Jogger traduction Français
56 traduction parallèle
Bir ceset bulunduğu ihbarını aldık.
Un jogger a trouvé le corps près de la piste.
Ya homolara fobisi olan biri gelip babasıyla ödeşmek için bizi öldürürse?
Et si un jogger homophobe... nous tue pour tuer le Père?
Sarı ve turuncu giyimli koşucu?
Le jogger en jaune et orange?
Jogger, huh?
- Jogging?
Koşan adam yukarıda saldırıya uğrayıp buraya sürüklenmiş ya da kaymış.
Le jogger a été attaqué là-haut, puis a été traîné ou a glissé ici.
Ağzından bir koşucunun parçaları sallanıyorsa, tutukla.
S'il a les restes du jogger dans la gueule, arrêtez-le.
Köpeği koşucuyu yemiş olabilir ama organları kesemez.
Le chien a pu croquer le jogger, pas voler ses organes.
Koşucunun DNA'sı çıktı.
- L'ADN du jogger.
Yani o neşter, koşucuyu keserken kullanılmamış.
Comme le scalpel. Il n'a pas été utilisé sur le jogger.
Koşucunun kanı bunların üstünde varsa hemen bulmalıyız.
Si le sang du jogger est là, on doit le trouver.
Bunu DNA'ya götürün. Bakalım koşucunun kanı mı?
Vérifie si c'est le sang du jogger.
Laboratuarda ölen koşucunun kanı olduğu ispat edildi.
On a prouvé que c'était celui du jogger.
Koşanlardan birinin nefesi kesilip kuma yığılsa, ben de güzel, temiz bir entübasyon için bambu kullansam.
Peut-être un jogger s'effondrant et moi qui interviendrait avec un morceau de bambou pour procéder à une intubation.
Koşmak gibi mi? Yavaş koşu gibi mi?
Comme aller courir, jogger?
Adamın biri köpeğini dolaştırırken bulmuş onu ve 911 i aramış. Adı Ran...
Un jogger l'a découverte et a appelé la police.
Jogger kızı bulmuş, hemen bildirmiş.
Un joggeur l'a trouvée.
Şimdi, sanatçıyı, sahilde koşan bir koşucu olarak düşünelim.
Je voudrais que tu penses à l'artiste comme à un jogger sur la plage.
Orijinalinden kopyalayan ikinci sanatçıyı da... ikinci bir koşucu olarak düşünelim.
Un second artiste essaie de copier l'original... un deuxième jogger.
İkinci koşucunun, ilk izleri tamamen aynı şekilde takip etmesi imkansızdır.
Quand le second jogger essaie de suivre le même chemin que le premier, c'est impossible.
Eğer, bir üçüncü koşucu izleri takip etmek isterse, o da kendine özgü, tamamen farklı bir iz bırakır.
Et quand un troizième jogger essaie de reproduire les empreintes, il laisse aussi des traces, mais différement.
Sanki sen koşuyorsun da.
Tu irais jogger, toi?
Koşucu faydalı bir şey söyledi mi, Ziva?
Quoi que ce soit d'utile de la part du jogger, Ziva?
Bildiğiniz gibi üç dün önce bir sporcu, Diane Colquitt'in cesedini buldu. Boyce Park yolunda, Phoenix'de.
Comme vous le savez tous, il y a 3 jours de ça, un jogger a trouvé le corps de Diane Colquitt sur un sentier du parc Boyce, ici, à Phoenix.
Koşucumuzun resmini yerel bağımlılık kliniği çevresinde gösterdik ve şansımız yaver gitti.
On a fait circuler la photo du jogger autour de la clinique locale de méthadone et on a été chanceux.
Jagger onu yarım saat önce buldu.
Un jogger l'a trouvée il y a une demi-heure.
Güneş doğduktan kısa süre sonra bir koşucu tarafından oyun demirlerine asılı olarak bulunmuş.
Un jogger l'a retrouvée pendue à la cage à poules peu après l'aube.
Onu koşu yapan biri bulmuş.
Un jogger l'a découvert.
Herkes bana korna çalıyordu ve rezalseks bir durumdu. Geriye de dönemiyordum çünkü bir koşucu kayıp at piseksliğine düşmüştü.
Tout le monde klaxonne, et ils sexe-itent tous, mais je peux pas faire demi-tour car un jogger a glissé sur un sexe-crément de cheval.
Kızı ertesi sabah bir koşucu bulmuş.
- Un jogger l'a trouvée le matin.
Polis diğer kurbandaki gibi şok tabancası kablosu bulmuş.
La police a trouvé le même fil de taser - qu'avec le jogger.
Sokakta isimsiz bir koşucu bulunmuş.
Un jogger inconscient dans la rue.
Lisa Marshall, pazarcı ve koşucuyla aynı şekilde öldürülmüş.
Lisa Marshall a été tuée comme le vendeur et le jogger.
Central Park'ta koşan bir adamı yıldırım çarpmış.
Il s'avère qu'un jogger s'est fait foudroyé à Central Park.
Sonraki durak bir milyonuncu sokak ve Central Park jogger memorial highway.
Prochain arrêt : la millionième avenue. et l'autoroute commémorative des joggeurs de Central Park.
İlk cesedi bir sporcu yolun yaklaşık 30 metre ilerisinde çalıların arasına atılmış halde bulmuş.
Un jogger a trouvé le premier corps dans les buissons à 30 mètres de la route ici.
Lütfen durun.
Arrêtez. Votre attention, jogger.
Koşucu aradığında 9 : 04 imiş.
Un jogger a appelé... à... 9h04.
- Şu koşan adamsın sen!
Vous êtes le jogger. Celui qui a trouvé le corps.
Sabahları koşuya çıkıyoruz. Katılmak ister misin?
Nous allons jogger dans la matinée.
Sadece biri beni silahla kovalarsa koşarım.
Jogger? Je cours uniquement quand on me poursuit avec une arme.
Yaklaşmakta olan bir koşucu var.
Il y a un jogger qui approche.
Ölü yürüyüşçümüz David Morrison'ın ilk kitabını yayınlamadan önce yedek İngilizce öğretmeni olarak çalıştığı yazıyor
Il s'avère que notre jogger mort, David Morrison a été envoyé en tant que professeur d'anglais remplaçant avant qu'il ne publie son premier livre.
Bir keresinde Tribeca'da koşarken görmüştüm.
Je l'ai vue jogger à Tribeca.
- Vurulan yürüyüşçü Jeffrey Hines Garcia aralarında bir bağlantı buldu.
Il a été tué, puis attaché. Jeffrey Hines, le jogger qui s'est fait tirer dessus,
Saldırıyı parkta yürüyen biri bildirmiş.
L'attaque a été rapportée par un jogger.
Bir koşucu tarafından bulunmuş.
Un jogger l'a trouvé comme ça.
- Şu koşucu gibi mi?
Comme ce jogger?
Simba'nın kakasında koşucudan parçalar bulmalıyız.
Comme des restes de jogger dans ses selles.
Koşucunun bazı organları eksikti.
Il manquait des organes au jogger.
Dün gece ne oldu ki?
Un jogger l'a trouvée ce matin.
Koşucu, dikkat.
Votre attention, jogger.