English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ J ] / Justın

Justın traduction Français

257 traduction parallèle
- Söylemeyeceğime söz vermiştim ama Justın'in teslim gününü öne çekmişler.
- Il y a un problème? - J'ai promis que je ne dirais rien, mais l'armée a avancé la date de convocation de Justin.
Yalnızca b-i-r kat. "
Just U-N étage ".
# Şu çılgın savrulmalardan biri
"That now and then rings " Just one of those things
# Parlak bir yarın # Her kıza ve oğlana
" Just a kiss away from where you are
Sadece seks değil, ama daha fazlasını... daha...
Not just sex, but more.
Ve ne yazılıysa onu yönetecek, senin de yazacağını bildiğim gibi.
And he will direct whatever was written. Just as I know that you are going to write it.
Sahip olmadığım bir şey olmalı.
Il y a bien quelque chose que je n'ai pas. Une fête sera donnée en leur honneur au Chateau historique de Saint Just.
Tarihi Aziz Just Kalesi'nde resepsiyon verilmesi plânlandı. Leydi Clark, meşhur Aksand Gerdanlığı'nı takacak.
Lady Clark portera le fameux collier Acksand, formé de 11 émeraudes, les plus belles du monde.
Tıpkı kadın gibi... ve haydi kafayı bulalım!
"Just like a woman"... et "Let's get stoned".
# Dünya çığırından çıktı ve iyilik bugün kötü # Bugün siyah beyaz ve gün karanlık bugün # Kadınların sevdiği pek çok herif
The world has gone mad today and good s bad today and black s white today and day s night today when most guys today that women prize today are just silly gigolos
Paganel "Saint-Just'ın portresi"
"'Portrait de Saint-Just'par Paganel. "
I didn't mean it I was just washing the van
Je n'ai pas fait exprès.
"Daha Yeni Başladık" şarkısını Karen Carpenter kadar tatlı söylerdi.
Elle chantait We've Only Just Begun comme Karen Carpenter.
I just forgot to fill the tray.
- Sam, je n'aime pas ça.
Sadece "Bebek adımlarını" oku.
Lisez "Bébé fait un pas". Just read baby steps.
[şarkı] : " tamamen mavilere bürünmüş o kız ne yapacağını sana söyleyeceğim kalçalarını sallıyor, bacağını oynatıyor kız orada salınıyor, ve gözlerindeki o bakış, ah o bir rocker o bir roller
" SHE'S THE GIRL ALL DRESSED IN BLUE I'LL LET YOU KNOW JUST WHAT TO DO SHAKIN'THOSE HIPS, SHE MOVIN'A THIGH
Johnson didn't arrive till after dark, just a while ago.
Oui monsieur. Johnson n'est arrivé qu'après le coucher du soleil, tout à l'heure.
bir parçası için ölebilirim o turtanın, ancak yemeye bayılırım o turtanın tabakasını ve şimdi sadece ardından ne olduğunu anladığımda
l'd just die for a piece of that pie but l'll be glad to just feast on that pie crust And now just when I know what l'm after
Şimdilerdeyse Danton'un abartı konuşma sanatı ince zekanın yerini almış durumda.
L'eloquence bouffie de Danton et Saint-Just... a remplace le bel esprit. Ah!
Soyou just frightened all my students into taking your class? Yani bütün öğrencilerimi sınıfına almak için korkuttun mu?
Vous avez donc effrayé mes élèves pour qu'ils prennent votre classe?
Tamam, psikoloğum. Bayanlar ve Baylar, alkışlarınız "Just Jack" için.
c'est mon psy... mesdames et messieurs, veuillez applaudir "juste jack".
"Just Jack" in kaydını yolladım, yani olması bir an meselesi.
Après avoir vu Just Jack, ils m'engageront.
Ama sen beni destekledin, hazırladın ve "Sadece Jack" yaptın.
tu as fait de moi "just jack".
I just hope it doesn't cause any permanent damage.
Pourvu que tu n'en gardes aucune séquelle...
We were just sitting here.
On était assis, on n'a rien fait.
I never thought I'd hear myself say this but for once, I wish I could meet a nice, sensitive guy who wanted more than just sex.
Je n'aurais jamais cru m'entendre dire ça mais... Enfin, j'aimerais rencontrer un mec gentil et sensible... recherchant plus que du sexe.
Saçların tamamen beyazlamış. Artık "Sadece Erkekler İçin" bile kullanmıyorsun.
Tu as les cheveux blancs, tu ne mets plus Just For Men.
just simanama your father?
N'êtes vous pas dabadabda une tactique juste blamanama votre père?
- ---And I just want you to know, as far as I'm concerned, we're okay again. - ---Bilmeni isterim ki, aramızın tekrar iyi olması konusunda kaygılıyım.
Je veux que tu saches, en ce qui me concerne, que tout va bien entre nous.
I just wish if Grace was going to finish the Hershey syrup, Sadece dilerim ki eğer Grace Hershey şurubunu bitirecekse, boş tenekeyi buzdolabına geri koymasın!
J'aimerais juste que lorsque Grace finit le sirop d'érable, elle mette pas la boîte vide dans le frigo!
They say the highway's just one big road
On dit que l'autoroute n'est qu'une vaste route
Sen, ben ve diğer herkes devam ediyoruz anlamını aramaya zevkin ve üzüntünün, bu yüzden düştüm yola.
Toi, moi et le monde entier Cherchons la signification de la joie et de la tristesse, so just on my way Adaptation :
Sen, ben ve diğer herkes devam ediyoruz anlamını aramaya zevkin ve üzüntünün, bu yüzden düştüm yola.
Toi, moi et le monde entier Cherchons la signification de la joie et de la tristesse, so just on my way
Ön cebimde senin için bir şey var neden cebimi elleyip ne olduğuna bakmıyorsun sonra ona tutun, sadece senin için azıcık sık ve "nasılsın?" de
"l've got something in my front pocket for you" "Why don t you reach down in my pocket and see what it is" "Then grab onto it, it s just for you"
Kurşun yağmuruna tutuldun Çünkü Zencilerin şakası yoktur Yağmur hep sağanak olur
You caught in lead showers Just because les négros n'aiment pas jouer, un malheur n'arrive jamais seul
Uh, Susan'nın gerçekten iyi haberleri vardı. Uh, Susan just had some really good news. - Pardon.
Susan nous donnait une excellente nouvelle.
Sadece bil diye söylüyorum, Endonezya'nın başkenti Jakarta'dır. "Sana hiç gösteremediğim aşkım için, yeter ki benden vazgeçme" "Söylediğim her kelime doğru"
Just so you know Jakarta is the capital of Indonesia.
Bunu yapmalısın.
"Just do it." Nike.
Her damarda dolanır aynı kandan... Seni melek yapanın kanatlar olmadığını anlarsın... Tek yapacağın çıkarmak kötülükleri aklından...
the same blood runs in every hand you see its not the wings that make the angel just have to move the bats out of your head.
Kaza geçirdiğim gün, Yolda hayalet bir aile vardı ve onlara yardım etmek için durdum, ama Ashton'ın dediği gibi kayboldular.
Le jour de mon accident, il y avait une famille de fantômes sur la route et je me suis arrêtée pour essayer de les aider mais ils ont été emporté très rapidement just comme Ashton l'a dit.
* Senin gözün hep parıldayan şeylerdeydi * * ama ben altın ruhlu olmaktan çok uzaktım *
Chanson "Just to see you smile" interprétée par Tim McGraw
Adı Ben Sadece Rock'n Roll Palyaçosuyum
Le titre est "l'm just a rock'n'roll clown".
# Georgia devriyesi geldi # # Onu indirmek için ateş etti # # Beli domuz gibi bir şerif geldi Sakızını aldı adamın ağzındaki #
Georgia patrol were making their rounds and they fired a shot just to flag him down and a pig-bellied sheriff grabbed his gum and said
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That l'm not telling o / ~ o / ~ the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don t have o / ~
Something. I don't know, just to hear the music.
N'importe quoi je ne sais pas, juste pour entendre la musique.
* * umutsuzluk çöküyor * * ve biz günümüzü uyuyarak geçiriyorduk * * günaydın, yeni bir gün ağırıyor * * ve esniyorum, artık her haftamız * * daha heyecanlı *
* Despair sinking in * * spend days just sleeping in * * good morning, a new day s dawning * * and l'm through yawning now we get excited * * every week *
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don t have any proof o / ~
One of these things just doesn't belong here!
Un de ces trucs n'a pas sa place ici!
- Çıldırmışsın sen. Deli.
- You're just crazy.
Sayın sözcü, Just Born Incorporated şirketindeki şeker üreticilerini kutlamak istiyorum. Bugün ürettikleri en tanınan ve benim kızımın da en sevdiği şekerlemelerden olan Marshmallow Peep'in 15'inci doğum günü.
M. Le président, j'aimerais féliciter Just Born Incorporated, car c'est le 50ème anniversaire de l'un de leurs meilleurs produits, dont ma fille raffole :
Tıpkı Fiona'ya davrandığın gibi tekrar davranıyorsun. Tüm yaptığı senin gibi olmaktı, belki de seni seviyordu.
Doing it again, just like you did to Fiona and all she did was like you, maybe love you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]