Içtenlikle traduction Français
544 traduction parallèle
Büyük bir sevinç ve içtenlikle selamlıyoruz onu, ta ki kulakları işitene kadar.
Nous l'accueillerons cordialement avec des hourras bien sentis Jusqu'à lui fendre les oreilles Le capitaine est arrivé
Yargıç Thatcher, geçen gün söylediğim tüm o aptalca şeyler için içtenlikle özür dilerim.
Je suis sincèrement désolé de vous avoir dit toutes ces idioties l'autre jour.
Dahası, size içtenlikle söz veriyorum ki bir daha asla sizi hafife almak hatasına düşmeyeceğim.
En outre, je vous promets de ne plus vous sous-estimer à l'avenir.
Bu kadar içtenlikle önemseyeceğim tek şeyin doğru yapılandırılmış bir cümle olduğunu sanıyordum
La seule chose qui m'importait était une phrase bien construite.
Hem de içtenlikle.
Très profondément.
Alçak gönüllülükle ve içtenlikle itiraf...
Mais à les confesser, pleins d'humilité...
Bir Avrupalının diğerini içtenlikle karşılaması yersiz olmaz değil mi?
Serait-il impertinent qu'un européen en accueille un autre?
Oh. Bilmenizi istiyorum ki bana yaptıklarınız için size içtenlikle minnettarım
Je vous suis reconnaissant pour toute votre bonté.
Sözüme güvenin, içtenlikle söylüyorum ki eğer barış içinde buradan ayrılmamıza izin verilirse yaşayan tek bir canlıya gördüklerimiz hakkında tek bir söz edilmeyecektir.
Vous n'avez que ma promesse, mais elle est sincère. Si nous pouvons partir sans encombre, pas un mot de ce que nous avons vu ne sera divulgué.
Şey, hükümete içtenlikle minnettarım elbette.
Je suis redevable au gouvernement.
Bay Harris bu bölüme içtenlikle dikkat çekti.
M.. Harris nous signale cet endroit.
Monsieur Barredout, bunu içtenlikle söylemiyorsunuz.
Monsieur Barredout, vous ne pensez pas ce que vous dites.
Gerçekten de beklenmedik bu şans için içtenlikle müteşekkir olmalıyız.
Quelle chance inespérée pour toi! Un tel bonheur vient du ciel.
Bunu yapmakta haksız olduğumu içtenlikle söyleyebilir misin?
Honnêtement, pouvez-vous me dire que j'ai tort de faire ceci?
Hayır canım, söyleyemem. Bunu sana içtenlikle söyleyemem.
Non, honnêtement, je ne peux pas vous dire ça.
Kaderime elimden geldiğince, içtenlikle razı olacağım.
J'accepterai mon sort avec autant de bonne grâce que possible.
İnan bana... içtenlikle bir aziz olmayı dilediğim zamanlar oluyor, başka zamanlarda ise...
Le croirez-vous? Parfois, je désire être un saint. Mais parfois, je sens... que je peux être un criminel.
Sence bunu içtenlikle mi söyledi?
Le pensait-il vraiment?
Bir hanımın içtenlikle yaptığı her şeyden hoşlanırım.
J'aime qu'une femme prenne tout à cœur.
Efendimiz İsa'ya inancımızı icra ederken fikirlerimi içtenlikle ifade ederim.
Je professe mes idées avec conviction de même que ma foi en le Christ notre Seigneur.
Oh anne lütfen anlamaya çalış bunu içtenlikle söylüyorum.
Maman, essaie de comprendre. Je le pense vraiment.
Bunların yanısıra bugünün,... İsrail'le Sabâ arasında daha yakın bir dostluğun ilk günü olmasını... içtenlikle diliyor ve istiyorum
Par là, je te tends la main dans l "espoir que ce jour marque le début d" une plus grande amitié entre Israël et Saba.
Sizi içtenlikle kutluyoruz.
Nous vous félicitons de tout coeur.
Sana içtenlikle söylüyorum, kendin ol.
Sincèrement, sois toi-même.
Evet, içtenlikle.
Oui, humblement.
Tüm bu korkunç şeyler- -... gerçekte en içtenlikle istenen değildir. ... şu en korkuncuyla kıyaslanacak olursa.
Ie chevalet et le bûcher... tout ce spectacle effrayant... n'est-il pas préférable... à ce sort... qui est le plus terrible de tous les sorts?
Reddetmenizi içtenlikle öneririm.
À votre place, je refuserais.
Adil olmayan yasaya karşı itaatsizlik ilkesi ; ahlak tanımayan saygınlığa... göre daha Hıristiyandır ve içtenlikle hukuka saygı duymayı ifade eder.
Qu'une désobéissance de principe à une loi injuste est plus chrétienne, plus respectueuse des lois qu'une déférence peu scrupuleuse.
- İçtenlikle, gelmenize sevineceğiz.
- Cela nous ferait plaisir.
İçtenlikle size okumama izin verin.
- J'ai aussi reçu une lettre anonyme. Et je vous demande la permission de vous en donner lecture.
İçtenlikle umduğum ve başarıya ulaşmasını istediğim, en önemli görev budur.
Mon vœu le plus cher est qu'elle ait réussi cette importante mission.
İçtenlikle söylüyorum bunu.
- je le pensais sincèrement.
İçtenlikle, bilmiyorum, efendim.
Franchement, je ne sais pas.
O halde tek yapabileceğim sana şans dilemek. İçtenlikle diliyorum.
Je vous souhaite bonne chance, sincèrement.
İçtenlikle umuyorum Majesteleri. Eğer onunla evlenecekseniz.
Surtout si vous devez l'épouser.
İçtenlikle aramanız temennisiyle, Casey Mayo.
Votre tout dévoué. Casey Mayo.
İçtenlikle, şerif, kendini öldürtmekten rahatsız olacağını sanmıyorum.
C'est incroyable comme on s'instruit en vous écoutant.
İçtenlikle umuyorum ki Tanrı kalbine şimdi ulaşır, Ne kadar sert çarpsa da.
J'espère que, cette fois, le Seigneur touchera ton cœur, si durs soient ses coups.
İçtenlikle, bilmiyorum.
109 00 : 06 : 52,500 - - 00 : 06 : 54,583 Nous allons faire quelque chose
Ben içtenlikle onaylıyorum.
Essai concluant :
İçtenlikle söylüyorum. Çok memnun oldum.
En toute sincérité... ce fut un réel plaisir.
İçtenlikle, iş istiyorum.
Et je veux travailler!
- İçtenlikle inanıyorum.
- Dur comme fer.
İçtenlikle öyle olduğunu ümit ederim.
Je l'espére sincérement.
İçtenlikle mi?
Humblement?
İçtenlikle mi?
Humblement, Harith?
İçtenlikle kutlarım.
Félicitations.
İçtenlikle söylüyorum.
Je vous le dis la main sur le cœur.
Tebrikler. İçtenlikle teşekkür ediyorum.
Félicitations et merci.
# Kartlar karılıyor, vızıldıyor mermiler, İçtenlikle möö'lüyor inekler #
Les cartes bruissent, les balles sifflent, les vaches meuglent tendrement.
İçtenlikle.
Vraiment.