement, tu fumes plus, tu bois plus.
- Kendine bir içki koy.
- Bois un verre.
İç işte. Biz bir aileyiz. Beraber içki içebiliriz.
On est en famille, on peut boire ensemble.
Birkaç içki ile istediğimi elde edebileceğimi çok geç öğrendim.
J'ai appris trop tard qu'il me suffisait de quelques verres.
Evet, bir ya da daha fazla içki al.
Reprenez un verre ou deux.
Tıpkı karın olmayan bir kadınla içki içmek istemen gibi.
Comme quand tu veux boire un verre avec une femme qui n'est pas ton épouse.
Bunu hak etti demiyorum ama hepimiz o yollardan geçtik, içki fazla kaçırılır peşi sıra bir şeyler olur, işler kontrolden çıkar filan.
"Je ne dis pas qu'elle vous a provoqué, " mais on connaît tous ça, un verre de trop. " De fil en aiguille, les choses dégénèrent.
Bir içki alır mısın?
Voulez-vous quelque chose à boire?
Kendine bir içki koy.
Servez-vous un verre.
Sana bir içki ısmarlayabilir miyim?
Je te paie un verre?
Bence hepimize birer içki daha iyi gelir.
On a tous besoin d'un verre, je crois.
Çeneni kapayıp bana bir içki koysana sen.
Alors ferme ta gueule et sers-moi un verre.
Sonra da içki sipariş etti.
Puis il a commandé un verre.
Eğer dolduruyorsun bir içki alabilirim.
Tu peux me servir un verre.
Cognad iyi bir içki değil.
Le cognac c'est pas de l'alcool.
Dill Harcourt'un bana içki ısmarlamasına inanamıyorum.
Je n'arrive pas à croire que Dill Harcourt m'a offert un verre.
İlkin bana içki ısmarlayacaksın, tamam mı?
Paie-moi un verre, tu veux?
Bana bön bön bakmaya değil içki için para ödüyorsun.
Tu paies pour boire, pas pour me reluquer.
Bana içki ısmarlayacak mısın?
Vous m'offrez un verre?
Bu içki benden olsun.
Je vais prendre ce verre, Monsieur. Merci.
Cengiz Han, "Bana içki içmeyen bir adam bulun işte ordularımı o adam yönetecek" dememiş miydi?
Genghis n'a-t-il pas dit : "Trouvez-moi un homme qui ne boit pas, et cet homme commandera mes armées"?
İçki? Sağ olun.
Je vous remercie.
Hepsi çalışıyor kapkaççıları yakalıyorlar ve içki dükkanına ateş edeni arıyorlar.
Ils travaillent tous,
İçki dükkanı tetikçisinin.
Le tireur du magasin de vin.
İçki içilen bir yerden sonra sakın ha birinin aracına binme.
Ne montes pas dans la voiture de quelqu'un qui a bu.
İçki içmen konusunda mı?
Ça concerne l'alcool?
İçki içtiğimde daha iyi hissediyorum.
Je suis meilleure quand je bois.
- İçki ister misin?
Tu veux un verre?
İçki ister misin?
Un petit remontant?
İçki ister misin?
Je te sers à boire?
İçki için sağol.
Merci pour le verre.